Nur Suresinin Faziletleri, Bir sureyi veye ayetleri okuyan kişilere manevi armağanlar verilir. Bu manevi armağanlara surelerin ve ayetlerin faziletleri denir. Birçok surenin ve ayetlerin faziletleri, hadisi şerifler ile ifade edilmiştir.
Kur’ân-ı kerîmin yirmi dördüncü sûresi. Nûr sûresi Medîne’de nâzil oldu (indi). Altmış dört âyet-i kerîmedir. Otuz beşinci âyetinde Allahü teâlânın, göklerin ve yerin nûru olduğu bildirildiği için, Sûret-ün-Nûr denilmiştir. Sûrede, zinâ suçu işleyen kadın ve erkekler ile zinâ iftirâsında b ulunanların cezâları, evlere girerken izin istemek, selâm vermek gibi muâşeret kuralları, harama bakmanın kötülüğü, kadınların örtünmeleri ile müslümanların Peygamber efendimize saygı göstermeleri gerektiği bildirilmektedir. (İbn-i Abbâs, İmâm-ı Gazâlî, Râzî, Taberî)
NUR SÛRESİ’NİN FAZİLETİ VE YARARLARI
Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Erkeklerinize Mâide Suresini, Kadınlarınıza da Nur Suresini öğretiniz.” (Suyuti, Câmi’ussağir, 4/328, no.5482;Beyhaki, Şü’abül-İmân)
Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Her kim Nur suresini okursa, geçmişte ve gelecekte olan müminler sayısında Allah’ü Teala kendisine on hasene verir.” (Kâdı beyzavi, Beyzafi Tefsir (Envarut-Tenzil ve Esrarut-Te’vil) 2/98)
Nur Suresinin Fazileti ve Sırları Hakkında Rivayetler * Bu sureyi okuyan kimse, vesveseden kurtulur, imanı kemale ulaşır.
* Dil ile yapılan günahlardan kurtulmak için, Besmele ile beraber Nur suresinin 16-18. ayetleri okunmaya devam edilir.
* Kadınlara karşı şehevi duygular besleyen kişiye, Nur suresinin 33. ayeti bir kağıda yazılır, yazılar silininceye kadar bekletilip o sudan içirilir veya o su yemeklere katılırsa, Allah’ın yardımıyla o kötü huylarından kurtulur.
* Her kim, Perşembe ve Cuma günü oruç tutar, Cuma günü ikindi namazından önce Yasin-i şerif, ikindi namazından sonra da Kehf suresini, Nur suresinin 35-38. ayetleri ile beraber okur ve bu ayetleride üzerinde taşırsa, Allah’u Teala rızkına genişlik verir, isteklerine nail olur.
* Okunacak ve üzerinde taşınacak ayetler Nur Suresi 35-38 arası ayetlerdir. (Allah’u nurussemavati… ile başlayıp Bi ğeyri hisab ile biten 4 ayet)
* Göz ağrısı çeken kişi, Ayet’ül-Kürsi ile beraber Nur suresinin 35. ayetini okuyup dua ederse, Allah’u Teala’nın yardımıyla şifa bulur.
NUR SURESİ NEDEN İNDİRİLMİŞTİR?
Nesaî Abdullah b. Amr’dan (r.a.) rivayet ediyor: Ümmü Mahzul (veya Üm-mü Mehdûn) denilen bir kadın vardı. Bu kadın zina ediyordu. Peygamberi-nıiz’in (s.a.) sahabilerinden biri bununla evlenmek istedi. Bunun üzerine Ce-nab-ı Hak şu ayeti indirdi: “Zina eden kadını zina eden veya müşrik olan erkek-:en başkası nikahlamaz. Bu, müminler üzerine haram kılınmıştır.”
Ebu Davud, Tirmizî, Nesaî ve Hakim, Amr b. Şuayb’dan o babasından, o da dedesinden rivayet ediyor: Ensardan Mekke’ye taşımacılık yapan Mersed adlı bir adam vardı. Onun Mekke’de Anâk adı verilen bir hanım dostu vardı. Mersed bu kadını nikahlamak için Peygamberimiz’den (s.a.) izin istedi. Peygamberimiz (s.a.) ona hiçbir cevap vermedi. Bunun üzerine şu ayet indi: “Zina iden erkek zina eden veya müşrik olan kadından başkasını nikahlamaz.” Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.): “Ya Mersed! Zina eden erkek zina eden veya müşrik olan kadından başkasını nikahlamaz. O kadını nikahlama.” buyurdu.
