Neslihan Önder / İstanbul
İHH ve diğer STK'lar Edirne'de öldürülen 7 Afgan mülteci, tekne faciaları ve 300 Uygur Türkü'nün karşı karşıya kaldığı "kurşuna dizilme" tehlikesi ile ilgili açıklama yaptılar.
Basın açıklamasında, "Edirne'de 3'ü çocuk 9 Afgan mültecinin öldürülmesi, mültecilerin Romanya-Bulgaristan hattına geçmeye çalışırken meydana gelen tekne faciası, Suriye sınırını geçmek isteyen 17 Suriyeli'nin güvenlik güçleri tarafından ateşli silah kullanırak öldürülmesi, Türkiye'ye geçmek üzere Tayland'a sığınan 300 Doğu Türkistan uyruklu mültecinin Çin'e iade edilmek istenmeleriyle yüz yüze kaldıkları "kurşuna dizilme" tehlikesi gibi sıcak krizler yüzleşmek zorunda kaldığımız tablonun acı bir yüzüdür." denildi.
Mülteci akını hakkında tedirginiz
Öte yandan, soğukların başlamasıyla yersiz-yurtsuz kalan mültecilerin sığınacak yer arayışları, mültecilerin yoğun olduğu bölgelerde yaşanan adli vakalar, iaşe, ikamet ve okul okuyamayan çocukların durumu, güncel bir başka sorun olarak Halep koridorunun kapanma ihtimaline karşılık artması muhtemel mülteci akını hakkında tedirgin olunduğu belirtildi.
Mültecilere yönelik ayrımcılık
Basın açıklamasına katılan tüm STK'lar, mültecilere dönük ayrımcı/ötekileştirici/suçlayıcı dilin, savaştan kaçarak canlarını zor kurtaran bu insanların sırf pasaportları olmadığı için "kaçak" damgası yemelerinin kamuoyu nezdinde düzeltilmesi gerektiğini ifade ettiler.
Yetkililere çağrı
Yetkililere çağrıda bulunan STK'lar, mültecilere yönelik politikaların derhal etkin olması, adli vakalara ilişkin gerekli tedbirlerlerin alınması, insan kaçakçılığı ve ticaretinin engellenmesi, mülteci akınına hazırlıklı olabilmek adına çözümler üretilmesi, mülteci algısına yönelik ayrımcı, ötekileştirici, suçlayıcı dilin terk edilerek, "yeryüzü hepimizindir" düsturuyla kucaklayıcı bir dilin kullanılması gerektiğinin altını çizdiler.