Necm suresinin nüzul sebebi...

Surelerin muhtevasını daha iyi anlayabilmek adına meallerinin yanında tefsirlerine de bakılması öneriliyor. Tefsirleri ile beraber de surenin hangi olay üzerine indiğini bilmek de önemli. Peki Necm suresi hangi olay üzerine nazil olmuştur? Necm suresi neden indirilmiştir? Necm suresinin neden indirildiğine dair detaylı bilgiler haberimizde yer alıyor. İşte Necm suresinin nüzul sebebi...

Surelerin muhtevasını daha iyi anlayabilmek adına meallerinin yanında tefsirlerine de bakılması öneriliyor. Tefsirleri ile beraber de surenin hangi olay üzerine indiğini bilmek de önemli. Peki Necm suresi hangi olay üzerine nazil olmuştur? Necm suresi neden indirilmiştir? Necm suresinin neden indirildiğine dair detaylı bilgiler haberimizde yer alıyor. İşte Necm suresinin nüzul sebebi...

Kur’ân-ı kerîmin elli üçüncü sûresi. Necm sûresi Mekke’de nâzil oldu (indi). Altmış iki âyet-i kerîmedir. İlk âyetinde geçen ve yıldız mânâsına gelen Necm kelimesi sûreye isim olmuştur. Sûrede; mîrâc mûcizesi, putların uydurma ilâhlar olduğu, Allahü teâlâdan yüz çevirip, dünyâya kul ola nlara îtibâr etmemek gerektiği, büyük günâhlardan ve ahlâksızlıklardan kaçanları Allahü teâlânın mağfiret edeceği, günahlarını bağışlayacağı bildirilmektedir.

NECM SURESİ NEDEN İNDİRİLMİŞTİR? Vahidî, Taberanî, İbnülmünzir ve İbni Ebî Hatem’in Sabit bin el-Hâris el-Ensârî’den rivayet ettiklerine göre Yahudiler sabîlik çağında bir çocukla­rı öldüğü zaman “O sıddîktır.” derlerdi. Bunu Rasulullah duyduğunda şöy­le buyurdular: “Yahudiler yalan söylüyor, Allah ana karnında hiçbir canlı yaratmamıştır ki onun şakî veya saîd olduğunu bilmesin.” Bunun üzerine Allah: “O, sizi daha topraktan yarattığı zaman ve siz henüz analarınızın karınlarında ceninler halinde olduğunuz sırada sizi çok iyi bilendir” ayeti­ni indirdi.

Vahidî ve İbni Cerir’in rivayetlerine göre Mücahid ve İbni Zeyd, 33-41 arası ayetlerin Velid bin Muğire hakkında indiğini söylemişlerdir. Velid müslüman olmuştu. Müşriklerden birisi onu ayıpladı ve: “Niçin büyüklerin dinini terkettin ve onları sapık saydın ve onların cehennemde olduklarını iddia ettin?” dedi. O da “Allah’ın azabından korktum.” cevabını verdi. Bu­nun üzerine o şahıs, Velid’in kendisine bir miktar mal vermesi halinde gü­nahlarını yükleneceğine kefil oldu. Bunun üzerine Velid tekrar müşrik ol­du. Sonra vaadettiği malın bir kısmını verdikten sonra cimrilik yapıp geri­sini vermedi. Bunun üzerine bu ayetler indi.

Muhammed bin Ka’b el-Kurazî’ye göre ise Ebu Cehil hakkında inmiş­tir. Ebu Cehil, “Vallahi aslında Muhammed üstün ahlaktan başka bir şey emretmiyor” demişti. “Biraz verip de gerisini sert kaya gibi tuttu” ayeti işte bunu ifade etmektedir.

İbni Ebi Hatem’in rivayetine göre İkrime şöyle dedi: Rasulullah bir gazaya çıkacaktı. Birisi gelip binek istedi. Rasulullah (s.a.) ona verecek bi­nek bulamadı. O adam bir ahbabını gördü, ona: “Bana bir şey ver.” dedi. O da “Günahlarımı sen çekmen şartı ile şu genç devemi sana vereyim.” dedi. Adam “Olur.” dedi. Bunun üzerine bu ayetler indi.

Vahidî’nin rivayetine göre Hz. Ayşe şöyle dedi: Rasulullah (s.a.) gülüp eğlenen bir grup insana rastladı. Onlara: “Benim bildiğimi siz bilseniz ke­sinlikle az güler çok ağlarsınız.” buyurdu. Bunun üzerine Cebrail “Güldü­ren de, ağlatan da O’dur” ayetini (43. ayet) indirdi. Rasulullah hemen o g-ruba geri dönüp şöyle dedi: Daha kırk adım gitmemiştim ki Cebrail bana geldi ve “Git onlara de ki: Allah şöyle diyor: “Hakikat şu: Güldüren de ağla­tan da O.”