Müfessirler diyor ki: Bu ayet ya adı geçen Mersed b. Ebî Mersed hakkında ya da Medine’de bulunan cariyelerden veya Hristiyanlardan fahişe kadınlarla evlenmek hususunda Peygamberimiz’den (s.a.) izin isteyen fakir muhacirlerden bir gurup hakkında nazil olmuştur. Allah onların hakkında bu ayeti indir-
Bu ayetin zahiri iffetli kadının zina eden erkeğe, zina eden kadının da iffetli erkeğe haram olmasıdır.
Buharî, Ebu Davud ve Tirmizî’nin İbni Abbas’tan (r.a.) rivayet ettiğine göre Hilâl b. Ümeyye (r.a.) Peygamberimiz’in (s.a.) huzurunda hanımının Şerik b. Sahmâ ile zina ettiği ithamında bulunmuştu.
Peygamberimiz (s.a.) ona şöyle demişti:
– Ya beyyine (delil) getirirsin ya da sırtına had vurulur. Hilâl b. Ümeyye (r.a.):
– Ya Rasulallah! İçimizden biri hanımıyla beraber bir adam görse gidip delil mi arayacaktır? dedi. Peygamberimiz (s.a.) ona yine:
– Ya beyyine (delil) getirirsin ya da sırtına had vurulur buyurdu. Hilâl:
– Seni hakla götüren Allah’a yemin olsun ki ben doğru sözlüyüm. Allah benim sırtımı had cezasından koruyacak hükmü mutlaka indirecektir.
Bunun üzerine Cebrail indi. Allah ona: “Hanımlarına zina ithamında bulunan ve kendilerinin kendilerinden başka şahitleri de bulunmayan kimselerden her birinin şahitliği…” ayetinden itibaren dört ayeti Peygamberimiz’e (s.a.) indirdi.
İmam Ahmed bu hadisi şu şekilde rivayet etti: “Muhsan (namuslu, hür, mükellef) kadınlara (zina ettikleri şeklinde) iftira atan, sonra da (bu iddiasına) dört şahit getiremeyen kimselere seksen değnek vurun. Ebediyyen onların şahitliklerini kabul etmeyin…” (Nur, 24/4) ayeti inince Ensar’ın reisi olan Sa’d b. Ubade (r.a.):
– Ayet bu şekilde mi indirildi, ya Rasulallah? dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.):
– Ey Ensar cemaati! Reisinizin söylediğini duymuyor musunuz? dedi. Ensar:
– Ya Rasulallah! Onu kınama. O kıskanç bir adamdır. Allah’a yemin olsun ki onun aşırı kıskançlığı sebebiyle bizden hiçbir adam onun evlenip de boşandığı bir kadınla evlenmeye cesaret edememiştir, dediler.
Sa’d dedi ki:
– Allah’a yemin olsun ki, ya Rasulallah! Ben bunun hak olduğunu, bunun Allah tarafından olduğunu da biliyorum. Fakat ben şayet alçak bir kadını bir adamla bulsam o adamı uzaklaştırmaya veya ona dokunmaya hakkım olmadığına ve gidip dört şahit getireceğime şaşıyorum. Vallahi o adam işini bitirinceye kadar ben o dört şahidi bulup getiremem.
Ravi diyor ki: Çok geçmeden Hilâl b. Ümeyye geldi. Hilâl Tebuk savaşma katılmayan ancak tevbeleri kabul edilen üç kişiden biriydi. Bahçesinden eve gelmiş, hanımının yanında bir adam bulmuş, adamı gözüyle görmüş, sözlerini kulağıyla işitmişti. Sabah oluncaya kadar ona dokunmamıştı.
Hilâl sabahleyin Peygamberimiz’e (s.a.) gelip:
– Ben akşamleyin evime geldim. Ailemin yanında bir adam buldum. Gözümle gördüm. Kulağımla duydum. Peygamberimiz (s.a.) Hilâl’in getirdiği bu haberi hoş karşılamadı. Bu haber ona ağır gelmişti.
Ensar toplandı. Şöyle diyorlardı:
– Sa’d b. Ubade’nin söylediği sözle imtihana tabi tutulduk. Rasulullah (s.a.) Hilâl b. Ümeyye’ye celde vuracak ve insanlar içinde şahitliğini de reddedecek.
Hilâl: “Allah’a yemin olsun ki, ben Allah’ın bu meselede bir çıkış yolu vereceğini ümid ediyorum.” dedi.
