NEŞAT GÜNDOĞDU/ANKARA
8 Mart Dünya Emekçi Kadılar Günü’nde bazı kadınların feministlerin gündeminde yer almadığını söyleyen Boşanmış İnsanlar ve Aile (BİA) Platformu Başkanı İlknur Birsel, feminizmin saptırılıp burjuva feminizmine dönüştüğü gibi “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” de saptırılıp burjuva ve küçük burjuva kadınlarının lüks mekanlarda, otellerde ‘vur patlasın, çal oynasın’ ya da eşlerden, sevgililerden hediye beklentisine girmek biçiminde ‘Dünya Kadınlar Eğlence Günü’ne dönüştüğünü ifade etti. Türkiye'deki Kadın Hakları savunucularına baktığımızda bugün gelinen noktada kadın hakkı koruyacağız derlerken ayarlarını iyice kaçırdıklarını ve erkek cinsiyetini yok sayar hale geldiklerini belirten Birsel, bu örgütlerin birbirine düşman iki kutup oluşturma çabalarında olduklarını, insan odaklı düşünmek yerine ideolojik amaçlarına kadınları alet etmek istedikleri kaydetti.
Feministler kadınları bağımlı hale getirdi
Birsel, kadın haklarını savunma adın altında faaliyetlerde bulunan bazı örgütlerin konuyu çarpıttıklarını ve sinsice işleyen ‘Aile Yıkım Projesi’nin ortakları oldukları söyleyerek bunun artık açık ve net görüldüğünün altını çizdi. Birsel, “Bu kişiler üstelik hukukçu kimliği ile 10 yıl, 15 yıl, 20 yıl, 25 yıl hatta 29 yıldır nafaka ödeyen insanlarla dalga geçer gibi Nafakanın Süresiz olmadığını iddia etmekte, bazı nafaka miktarlarını küçük görerek asgari ücretli ve işsiz insanları yok sayarak halktan ne kadar kopuk yaşadıklarını göstermektedirler. Kadını koruma kılıfı altında bir yandan özgürlük naraları atarken öbür taraftan kadının ömür boyu boşandığı eşin cebine bağımlı yaşamasına nikahsız yaşama meyletmesine, kayıt dışı bir şekilde çalışmasına, nafaka iptalinde bulunan boşandığı eş tarafından özel yaşamının takip edilmesine neden olan bu örgütlerin, kadının ayakları üzerinde durmasını engelleyen Süresiz Nafakayı savunmaları büyük çelişkidir” şeklinde vurguladı.
Süresiz nafaka kadınları mağdur ediyor
Güçlü kadının kendi ayakları üzerinde durabilen kadın olduğunu söyleyen Birsel, evin geçimine katkıda bulunmanın yanı sıra, iş yaşamıyla aile yaşamı arasında dengeyi kurabilen kadınların platform olarak hedeflediklerini belirtti. Bu çerçevede kadınının, ev hanımı olsa dahi evindeki ekonomiyi düzenleyen, üreten, eşinin ekonomik gücünü aşan beklentiler içine girmeden analık görevlerinin hakkını veren, iyi ahlâklı, vicdan sahibi evlatlar yetiştiren kadın olması gerektiğinin altını çizerek, “Bazı Kadın STK’ların temsilcileri tarafından yok sayılan Süresiz Nafaka mağduru kadınlar ise, bu mağdurlarla evlilik yapan çocuklarının rızkından keserek eşlerinin nafaka borçlarını ödeyen fedakâr, çilekeş, emekçi kadınlar, kız kardeşler, emekli maaşından oğlu hapse düşmesin diye bitmeyen borç yüzünden psikolojisi bozulmuş evladını tamamen kaybetmemek için nafaka borcunu üstlenmiştir. Emekçi analar ve aynı nedenlerle kardeşinin nafaka borcunu ödeyen kız kardeşlerdir. Yok sayılan gerçek Süresiz Nafaka Mağduru kadınlardır onlar” ifadelerini kullandı.
Süresiz nafaka zulmü bitsin
8 Mart’ı insan hakları adına bir farkındalık günü olarak gördüklerini belirten Birsel, süresiz nafaka mağduru birçok kadının çözüm için beklediğini kaydederek sözlerini şöyle sürdürdü: “Hapse giren eşinin nafakasını ödemek için merdiven temizleyen Fatma hanımın, eşinin ortak çocuğu olmadığı kadına nafaka borcu yüzünden bebeğine bez alamayan, kendi ayağına çorap alamayan uzman çavuş eşi Melek hanımın, 28 yıldır nafaka ödeyen eşine destek olmak ve eğitim gören çocuklarının mağdur olmaması için ördüğü bazı şeyleri pazarda satan Gülay hanımın, Yine nafaka konusunda eşine destek olan Şeyda hanımın, Emine hanımın, dün beni arayarak oğlunun nafaka borcunu yatıramadığını görünce ödeyen Halide hanımın, oğlunun nafaka borcunu ödeyen ömrü çalışmakla geçmiş emekli anne Saniye hanımın, kardeşinin nafaka borcunu ödeyen ikiz çocukları olan Sevda hanımın, çalışarak kardeşinin nafaka borçlarını ödeyen Sema hanımın, aldığı eğitim bursu ile babasının nafaka borcunu ödeyen kızımızın, Nafaka arttırma ve icra davası kabusu ile stresten karnında taşıdığı yavrusunu kaybeden Özgül hanımın, çocuksuz boşanan oğlu nafaka borcu yüzünden evlenemeyen torun sahibi olma hayaliyle yanıp tutuşan Zeliha hanımın, torununu teslim ederken oğlu eski gelini ve ailesi tarafından hunharca saldırıya uğrayan ve hayatını kaybeden ve şu an katilin ailesine teslim edilen torununu icra ile görebilen Sevgili Murat' ın annesi Ayla hanımın, Van' da evladına hasret şehit düşen ve çocuk nedeniyle tüm şehitlik tazminatını ve maaşını alıp çocuğu babaannesine ve halalarına göstermeyen yüreğinde evlat acısıyla oğluna hasretini torununa sarılarak bir nebze olsun yaşamak için, torunun görebilmek için dava peşinde, mahkeme koridorlarında koşturan Şehit Emre'nin annesinin, kız kardeşlerinin ve isimlerini saymakla bitiremeyeceğim yığınlarca acı içinde, ekonomik güçlüklerle boğuşan yaşayan nice kadınların farkında olunmasını diliyorum.”