Nebe mühim haber anlamına geliyor. Mekke döneminden nazil olan Nebe suresi 40 ayeti kerimedir. Nebe suresi Amme suresi adıyla da anılıyor. İşte Nebe suresinin Türkçe ve Arapça okunuşu ile meali...
Nebe' Sûresi Arapça Yazılışı
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
عَمَّ يَتَسَٓاءَلُونَۚ1.
عَنِ النَّبَاِ الْعَظ۪يمِۙ2.
اَلَّذ۪ي هُمْ ف۪يهِ مُخْتَلِفُونَۜ3.
كَلَّا سَيَعْلَمُونَۙ4.
ثُمَّ كَلَّا سَيَعْلَمُونَ5.
اَلَمْ نَجْعَلِ الْاَرْضَ مِهَادًاۙ6.
وَالْجِبَالَ اَوْتَادًاۖ7.
وَخَلَقْنَاكُمْ اَزْوَاجًاۙ8.
وَجَعَلْنَا نَوْمَكُمْ سُبَاتًاۙ9.
وَجَعَلْنَا الَّيْلَ لِبَاسًاۙ10.
وَجَعَلْنَا النَّهَارَ مَعَاشًاۖ11.
وَبَنَيْنَا فَوْقَكُمْ سَبْعًا شِدَادًاۙ12.
وَجَعَلْنَا سِرَاجًا وَهَّاجًاۖ13.
وَاَنْزَلْنَا مِنَ الْمُعْصِرَاتِ مَٓاءً ثَجَّاجًاۙ14.
لِنُخْرِجَ بِه۪ حَبًّا وَنَبَاتًاۙ15.
وَجَنَّاتٍ اَلْفَافًاۜ16.
اِنَّ يَوْمَ الْفَصْلِ كَانَ م۪يقَاتًاۙ17.
يَوْمَ يُنْفَخُ فِي الصُّورِ فَتَأْتُونَ اَفْوَاجًاۙ18.
وَفُتِحَتِ السَّمَٓاءُ فَكَانَتْ اَبْوَابًاۙ19.
وَسُيِّرَتِ الْجِبَالُ فَكَانَتْ سَرَابًاۜ20.
اِنَّ جَهَنَّمَ كَانَتْ مِرْصَادًاۙ21.
لِلطَّاغ۪ينَ مَاٰبًاۙ22.
لَابِث۪ينَ ف۪يهَٓا اَحْقَابًاۚ23.
لَا يَذُوقُونَ ف۪يهَا بَرْدًا وَلَا شَرَابًاۙ24.
اِلَّا حَم۪يمًا وَغَسَّاقًاۙ25.
جَزَٓاءً وِفَاقًا26.
اِنَّهُمْ كَانُوا لَا يَرْجُونَ حِسَابًاۙ27.
وَكَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَا كِذَّابًاۜ28.
وَكُلَّ شَيْءٍ اَحْصَيْنَاهُ كِتَابًا29.
فَذُوقُوا فَلَنْ نَز۪يدَكُمْ اِلَّا عَذَابًا۟30.
اِنَّ لِلْمُتَّق۪ينَ مَفَازًاۙ31.
حَدَٓائِقَ وَاَعْنَابًاۙ32.
وَكَوَاعِبَ اَتْرَابًاۙ33.
وَكَأْسًا دِهَاقًاۜ34.
لَا يَسْمَعُونَ ف۪يهَا لَغْوًا وَلَا كِذَّابًاۚ35.
جَزَٓاءً مِنْ رَبِّكَ عَطَٓاءً حِسَابًاۙ36.
رَبِّ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَاۙ الرَّحْمٰنِ لَا يَمْلِكُونَ مِنْهُ خِطَابًاۙ37.
يَوْمَ يَقُومُ الرُّوحُ وَالْمَلٰٓئِكَةُ صَفًّاۜ لَا يَتَكَلَّمُونَ اِلَّا مَنْ اَذِنَ لَهُ الرَّحْمٰنُ وَقَالَ صَوَابًا38.
ذٰلِكَ الْيَوْمُ الْحَقُّۚ فَمَنْ شَٓاءَ اتَّخَذَ اِلٰى رَبِّه۪ مَاٰبًا39.
اِنَّٓا اَنْذَرْنَاكُمْ عَذَابًا قَر۪يبًاۚ يَوْمَ يَنْظُرُ الْمَرْءُ مَا قَدَّمَتْ يَدَاهُ وَيَقُولُ الْكَافِرُ يَا لَيْتَن۪ي كُنْتُ تُرَابًا40.
NEBE SÛRESİ TÜRKÇE OKUNUŞU
Bismillâhirrahmânirrahîm
1- Amme yetesaelun.
2- Aninnebeil’azım.
3- Elleziy hum fiyhi muhtelifun.
4- Kella seya’lemune.
5- Sümme kella seya’lemun.
6- Elem nec’alil’arda mihaden.
7- Velcibale evtaden.
8- Ve halaknakum ezvacen.
9- Ve ce’alna nevmekum subaten.
10- Ve ce’alnelleyle libasen.
11- Ve ce’alnennehare me’aşen.
12- Ve beneyna fevkakum seb’an şidaden.
13- Ve ce’alna siracen vehhacen.
14- Ve enzelna minelmu’sırati maen seccacen.
15- Linuhrice bihi habben ve nebaten.
16- Ve cennatin elfafen.
17- İnne yevmelfasli kane miykaten.
