Müzik ve sanat insandan hayatını ister

Caz sanatçısı, söz yazarı, besteci Erdoğan, 'Müzik ve sanat insandan hayatını ister. Biz o hayatı, seve seve verdik ve vermeye devam ediyoruz. Bundan hiç şikayetçi değiliz, çok mutluyuz.' dedi.

Caz sanatçısı, söz yazarı, besteci ve gitarist Özdemir Erdoğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hayatının müzikten ibaret olduğunu belirterek, uyku ve yemek zamanı dışında, sadece müzik ve kitaplarla ilgilendiğini söyledi.

Müzik çalışmalarına ara vermeden devam ettiğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Hayatımda bir gün bile, güneşte hiçbir şey yapmadan, yarım saat duramadım, durmadım. Anlatabiliyor muyum? Bazen dikkat ediyorum da magazin basınımızda, 'falanca hanımefendi bütün gün yandı, siyah oldu' gibi bolca verilen havadisler var. Evimiz, her şeyimiz müsait olmasına rağmen bizde yok. Çünkü şöyle bir lakırdı var, 'müzik ve sanat, insandan hayatını ister'. Biz o hayatı, seve seve verdik ve vermeye devam ediyoruz. Bundan hiç şikayetçi değiliz, çok mutluyuz."

Özdemir Erdoğan, annesi ile dayısının da müzisyen olduğunu aktararak, müziğe başlamasında en büyük etkenin annesi olduğunu, baba tarafının ise Mustafa Kemal Atatürk zamanından beri devletle yakın ilişkiler kuran bürokrat bir aile olduğunu dile getirdi.

"Bundan sonra müzik için yaşayacağım, beni affedin"

Müzik eğitimine geç başladığını ve bunun sıkıntısını çok çektiğini anlatan usta müzisyen, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bir genç beynin algılama yaşı 20'lerde azalıyor. Ben maatteessüf en değerli yıllarımı, okuyup adam olayım diye müzikten uzakta geçirdim. Bu bakımdan benim alt yapım zayıftır. Bu alt yapıyı güçlendirmek için çok büyük fedakarlıklar yaptım. Çok sevilen bir orkestram vardı. Bu orkestrayı dağıtıp, İsmet Sinan ile beraber İsveç'te ve yurt dışında çeşitli yerlerde çalıştım, sadece iyi müzisyenlerle olayım da bu eksikliği gidereyim diye. Sonradan evlendim ve geçim derdi başladı. Üç çocuğum oldu. Onları yetiştirmek, büyümek, büyütmek için bir zaman geçti. Böylece sanat adına kaybolan yıllarım var, Sezen Aksu'nun dediği gibi."

Erdoğan, 2006'da geçirdiği bademcik kanserinden dolayı hayatında büyük değişimler yaşadığını hatırlatarak, hastalık dolayısıyla doktorların, yaklaşık 1 sene sonra çalışmasına müsaade ettiğini dile getirdi.

Çalışmaya yeniden 2007'nin Şubat ayında başladığını bildiren sanatçı, "Birçok insan benim hasta olduğumu zannediyordu. O bakımdan işler yavaş yavaş açıldı ama ben o andan itibaren artık, çocuklarıma da eşime de 'Yaptığım kadar yaptım. Ben bundan sonra müzik için yaşayacağım. Beni affedin. Herkes başının çaresine baksın' dedim." ifadelerini kullandı.

"Ödülleri koyacak yerim yok"

Kendi neslinden birçok müzisyene, medyanın yeteri kadar ilgi göstermediğine işaret eden Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Magazin, bir sürü sansasyonel beyleri, hanımları gençliğimize rol model olarak sunuyor. Onların işi o. Onların sanatla pek işi yok. Onlar, çeşitli çevreler tarafından örgütlenmişler zaten. Bu memlekette, 'falanca bilmem neyle basıldı, öbürü bilmem kimle yemek yedi' haberleri yapılıyor. Bunun memlekete ne faydası var? Ya da bir hanımın bir plajda denize girmesinin memlekete ne faydası var? Hiç bir faydası yok. Onun için o gençlerin değerlendirilmesi lazım. Çok değerli gençler var. Caz müziğinin artık sadece bir fantezi olmaktan kurtarılıp, herkesin zevkle dinlediği bir tür olması lazım."

Erdoğan, her türden insanın hayat tarzına saygı gösterdiğini söyleyerek, bir müzisyen için en iyi takdiri de halkın yapacağını dile getirdi.

Hayatı boyunca çok sayıda ödül aldığını aktaran ünlü sanatçı, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bu ödülleri koyacak yerim yok. Saymakla bitmez. Saymadım ama hepsi benim için değerlidir, kıymetlidir. Yani ödül övünülecek bir şey değildir. Ödül, ödülü verenin övüneceği bir şeydir. Bu ülke için bir şeyler yapmış kişi hatırlanıyor ve onun gönlü alınıyor."

AA