New York çöküyor!

Gökdelenlerin hakim olduğu New York'un bazı kısımlarının daha hızlı çöktüğü belirlendi.

NASA Jet Tahriki ve Rutgers Üniversitesinden bilim insanlarının yaptığı araştırmada, New York şehrinin her yıl 1,6 milimetre çöktüğü bilgisi paylaşıldı.

Şehrin metropoliteninde Amerika Açık Tenis Turnuvası'nın düzenlediği bölgede Arthur Ashe Stadyumu ile LaGuardia Havalimanı pistlerinin 2016-2023 yıllarında en fazla çöken kısımlar olduğu, Arthur Ashe Stadyumu'nun her yıl 3,7 milimetre, LaGuardia'daki pistlerin ise 4,6 milimetre çöktüğü kaydedildi.

Söz konusu yerlerdeki çökmenin inşa edildikleri alanların doldurulmuş arazi olmasından kaynaklanabileceği ifade edildi.

Interstate 78 Otoyolu'nda 3,2 milimetre çökme tespit edilirken, Governors Island'ın güney kısmı, Staten Adası'ndaki Midland ve South Beach ile Arverne semtinin de daha hızlı çöktüğü belirtildi.

Korunması giderek zorlaştı

Araştırmacılar, kentin çökmesinin oluşturduğu riskin, yükselen deniz suyu seviyesi sebebiyle daha da kötüleştiğine dikkati çekerek, sahil kesimindeki nüfus ve mülkleri kıyı taşkınlarından korumanın New York için giderek zorlaşan bir durum olduğunu anlattı.

ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi (USGS) tarafından mayısta yapılan araştırma, gökdelenlerin hakim olduğu kentteki 1 milyon binanın 764 milyon ton ağırlığında olduğu, New York'un her yıl 1 ila 2 milimetre çöktüğü belirtilmişti.

Şehirler neden çöker?

Aslında bunun sebepleri çeşitli. Şehirlerin “ağırlaşıyor” olması bir yana, yirmi birinci yüzyılda giderek artan temiz su ihtiyacı da bu konuda acı bir şekilde rol oynuyor. Artık temiz su, dünyanın birçok yerinde kıymetli bir kaynak. Nehir deltalarındaki yoğun nüfus, endüstriyel faaliyetler ve de herhangi bir doğayı koruma yasası olmadığı için nehirlerdeki sular genellikle kirlenmiş olur. İşte bu yüzden birçok şehir temiz su ihtiyacını ne nehirlerden karşılayabiliyor ne de fiyatından dolayı su arıtma tesisi kurabiliyor. Böylece şehrin altını kazarak yer altındaki su kaynaklarına ulaşıyorlar. Suyu çektikleri zaman da şehrin hemen altında büyük boşluklar meydana geliyor… Eğer ki şehir kıyılara kuruluysa çöküş daha da hızlı gerçekleşiyor.

Dibe çöken şehirlere en meşhur örnek genelde Venedik’tir. Ama Venedik, diğerlerine kıyasla önemsiz bir vaka sayılır. Üstelik şehir tarihten bu yana hep dibe çökme sorunuyla karşı karşıyaydı. Şehirlerin gömülmesi yeni yeni rastlanılan bir problem değil aslında. Aztekler’in o meşhur şehri Tenochtitlan da vakti zamanında dibe çökmekten muzdaripti. Şehirde devasa yapılar vardı fakat şehir lagünün ortasında, doldurulmuş topraktan adacıklara kuruluydu…

Günümüzde ise şehirlerinin dibe çökmesi ile en iyi başa çıkan ülkelerden biri Japonya. Tokyo’da artık bu tarz felaketleri önlemek için sofistike teknolojiler kullanılıyor. Ama civardaki diğer ülkeler Tokyo kadar zengin ve gelişmiş değil. Bu ülkelerin kıyısal şehirleri hem yükselen deniz seviyesi hem de dibe çökme sorunu ile felakete doğru ilerliyor. Biz araya başka örnekler katmış olsak da Parsons makalesinde San Fransico, Bay Area’yı kullanıyor. Şehirde ne var ne yok hepsi hesaba katıldığında toplam ağırlığın 1.6 trilyon kilogram olacağı hesaplanıyor. Yani 8.7 milyon Boeing 747 uçağına eş değer. Bu, şehrin köklerini saldığı litosfer katmanını bükmeye ya da daha ilginci fay bloklarının dengesini değiştirmeye yetecek kadar büyük bir ağırlık.

Parsons’a göre bu sonuçlar dünyadaki herhangi bir büyük şehirde yine aynı etkilere sebep olacaktır; tabii şehrin kurulduğu alan bu etki üzerinde değişimler yaratabilir ama nihayetinde şehirler artık litosfer katmanını baskılayabilecek kadar ağırlaşmış halde… Hatta şehirler bir yana, bazı yapılar bile etki yaratacak halde. Mesela San Fransico Uluslararası Havalimanı, hem kıyıya kurulu, hem de şehirdeki en ağır bina ve her yıl 4 milimetrelik bir çöküşe neden oluyor. Şehirlerin dibe göçmesi problemi tarihten bu yana vardı ama artık insanlık eskisi gibi değil. Dünyada onlarca metropolis var artık ve her biri milyonlarca insana ev sahipliği yapıyor. Bu insanlardan bazıları deniz seviyesinin altında yaşıyor. Şehirlere, konakçılarını idare edebilmek için kanalizasyon sistemleri, metro ağları vesaire kuruldukça, dibe çöküş hızlanıyor; hele bir de şehir deniz kıyısındaysa. Bunu belki büsbütün durdurmak imkansız ama uydu görüntüleri ve gelişmiş tarama cihazlarıyla hiç olmazsa çöküş ciddi bir can kaybına sebep olmadan önlem almak mümkün.

Kaynak: AA