NEŞAT GÜNDOĞDU/ANKARA
Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (ESAM) tarafından Hukuk Araştırmaları Derneği (HUDER) ve Bilge Kadın Araştırma Merkezi’nin (BİLKA) de katkıları ile son dönemde sıkça gündeme gelen ve aile yapısına zarar veren ‘Süresiz Nafaka’ uygulamasına yönelik bir rapor yayımlandı.
Raporda süresiz nafaka ile erkeklerin boşanılan eşlerince kendilerinden intikam alındığına inandıklarını belirtilirken bunun da boşanmış eşlerin bazılarının evlilik dışı birliktelik fikrine yönelttiğine vurgu yaptı. Nafakaya ilişkin sıkıntıların sadece hukuki olarak nitelendirmemek gerektiğine değinilen raporda sorunun ayrıca ekonomik, psikolojik ve sosyal boyutlara da sahip olduğunun altı çizildi.
Süresiz nafaka sıkıntısı
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (AÇSHB) tarafından başlatılan Aile Sosyal Destek Programı’nın (ASDEP) personel ve uzman yetersizliği ile kadınlara yönelik destekleri yeteri kadar sağlayamamakta. Bundan dolayı da imkânı olmadığı için nafaka ödeyemeyen eşlerin tazyik hapsi ile cezalandırılması kişinin psikolojisinin bozulmasına ve boşandığı eşe karşı olumsuz bir tavır içine girmesine neden olabilmekte. Bu durum aynı zamanda çocuklar üzerinde de olumsuz etkilere neden olmaktadır.
Yasalar değişmeli
“Yoksulluk Nafakası” ismi “Evlilik sonrası nafaka” şeklinde değiştirilerek kişinin rencide olmasının önüne geçilmeli. Ayrıca süresiz nafaka uygulaması kaldırılmalı ve nafakanın makul bir süre ile sınırlandırılacağı yeni bir yasal düzenleme yapılmalı. Yapılacak düzenleme ile her iki tarafın da hakları adaletli bir şekilde gözetilmeli, eşlerden hiçbiri mağdur edilmemeli. Özellikle uzun süre evli kalmış müşterek çocuklu ve çalışmayan eşler ile yaşlı ve hasta eşlerin durumu önem taşıdığından nafakada verilecek sürelerde bu kişidekiler için istisnalar barındırılmalı.
Kısa süreli evlilikler
Yeni getirilecek uygulamalar ile 1 yıldan 5 yıla kadar süren evlilikler bakımından toplu nafaka uygulaması hayata geçirilmeli ve kısa süreli bir evlilikte ömür boyu nafaka ödenmesi ihtimali ortadan kaldırılarak mağduriyetler önlenmelidir. 5 yıldan daha fazla süren evlilikler bakımından boşanma sonrasında yoksulluğa düşeceği düşünülen eşin ekonomik, sosyal ve psikolojik durumu, yaşı, çocuk sayısı ve kusur oranı göz önünde bulundurularak evlilik süresiyle orantılı bir şekilde nafakaya geçilmeli.
Uzun süreli evlilikler
Çok uzun süreli örneğin 30 yıllık evliliklerde boşanma ile yoksulluğa düşeceği düşünülen eşin baba evine dönebilmesinin ve meslek edinebilmesinin zorluğu ile çocuklarının iştirak nafakasını aşan ihtiyaçları da göz önünde bulundurulmalıdır. Aile hukukuna ilişkin uyuşmazlıklarda çözüm için ayrıca arabuluculuk müessesesi getirilmeli. Bu arabuluculuk müesseselerinde sadece hukukçular değil; psikologlar, sosyal hizmet uzmanları, aile danışmanları ve ilahiyatçılar da görev alabilmelidir.