Küreselleşme ve iletişim kaynaklarının da etkisiyle günümüzde insanlar beklentilerinin ve ruhsal ihtiyaçlarının giderek daha çok farkına varıyorlar. Belki de artık sadece "idare etmek" istemiyorlar diyen Türkiye Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Zeynep Şenkal; "Böylece geçmişe oranla, ön yargıların da azalmasıyla ruh sağlığı çalışanlarını giderek daha fazla ziyaret ediyorlar ve yardım arayışına giriyorlar" dedi.
''Mutlu olma yolunda en büyük engel...''
Problemli ailelerde görülen sorunların neredeyse tamının iletişim biçimlerinden kaynaklı olduğunu belirten Dr. Şenkal, "Aile içi veya çiftler arasında yaşanan sorunlarda, kriz noktalarında görüyoruz ki aslında "görünen sorunun" altında yatan etmenler evrensel. Yani ister geleneksel ister modern aile olsun, zengin ya da fakir olsun, eğitimli ya da eğitimsiz olsun, kalabalık ya da çekirdek aile olsun; kriz döneminde aileyi zorlayan, dengeleri bozan içerik farklı olsa da çözümsüzlük ya da kriz noktasına ortak nedenlerle geliniyor. Problemli ailelerin neredeyse tamamında sorunun iletişim biçimlerinde, bireylerin kendilerini değerli hissetme noktasında, aile kurallarında ya da ailenin dış dünya ile olan bağlantı kurma biçiminde olduğunu görüyoruz. Biraz açacak olursak, bireyler birbirleriyle örtük, imalı, dürüst olmayan şekillerde iletişim kuruyorlar. Örneğin, "Bugün biraz yorgun hissediyorum, çöpü sen çıkarabilir misin?" demek yerine kişi gününün ne kadar zor geçtiğini anlatıyor, günün tüm olaylarını arka arkaya sıralıyor ve eşinin çöpü çıkarmayı kendisinin "akıl etmesini" bekliyor, anlamayınca da kendisine "değer vermediğini" düşünerek doğal olarak biriken öfkesini başka şekillerde başka zamanlarda gösterebiliyor. Bu günlük basit örnekte örtük iletişimi ve değersiz hissetme problemlerini izleyebiliyoruz" dedi.
'Esneyemeyen aile kuralları'
Problemli ailelerde görülen diğer bir sorunun ise; katı, esneyemeyen, aile kuralları olduğunu kaydeden Dr. Şenkal; "Tabii ki ailelerin bir takım kuralları olacaktır, ama bu kurallar durumlara ve içinde bulunulan koşullara göre ne kadar esneyebiliyor? Yine basit örnekler verecek olursak 'Çöpü erkekler çıkarır', 'Yemeği kadınlar yapar', 'Arabayı erkekler kullanır', , 'Çocuklar asla anne babalarına itiraz edemez', 'Anneler asla yorulmaz' gibi. Yine tekrarlamalıyım ki bu kuralların varlığı değil, ihtiyaç durumlarında esneyememeleridir" yorumlarında bulundu.
"Terapistlerin görevi; sorunların görünmesini sağlamak"
''Terapistlerin görevi çift-aile terapisinde farkındalık oluşturmaktır'' diyerek terapistlerin bu bağlamdaki görevlerine de değinen Dr. Şenkal, "Çift-aile terapisinde terapistlerin görevi suçluyu bulmak ya da eşleri boyun eğdikleri ortak noktada buluşmaya zorlamak, aile kurallarını değiştirmek ya da onların bize getirdikleri meselelerle ilgili kararlar almak değildir. Sorunun aslında nerede olduğunu görmelerine yardım etmektir. Birbirlerini ve kendilerini tanımalarına engel olan durumları açığa kavuşturmak, iletişimi dürüst ve açık bir zemine taşımak terapi hedeflerindendir. Bir tür keşif sürecidir aslında. Kişiler duygularını, ihtiyaçlarını, algılarını, beklentilerini, özlemlerini, aynı zamanda da birbirlerine yardımcı olacak henüz belki farkında olmadıkları kaynaklarını ve ilişkilerinin zenginliklerini keşfederler. Terapiste düşen ise bu yolda onlara eşlik ederek yardımcı olmaktır" ifadelerinde bulundu.
Psikiyatri Uzmanı Dr. Şenkal açıklamalarına son olarak şu şekilde devam etti; "Her aile sorunlu dönemlerden geçebilir, problemlerle karşılaşabilir. Bu ailelerin ortak noktaları bireylerin kendilerini değerli hissetmeleri, iletişimin açık ve dürüst oluşu, kuralları zaman zaman esnetebilmeleri ve dış dünya ile bağlarının açık ve güvenli kurulmasından kaynaklanır" dedi.