Kurtulmuş, TRT Haber canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.
AK Parti Seçim Beyannamesi'nde yer alan destek ve projeler hakkında bilgi veren Kurtulmuş, geçmiş dönemdeki vaatlerinin tamamına yakınını gerçekleştirdiklerini ve yapılanların referansıyla yapacaklarını ortaya koyduklarını söyledi.
Hem fikri hem siyasi hem de teşkilat çalışmaları anlamında çok yoğun bir çalışma dönemini geride bıraktıklarını belirten Kurtulmuş, "Aday tespitleri sırasında da fevkalade ciddi bir titizlikle aday tespitleri yapıldı. Biz şunu biliyoruz; siyaset sahada yapılır. Klavye başında, masa başında ya da birtakım kapalı kapılar ardında siyaset yapılmaz. Onun için biz yüz yüze temasları, siyasi fikriyatımızın da merkezine almış olan bir partiyiz. Bütün gücüyle, bütün teşkilat mensuplarımız, adaylarımız saha çalışmalarına devam edeceğiz." ifadesini kullandı.
Türkiye'de seçimlere katılımın yüksek olduğuna işaret eden Kurtulmuş, "İnşallah çok yüksek katılımlı bir seçim olur. Bunun için milletimizin sandığa gitmesini teşvik etmek durumundayız. Sahadaki bu çalışmaları tamamladıktan sonra sandık günü de sandıklara sahip çıkacağız ve 14 Mayıs akşamı sandıklar açıldığında Türkiye Yüzyılı'nın kapısını bu millet sonuna kadar açmış olacaktır. Cumhurbaşkanı'mızı yeniden cumhurbaşkanı seçerek, AK Parti'yi de açık ara Mecliste birinci parti yaparak, Cumhur İttifakı'nı da parlamentonun çoğunluğunu sağlamış bir vaziyette Meclise göndererek seçim noktalanacaktır." değerlendirmesini yaptı.
Yeni anayasa çalışmaları ile siyasi partilere kapatma davası konusunun bu anayasada nasıl yer alacağına ilişkin soru üzerine Kurtulmuş, şu yanıtı verdi:
"Türkiye şöyle bir baktığınız zaman kapatılan siyasi partiler mezarlığı gibi. Şimdiye kadar çok sayıda parti kapatıldı. İktidar partisi olan partiler kapatıldı. Örneğin Refah Partisi, iktidar partisi olmasına rağmen kapatıldı. Ana muhalefet partisi olan partiler kapatıldı, Fazilet Partisi bir ana muhalefet partisi olarak kapatıldı. Onlarca parti çeşitli gerekçelerle kapatıldı. Şimdi bu partilerin kapatılmış olması, o partilerin temsil ettiği sosyolojinin yok olduğu anlamına gelmiyor. Dolayısıyla bu bir şekilde devam ediyor. Burada teklifimiz şu; yani bazı partiler devletin birliği, bütünlüğü, beraberliği, ülkenin bölünmez bütünlüğü, bunlara karşı bir eylemlilik içerisindelerse, tabii ki Anayasa Mahkemesi'nin karar vermeye yolu açıktır.
Ama Anayasa Mahkemesi bir karar vermeden önce veya kararını verdikten sonra da bir parti hakkındaki kapatılma meselesi, aynen eskiden vardı şimdi kaldırıldı, idamın kararını mahkeme verir ama infaz yetkisi Meclisteydi, yani Meclis onaylamadan infaz edilmezdi. Onun gibi Anayasa Mahkemesi bu kararı verdikten sonra eğer herhangi bir partinin kapatılma kararını veriyorsa Türkiye Büyük Millet Meclisi de siyasetin merkezi olarak bunu onaylamak, onaylayıp onaylamamakta nihai bir merci olsun. Anayasa çalışmaları içerisinde bunlar da düşünülebilir, Tabii bunlar siyasi fikirlerdir, nihayetinde tartışılacaktır. Bunlara karar verecek olan da Türkiye Büyük Millet Meclisidir."
