Her partide olması gerektiği gibi CHP de seçim sonrası bir arayışa girmiş, bir anlamda başarısız seçim sonuçlarının faturasını birilerine çıkarma peşinde, tabi günah keçisi olarak bula bula genel başkan Kılıçdaroğlu'nu buldular. Olabilir elbette ki Genel Başkanların olumlu olumsuz yanı seçim sonuçlarına yansıyor, fakat CHP'nin sorunu bu değil, MHP'in sorunu bu değil bunların sorunları partilerini tüzüğünden tutun, zihniyetine kadar ağır sorunlardır.
Yarım asırlık ömrümde sol partilerin ciddi bir oy oranıyla iktidar olabilecek kadar parlamentoda temsil edildiğine pek şahit olmadım. Çünkü bunlar siyaseti mirasyedi olarak yapmak istiyorlar. CHP Atatürk'ün partisi olabilir, ama bu partiyi sahiplenenler günün şartlarına uyarlayarak geliştirmelidirler.
Zaman zaman CHP'nin yetkilileri ve aktif durumda olan vekilleriyle değişik toplantılarda bir araya gelince birebir de anlatıyorum. Beyler bu parti bu haliyle Anadolu insanından oy alamaz diye.
Çözüm sürecini açıktan cesaretle savunmadılar, örtü sorununu geriden desteklediler, gelir dağılımı konusunda iyi bir projeleri yok, ayrıca Kemalizmin de yakasından bir türlü düşmediler, sadece bu aksaklıklar bile muhalefette cılız kalmasına sebep olarak yeter ve artar.
İşi yok altı ok, altı ilkeyi sembolize ediyor desin. Eğer bu ilkeden biri olan Laiklik İslam dinine karşı kalkan olarak kullanıyorsa, Devletçilik devleti kutsal hale getirip millet üstü kabul ediliyorsa, Milliyetçilik günün milliyetçilik anlayışından çok ırkçılığa yakın bir milliyetçilik ise, eğer Halkçılık deyip Anadolu insanının hayat tarzından ve sorunlarından bihaber iseniz, İnkılapçılığı zamana direnme olarak yorumlayıp yeniliğe kapalı iseniz, kusura bakmayın Türkiye'deki tek sol parti de olsanız yine sağ kazanacak.
Bizim gençliğimizde sol, delikanlılıktı, haktan yana duruştu, haksızlara karşı sesini yükseltebilmekti, eşit paylaşımdı peki bugün öyle mi? Muhalefetimiz iktidarın her eylemine karşı çıkmaktan başka bir şey yaptığı yok. Öyle ki şöyle bir kanaat hasıl olmuş AK Partinin bu kadar uzun süre iktidarda kalmasının sebeplerinden birsi de muhalefetin yetersizliğidir.
Neden mi? Çünkü kendini yenileyemiyor, zamana karşı ayak diretiyor, iktidara göre bir adım öne çıkması gibi bir niteliğe sahip değil, yetmiyormuş gibi bir de Anadolu insanı bize oy vermiyor diye vatandaşı suçluyor. Sahillere palazlanmış can çekişen bir parti haline gelmiş bir CHP ve modası geçmiş bir milliyetçiliğe yapışmış MHP ve bu iki zayıf muhalif partilerin arasından sıyrılan bir AK parti. BDP'yi bu aşamada suçlayamam zaten kendini feshetti sanki, çünkü HDP adayı Selahattin Demirtaş Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasında argümanlarını değiştirdi ve Türkiye'ye hitap eden bir siyaset öne sürdü, az daha çalışırlarsa ana muhalefet partisi bile olabilir.
Kanaatim o ki, CHP Cumhuriyet Hak Partisi, MHP de Milliyetçi Halk Partisi olarak adını değiştirip programını zenginleştirmeleri lazım, başka türlü bu yerinde saymayla günbegün büzülüp, cılız hal düşecekler. Meclisin dışında kalmaya da mahkum olacaklar. Dolayısıyla diyorum ki, muhalefet iki kere düşünmelidir.
Yani zamanın ihtiyaçlarına cevap verebilecek düzeyde, programını, kadrosunu, adalet anlayışını değiştirmeyenler, dünyadaki gelişmelerin ağırlığı altında kalırlar. Bunu fark etmeyen muhalefet kendi içinde kavga ediyor, başarısızlıktan birini yada bir ekibi sorumlu tutuyor, kör düğüş tarzı bir yöntemle yerinde sayıyor, belki de geriliyor. Bu da bir vatandaş olarak bana acı veriyor, çünkü İktidara bir katkısı olmadığı için ülkem daha iyi idare edilebildiği halde gevşek yönetiliyor.
Hakkı söylemek boynumuzun borcudur,
Bakalım zaman neyi gösterir.
Eyüphan Kaya