Rasulullah (s.a.) Hilâl’e celde vurmayı düşünüyordu. Bunun üzerine Allah vahiy indirdi. Hilâl’i serbest bıraktılar. Nihayet vahiy sona erdi. “Hanımlarına zina ithamında bulunanlar…” hakkındaki önceki ayet (Nur, 24/4) nazil olup bu ayetin zahiri kocaları da başkalarını da içine alınca Sa’d dedi ki:
– Ya Rasulallah! Ben hanımımın yanında bir adam bulsam ona mühlet verip dört şahit mi getireceğim? Allah’a yemin olsun ki onu anında kılıçla vururum, öldürürüm, dedi. Peygamberimiz (s.a.):
– Sa’din kıskançlığına mı şaşıyorsunuz? Vallahi ben ondan daha kıskancım. Allah da benden daha kıskançtır, buyurdu.
Buharî ve Müslim’in Sehl b. Sa’ddan rivayetine göre Uveymir Asım b. Adiyy’e gelip:
– Benim için Rasulullah’a (s.a.) sor bakalım: Bir kişi hanımının yanında bir adamı görse ve onu öldürse o sebeple o kişi öldürülür mü? Yahut ona nasıl davr anılır?
Asım bu soruyu Peygamberimiz’e (s.a.) sordu. Rasulullah (s.a.) bu soruyu soranı ayıpladı. Uveymir Asım’ı gördü. Asım’a:
– Ne yaptın? diye sordu. Asım:
– Ne yapayım, sen bana hayırlı bir iş vermedin, dedi. Ben bunu Rasulullah’a (s.a.) sordum. O da bu çeşit soru soranları ayıpladı, dedi. Bunun üzerine Uveymir:
– O halde Allah’a yemin olsun ki, ben gidip Rasulullah’a soracağım, dedi. ütti, sordu. Efendimiz (s.a.):
– Allah senin hakkında ve arkadaşının hakkında -yani bu gibi olayla karşıdan herkes hakkında- vahiy indirdi, dedi.
Hafız İbni Hacer diyor ki: Bu konuda hadis imamları ihtilâf etmişlerdir. Bir kısmı bu ayetlerin Uveymir’in meselesi hakkında nazil olduğu tercihinde bulunurken, bir kısmı da Hilâl’in meselesi hakkında nazil olduğu görüşünü rercih etmiştir. Diğer bir kısmı da bu olayla ilk defa Hilâl’in karşılaştığı, Uveymir’in gelişinin de buna rastladığı ve bu ayetin bu ikisi hakkında nazil olduğu şeklinde bu iki rivayeti birleştirmişlerdir. Nevevî bu görüşe meyletmiş, Hatib-i Bağdadî de ona tabi olmuş, Hatib şöyle demiştir: Belki de bu olay her ikisi için aynı vakitte meydana gelmiştir.
İbni Hacer diyor ki: Nüzul sebeplerinin birden fazla olmasına hiçbir engel yoktur.
Kurtubî diyor ki: Meşhur olan rivayet Hilâl’in olayının daha önce olduğu ve bu olayın ayetin nüzul sebebi olduğu şeklindedir. Bir başka görüşe göre, Uveymir b. Eşkar’ın olayı daha önce meydana gelmişti. Bu sahih, meşhur bir hadis olup hadis imamları bunu rivayet etmişlerdi. Süheyli de: “Bu sahihtir.” demiştir. Kelbî diyor ki: Daha açık olan husus Uveymir el-Aclâni ile hanımı arasında Han yaptığı şeklindeki rivayetlerin çokluğu sebebiyle, hanımının yanında Şerik’i gören Uveymir el-Aclanî idi.
Önemli olan bütün rivayetlerin şu üç noktada birleşmesidir:
Birincisi: Lian ayetleri namuslu kadınlara iftira etmek hakkındaki ayetten bir müddet sonra ve o ayetten ayrı olarak nazil olmuştur.
İkincisi: Müminler lian ayetlerinin inmesinden önce “Namuslu kadınlara zina ithamında bulunanlar…” ayetinden hem hanımı hem de yabancı kadınları söz konusu ettiğini anlıyorlardı.
Üçüncüsü: Bu ayet kocaya bir hafifletme olmak üzere nazil olmuştur.
İLGİLİ HABERLER
Meryem Suresi'nin fazileti, faydaları ve daha fazlası...
Nisa suresi meali, arapçası, faziletleri nelerdir?
İbrahim suresinin meali, Türkçe okunuşu ve faziletleri
Zümer Suresinin anlamı okunuşu faziletleri ve daha fazlası
Fetih süresi okumanın fazilet ve sırları...
Yasin Suresinin faziletleri nelerdir?
Felak ve Nas suresinin fazileti...
Saffat Suresi Meali ve Tefsiri
Mü'min Suresi hakkında her şey...
Fatiha Suresi hakkında her şey...
Bakara Suresi hakkında her şey...
Al-i İmran suresi ve faziletleri