'Bir yasal değişikliğe ya da anayasa değişikliğe ihtiyacımız yok'Kurtulmuş, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ndeki restorasyonun, değişimin nasıl olacağına ilişkin soruya karşılık, "Beş yıl içerisinde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ana hatlarıyla oturdu. Ama bunun burada işleyen ve işlemeyen birtakım yerler olduğunu hep beraber görüyoruz. Bununla ilgili çalışmalar yapıldı. Şunu çok rahatlıkla söyleyebiliriz ki karşılaştığımız sorunların neredeyse yüzde 90'ından fazlası uygulamadan kaynaklanıyor. Yani bir yasal değişikliğe ya da anayasal değişikliğe ihtiyacımız yok. Burada birtakım uygulamaları iyileştirmek ve bu sistemi daha etkin hale getirebiliriz. Bunun en başında gördüğümüz husus yürütmeyle yasama arasındaki ilişkilerin yeniden tanzim edilmesidir." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin oturduğunun görüldüğünü söyleyen Kurtulmuş, "Muhalefet ilk günden itibaren seçimi kazanırsa parlamenter sisteme geçeceğini söylüyordu. Şimdi dikkat ederseniz parlamenter sisteme geçişi zaten 2028 sonrasına bırakmışlardı, şimdi hiç konuşmuyorlar. Şimdi konuştukları şey, 'Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi içerisinde kaç tane cumhurbaşkanı yardımcısı yaparız?, Kime kaç tane bakanlık veririz?' Yani bu sistemle ilgili zihinlerinde var olduğunu zannettiğimiz soru işaretlerinin de aslında olmadığı ortaya çıkıyor. Türkiye'nin tecrübesi de şunu gösteriyor; demokrasi tarihimiz boyunca bu millet attığı hiçbir ileri adımı geri almamıştır. Cumhurbaşkanlığı Sistemi de bu anlamda yeni bir sistemdir. Daha etkin bir sistemdir, eksikleri olur, bunları da beş yıldır test ettik. Bunları da süratle tamamlayarak yolumuza devam edeceğiz." diye konuştu.
'Türkiye istikamet tayinini doğru yaptı'AK Parti Seçim Beyannamesi'ndeki "Enflasyon yeniden tek haneye inecek." başlığına ilişkin bir soruya Kurtulmuş, şu yanıtı verdi:
"Artık dünyada hiçbir ekonomi tek başına kendi şartları içerisinde hareket eden bir sistem değildir. Küresel şartlarda hemen hemen bütün ülkeler kapalı ekonomiler dışında, dünyadaki gelişmelerden birinci derecede etkileniyorlar. Türkiye'de etkileniyor. Pandemi sonrası süreçte Türkiye maalesef çok ağır küresel etkilerin altında da kaldı. Mal fiyatlarının, enerji fiyatlarının çok yükseldiğini, bütün bunların sonucu olarak üretim maliyetleri arttığı için küresel bir enflasyon, enflasyonist ortamın ortaya çıktığı ve bu küresel ağır enflasyonist ortamın Türkiye ekonomisini de etkilediğini biliyoruz. Bir ara döviz fiyatında özel olarak da söylemek gerekirse dolar kurlarında yukarı doğru oynaklığı oldu. Bunlar da ekonomimizi etkiledi. Şimdi burada temel meselemiz bütün bu tür türbülansların içerisinde bir istikamet tayinini gerçekleştirmekti. Türkiye istikamet tayinini doğru yaptı.
Ya sadece etkilerin sonuçlarını ortadan kaldırmak için mücadele edeceksiniz ya da bu türbülansın getirdiği ortamı fırsata çevireceksiniz. Nasıl fırsata çevirirsiniz? Bunun en temel yolu üretimi arttırmaktır. Türkiye onun için üretim, istihdam, ihracat, cari fazla yoluyla Türkiye'nin büyümesini temin etmektedir. Özellikle son birkaç yıllık süre içerisinde Türkiye, bütün uluslararası raporlarda gelişmiş ülkelerle de kıyasladığımızda pozitif ayrışan bir ülke. Büyümeyi gerçekleştirmiş olan bir ülke, istihdamını pandemi öncesi dönemin rakamlarının üstüne çıkarmış vaziyette. Ve Türkiye 246 milyar dolarlık bir ihracatı gerçekleştirmiş vaziyette. Şimdi demek ki bu istikameti sürdürmemiz lazım. Yani bunun yolu üretmek, ihracatınızı gerçekleştirmek. İfade ettiğim gibi bu büyüme politikasını sürdürebilmemiz için her yıl bir milyon 200 bin yeni istihdam oluşturmamız lazım."
