Güvenlik gerekçesiyle Anis takma adını kullanan ve dava sürecinde demeç veremeyen şoförün avukatı Sefen Guez Guez, yaptığı açıklamada, müvekkilinin uzun süredir Charles de Gaulle Havalimanı'nda Air France personelini taşımakla görevli olduğunu belirtti.
Anis'in 24 Ocak 2017'de otobüste yolcu bulunmadığı sırada araç içerisinde vakit namazını kıldığını, otobüse binmek için gelen Air France mürettebatının aracın kapısının kapalı olması nedeniyle o an içeri giremediğini anlatan Guez Guez, mürettebattan birilerinin Polis Müdürlüğüne, Anis hakkında şikayette bulunduğunu aktardı.
Avukat Guez Guez, şikayetten yaklaşık 4 yıl sonra Polis Müdürünün, müvekkilinin havalimanına giriş akreditasyonunu iptal ettiğini kaydetti.
Kıldığı namaz radikalleşme işareti olarak nitelendirildi
Bölge Polis Müdürünün şoförün akreditasyonunu 2018'de yenilediğine işaret eden Guez Guez, 27 Ekim 2020'deki iptal kararının Samuel Paty adlı felsefe öğretmeninin öldürülmesiyle Müslümanların hedefe konulması dönemine denk gelmesine dikkati çekti.
Guez Guez, akreditasyonun iptal kararında, "çalışma saatleri içerisinde namaz kılmanın ciddi radikalleşme işareti" olarak yer aldığını vurguladı.
Dört çocuk babası Anis'in Charles de Gaulle Havalimanında 16 yıldır çalıştığını ifade eden Guez Guez, Anis'in çalışma arkadaşlarının Polis Müdürünün aksine müvekkilinin kamusal bir tehdit oluşturmadığına, dini vecibelerini yerine getiren normal bir Müslüman olduğuna ilişkin beyanatta bulunduklarına dikkati çekti.
"Bu apaçık İslamofobi"
Mahkemenin nihai kararını 25 Mart'ta açıklayacağını söyleyen Guez Guez, "Polis Müdürü, dini bir vecibe olan ve bütün Müslümanların her gün kıldığı namazı kamu güvenliğine tehdit olarak görüyor, namaz ve İslam'ı terörle ilişkilendiriyor. Bu apaçık İslamofobidir." değerlendirmesinde bulundu.
Guez Guez, yaşananların İslamiyet'i tam bilmemekten ya da ırkçı bir tutumdan kaynaklanmış olabileceğine işaret ederek, şunları kaydetti:
"Bu durum Fransız idari kurumlarında cahillik ya da ırkçılıktan dolayı bir Müslümanı kamuya tehdit olarak gören bir zihniyetin varlığını gösteriyor. Evet belki o otobüste kılmaması gerekirdi denilebilir fakat bu gerekçeyle akreditasyonunun elinden alınması normal değil. Yakında ramazan başlayacak, müvekkilim eğer öğlen sandviçini yemezse 'kamu güvenliğini tehdit ediyor, akreditasyonunu iptal edelim' mi diyeceğiz? Bu normal değil. Şüphemiz yok ki adalet de bunun yanlış bir tutum olduğunu görüp müvekkilimin hakkını iade edecektir."
Avukat Guez Guez, bilirkişinin kendileriyle aynı doğrultuda mahkemeye rapor sunduğunu ve akreditasyonun iptal kararının geri alınmasını önerdiğini aktararak Polis Müdüründen de kararını geri almasını umduklarını dile getirdi.
Fransa'da gündem İslam ve Müslümanlar
Çoğu Kuzey Afrika kökenli, yaklaşık 6 milyon Müslüman'ın yaşadığı Fransa'da 2 Ekim 2020'de Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un "İslamcı ayrılıkçı" olarak açıkladığı, daha sonra tepkiler üzerine ismi "Cumhuriyet Yasalarına Saygıyı Güçlendiren Prensipler" şeklinde değiştirilen yasa tasarısıyla Müslümanlara yönelik baskılar artmaya başladı.
Akabinde Hazreti Muhammed'e hakaret içerikli karikatürleri derste öğrencilere gösterdiği belirtilen öğretmenin 16 Ekim 2020'de öldürülmesinden sonra İslam ve Müslümanlar, ülkenin birinci gündemi oldu.
Çok sayıda Müslüman sivil toplum kuruluşu, yardım derneği ve cami de bu süreçte radikal faaliyetlerle ilişkili bulunduğu gerekçesiyle kapatıldı, birçok kişi bu gerekçeyle mahkemeye sevk edildi.
Diğer yandan ülke medyasında "aydın" ve politikacıların, İslam karşıtı söylemlerinde de artış gözlendi.
Bu arada Müslümanları hedef aldığı gerekçesiyle Birleşmiş Milletler (BM) başta olmak üzere uluslararası toplum ve insan hakları savunucuları tarafından eleştirilen ayrılıkçı yasa tasarısı da parlamentonun alt kanadından geçti.
Tasarı mart sonunda Senatoda oylanacak.