18- Yevme yunfehu fiyssuri fete’tune efvacen.
19- Ve futihatissemau fekanet ebvaben.
20- Ve suyyiretilcibalu fekanet seraben.
21- İnne cehenneme kanet mirsaden
22- Littağıyne meaben.
23- Labisiyne fiyha ahkaben.
24- La yezukune fiyha berden ve la şeraben.
25- İlla hamiymen ve ğassakan.
26- Cezaen vifakan.
27- İnnehum kanu la yercune hısaben.
28- Ve kezzebu biayatina kizzaben.
29- Ve kulle şey’in ahsaynahü kitaben.
30- Fezuku felen neziydekum illa ‘azaben.
31- İnne lilmuttekıyne mefazen.
32- Hadaika ve a’naben.
33- Ve keva’ıbe etraben.
34- Ve ke’sen dihakan.
35- La yesme’une fiyha lağven ve la kizzaben.
36- Cezaen min rabbike ‘ataen hısaben.
37- Rabbissemavati vel’ardı ve ma beynehumerrahmani la yemlikune minhu hıtaben.
38- Yevme yekumurruhu velmelaiketu saffen la yetekellemune illa men ezine lehurrahmanu ve kale savaben.
39- Zalikelyevmulhakku femen şaettehaze ila rabbihi meaben.
40- İnna enzernakum ‘azaben kariyben yevme yenzurulmer’u ma kaddemet yedahu ve yekululkafiru ya leyteniy kuntu turaben.
Nebe' Sûresi Türkçe Meali
Rahmân ve Rahîm Allah’ın adıyla
1.Müşrikler birbirlerine neyi sorup duruyorlar?
2.Belli ki o büyük dehşetli haberi soruyorlar.
3.Hani aralarında anlaşmazlığa düştükleri o haberi.
4.Hayır, anlaşmazlığa ne hâcet! Yakında onun ne olduğunu bilecekler.
5.Evet, evet! Yakında gerçeği öğrenecekler.
6.Biz yeryüzünü bir döşek yapmadık mı?
7.Dağları da onu sağlam tutan birer kazık.
8.Sizi çiftler hâlinde yarattık.
9.Uykunuzu bir dinlenme kıldık.
10.Geceyi, karanlığı ile sizi örten bir örtü yaptık.
11.Gündüzü geçiminiz için çalışma zamanı kıldık.
12.Üstünüzde yedi kat sapasağlam gök bina ettik.
13.Oraya alev alev yanan, parıl parıl parıldayan bir lamba olarak güneşi astık.
14.Sıkışıp yoğunlaşmış yağmur dolu bulutlardan şarıl şarıl su indirdik;
15.Onunla tâneler ve bitkiler bitirelim diye.
16.Ağaçları birbirine sarmaş dolaş olmuş yemyeşil bağlar, bahçeler yetiştirelim diye.
17.Şüphesiz o hüküm ve ayrışma günü, vakti kesin olarak belirlenmiş bir gündür.
18.O gün sûra üfürülür, siz de bölük bölük gelirsiniz.
19.Gökyüzü açılır, kapı kapı olur.
20.Dağlar yerlerinden koparılıp yürütülür, bir serâp hâlini alır.
21.Cehennem pusuda, içine düşecek suçluları beklemektedir.
22.O, azgınların dönüp varacakları bir yerdir.
23.Orada sonsuz devirler boyunca kalacaklar.
24.Ne bir serinlik tadacaklar orada, ne de bir içecek.
25.Onların içeceği sadece kaynar su ve irin olacak;
26.Günahlarına uygun bir ceza olarak.
27.Çünkü onlar hesâba çekilmeyi ummuyorlardı.
28.Bu yüzden âyetlerimizi yalanlayıp duruyorlardı.
29.Biz ise onların yaptığı her şeyi bir bir sayıp kayıt altına alıyorduk.
30.Onlara şöyle denir: “Şimdi tadın azâbı! Bundan böyle size, azâbınıza azap katmaktan başka bir şey yapacak değiliz.”
31.Gönülleri Allah’a saygıyla dopdolu olup O’na karşı gelmekten sakınanlar için büyük bir kurtuluş vardır.
32.Muhteşem bahçeler ve üzüm bağları,
33.Göğüsleri tomurcuklanmış aynı yaşta dilberler,
34.Dolup taşan kadehler, hep onlar içindir.
35.Orada ne boş bir söz işitirler, ne de bir yalan.
36.Bütün bunlar Rabbinden, yaptıklarına yeterli bir karşılık, çok iyi hesaplanmış bir mükâfattır.
37.O, göklerin, yerin ve bu ikisi arasında bulunan her şeyin Rabbidir. O Rahmân’dır. Kimse O’nun huzûrunda söz söylemeye güç yetiremez.
38.O gün Rûh ve melekler saf saf dizilir. Rahmân’ın izin verdiklerinden başkası konuşamaz. Konuşan da ancak doğru ve uygun olanı söyler.
39.İşte bu, kesin olarak gelecek gündür. Öyleyse dileyen, kendisini Rabbine ulaştıracak bir yol tutsun.
40.Doğrusu biz sizi, gelmesi yakın bir azaba karşı uyardık. O gün insan bizzat kendi elleriyle ne hazırlayıp gönderdiğine bakacak; kâfir ise tamâmen ümidini yitirip: “Âh ne olurdu, keşke toprak olsaydım” diyecektir.