'Üzerimize düşen her türlü sorumluluğu yerine getirmeye çalışıyoruz'Türkiye'nin önündeki temel sorunlardan birinin yüksek enflasyon olduğunu belirten Kurtulmuş, "Yüksek enflasyonun bir kısmı maliyet enflasyonudur. Maliyet enflasyonunun azaltılabilmesi için üzerimize düşen her türlü sorumluluğu yerine getirmeye çalışıyoruz. Mesela bunların en başında gelen de enerji maliyetlerindeki yüksekliklerdir. Biliyorsunuz Türkiye, birkaç senedir vatandaşın enerji giderlerini sübvanse ediyor devlet olarak. Ama inşallah şu Karadeniz'de ve Akdeniz'de bulduğumuz petrol ve doğal gaz, Türkiye'nin enerji girdilerinde çok büyük bir rahatlık sağlamasını ortaya çıkaracak. Bu da bir anlamda maliyetleri çok ciddi şekilde aşağı çekecektir." dedi.
İstihdamı sürekli arttırmanın da bu anlamda enflasyonla doğrudan bir ilişkisi olduğunu bildiren Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"İnşallah gayretle bu konuda detaylı çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Temel mesele fiyat istikrarının sağlanması. Yakın zamana kadar fiyat istikrarsızlığının da ötesinde 'fiyatsızlanma' dediğimiz bir dönem yaşadık. Yani bir bardağın bugünkü fiyatı bu, yarınki fiyatı bambaşka bir fiyattı. Çok şükür bunlar dengelendi. Burada birtakım mekanizmalar kullanıldı. Dövizin belli bir aşamada dizginlenmesi önemliydi. Bu kur korumalı mevduatla bir şekilde en azından kısmen de olsa dizginlenmesi ortaya çıktı. Dolayısıyla enflasyonla mücadele topyekün bir mücadeledir. Bütün alanları kapsayan bir mücadeledir. Yani 'Bugün mücadele ediyorum, yarın enflasyon şuraya düşecek.' demek mümkün değil. Bir kısmı orta vadeli, bir kısmı da kısa vadeli tedbirlerle inşallah dönem sonunda, 2028'de Türkiye'de tek rakamlı enflasyonlar gerçekleşecektir."
Kahramanmaraş merkezli depremlerin, sadece binaların yıkımı değil, bütün algıları, siyaset tarzını değiştiren büyük bir felaket olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Öncelikle Allah bir daha bu millete hatta hiçbir millete böyle bir felaket yaşatmasın. Adı üstünde asrın felaketi ama çok şükür süratle yaralarını sarmakla meşgulüz. Bayrama kadar bazı yerlerde köy evleri vatandaşa teslim edilecek. 6 Şubat'tan sonra birinci önceliğimiz asrın felaketinin sonuçlarını ortadan kaldırmaktır. Bunun için de önce vatandaşlarımızın acil bir şekilde geçici barınmalarının sağlanması, temel ihtiyaçlarının sağlanmasıydı. Bunlar geride kaldı. Şimdi kalıcı konutlar meselesi, iş yerleri meselesi. 11 ilimizde etkilenen vatandaşlarımızın yeniden kendi bölgelerine dönmesini temin etmek ve böylece oradaki demografik yapının eskiden olduğu gibi sağlam bir şekilde ortaya çıkmasını sağlamak. Dolayısıyla bir kere bu siyasetimizin bir numaralı önceliği. Dikkat ederseniz de Cumhurbaşkanı'mız da bizler de sürekli sahada vatandaşımızla, hiç siyaset yapmadan hiç oy telaşı içerisinde olmadan. Mühim olan tekrar Türkiye'nin ayağa kalkabileceğinin gösterilmesidir."