Koray Taşdemir / İstanbul
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın, Suudi Arabistan ziyareti sırasında umre yapıp birlikte namaz kılmaları, tarihe altın harflerle kazındı. Özellikle 28 Şubat sürecinde dindar paşaların bırakın namaz kılmayı başörtüsüne bile tahammül edemediği göz önüne alındığında köprünün altından çok suların aktığı bir kez daha kanıtlandı. 1996 yılında Başbakan Necmettin Erbakan'ın YAŞ üyelerine verdiği yemekte Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya'nın resepsiyonun içkisiz olmasına rağmen rakı isteyip içmesi diğer paşaların da şarap istemeleri, dönemin genelkurmay başkanı Orgeneral Çevik Bir'in ise Erkaya'yı ertesi gün arayıp tebrik etmesi daha dün gibi hafızalardan silinmezken Genelkurmay Başkanı Akar'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte namaz kılması zirvede birlik mesajı olarak değerlendirildi.
O paşaları da gördük
Emekli Büyükelçi Taner Baytok'un ''Bir Asker, Bir Diplomat'' kitabında Güven Erkaya 28 Şubat dönemindeki o rakılı baskıyı bir kahraman edasıyla anlatmış, Erbakan'ın oyununu bozduğunu iddia etmişti. Erkaya, "Genelkurmay Başkanı'nın bardağına da portakal suyu koydular, ama o ''Ben şarap içeceğim'' dedi. Bana portakal suyu koymak istediklerinde garsona, ''Ben rakıya devam edeceğim, sen şu rakı şişesini servis masasına koy, kadehim boşaldıkça doldurursun'' diyerek karşı çıktım. Portakal suyu servisi bitti, yemeğe geçilmeden evvel basın ve medya mensuplarını içeri aldılar. Ben rakıyı ön plana geçirdim, etrafındaki bardakları kenara çektim. Genelkurmay Başkanı'nın şarabı fotoğrafçılar gittikten sonra geldi. Yemek bitti, eve geldim. Yatmak üzereyken telefon çaldı. Genelkurmay Başkanı telefondaydı. ''Aferin Güven, çok iyi yaptın. Ben de biliyorsun şarap isteyip içtim'' demişti.