Mostar Köprüsü'nden turkuaz renkli sulara\u2026

Neretva Nehri'nin duru sularını taçlandıran Mostar Köprüsü'nden hayatı seyretmek; başyapıt olmuş bir filmi tekrar tekrar izleyip bıkmamak gibi. Yahut iki cihanda da birlikte olunmak istenen biriyle anı ölümsüzleştirmek gibi bir duygu. Ve biz bu duyguyu tattık.

Özlem Doğan'ın kaleminden

ozlemdogan@milatgazetesi.com

Bosna Hersek denince Türk milletinin hafızasında ilk önce Mostar Köprüsü canlanır. Güzelliği, görkemi dillere destan Mostar'ın 'Stari Most'u sapasağlam ayakta geçirdiği yüzlerce yılın ardından savaşta büyük bir veda yaşattı bizlere. Sırpların ve Hırvatların birlikte yıktığı ve onlardan bir komutanın topçu ateşiyle yerle bir ettiği Mostar Köprüsü'nün önüne geçerek kameraya söylediklerini unutmak mümkün değil: 'Türklerden intikamımızı aldık.' Peki ama neden Türkler? Çünkü Osmanlı, Balkan topraklarına öyle bir mühür vurmuştu ki, bu topraklardan çekileli bir asrı aşmasına rağmen katil ve hain Sırplar'ın Osmanlı'ya olan öfkesi bir türlü dinmedi. Zaten onlara göre Boşnaklar da Türk'tü; yani Müslüman'dı. Tarihten gelen önemiyle birlikte cazibesinin bütün Avrupa'yı kuşattığı bu güzel köprüde; yani Stari Most'tayız şimdi. Bir yaz günü sıcağında, kalabalıklarla birlikte büyük parlak taşlı kaldırımlardan yürürken Mostar'ın sırlı efsununa kapılmamak elde değil.

Tabiatın büyülü renklerine vurulmak

Mor ve pembe çiçeklerin ardından Mostar Köprüsü'nü; insanın gözünü, gönlünü, ruhunu dinlendiren turkuaz renkli nehri ve bunca insan seline rağmen bozulmayan sessizliği izlemek bir başka güzel. Belli bir meblağ toplandıktan sonra alkışlar arasında kendini Neretva Nehri'nin sularına bırakan Boşnak genci de bizi oldukça heyecanlandırdı.

Kanunu00ee'nin emri, Mimar Hayreddin'in yadigarı yıkılırken

Mimar Sinan'ın öğrencisi Mimar Hayreddin tarafından 1566 yılında Neretva Nehri üzerine inşa edilen Mostar Köprüsü'ne simge olarak Allah'ın doksan dokuz ismine atfen doksan dokuz basamak yapılmıştır. Bu zarafet, yolcular köprü gidiş gelişlerinde Allah'ı zikretsinler diye düşünülmüştür. Bir diğer incelikse köprünün İslam'ın sembolü hilal şeklinde yapılmasıdır. Bu yüzden bu köprü sadece Osmanlı değil, asıl İslam'ın simgesi olarak Hırvat ve Sırpların karşılarına dikilen bir iman taşıdır adeta. İşte bu dik duruş bu iki kan içici milleti rahatsız ettiği için savaşta Boşnaklara kıydıkları gibi Mostar'ın simgesini de yerle bir ettiler.

Dört yüz yıl sonra yeni Mostar Köprüsü

Mimar Hayrettin'in sanat eseri, hem karmaşık hem de özel bir yapıya sahipti ve yapı sırları ortada yoktu. Bu yüzden köprü yeniden yapılırken arkeologlar, Hayrettin'in işçilerinden geriye kalan çalışma saatlerini ve malzemelerini yazdıkları hesap defterlerini defalarca incelediler. İlk yapılışından 438 yıl sonra Türk şirketi tarafından tekrar inşa edilen köprü, savaşta bir fetret devri geçirse de tıpkı yüzyıllardır olduğu gibi yeniden iki yakayı birleştiriyor.

Haç, ay ve hilali geçemeyecek

Mostar Köprüsü'nün yanındaki Hum tepesinde yer alan devasa haçı görünce hüzünlendim. Çünkü o haç, Müslümanlara meydan okumak amacıyla oraya dikilmişti. Savaş döneminde Mostar şehrinde Alija İzetbegoviç'le görüşen Hırvat komutan diktikleri bu haçı göstererek "Onu kaldırmaya gücünüz yeter mi?" diyerek tehditvari bir cümle sarf eder. Alija vakur duruşuyla sessizliğe bürünür ve akşam karanlığı basınca da Hırvat komutanı dışarıya çağırarak parmağıyla gökyüzünü işaret ederek şu meşhur sözleri söyler: "Komutan, şimdi sen de bir semaya bak! Şu hilali ve yıldızı görüyor musun? Senin onları yok etmeye gücün yeter mi? Haçınızı ne kadar yükseklere dikseniz de ay ve hilali geçemezsiniz."

İşte bu bilgelik dolu sözler bugün bile hem Bosna Hersek hem de İslam ümmeti adına gönlümüzü ferahlatıyor. Kabrin nurla dolsun ey Alija!

Türkiye liderlik bayrağını yeniden devraldı

1557 yılında Mimar Sinan tarafından yapılan, nakışlı kubbesi ve yüksek minaresi ile Mostar'daki en önemli ibadethane olan Karagöz Bey Camii, 1992 yılında savaşta tamamen yıkılmasına rağmen tekrar inşa edilerek ibadete ve ziyarete açılmış. Yanında da bir medrese yer alıyor. Hukukçu Dr. Senad Hasanagiç'le Bosna'da savaştan bu yana yaşanan hukuksal sorunları, Mostar'ın uçbeyi Özbeyin Aksoy'la Mostar'ın dünü ve bugünü ve Başimam Suljo Çikotiç'le Mostar'daki İslamu00ee çalışmaları konuştuk. Şu an Enstitü binası olarak kullanılan ve Mostar Köprüsü'ne nazır bir mevkide yer alan, tarihu00ee Karagöz Bey Medresesini de hayranlıkla gezdikten sonra Mostar Yunus Emre Enstitüsü Müdürü Yunus Dilber ile Mostar ve şehirle ilgili projeleri üzerine sohbet ettik. Yunus Bey'in ifade ettiği çalışmalar, ceddimiz Osmanlı'nın tarih sahnesinde bırakmak zorunda kaldığı bayrağı, torunları olarak Türkiye'nin yeniden devraldığının bir göstergesi gibiydi adeta.

Mostar Yunus Emre Enstitüsü olarak Türkçe ve Türk kültürünü tanıtım alanında ne tür etkinlikler gerçekleştiriyorsunuz?

Yabancılara Türkçe öğretimi alanında faaliyet gösteren Enstitümüz, Türkçe eğitimini birkaç farklı sahada gerçekleştiriyor. Türk ve Boşnak öğretmenlerimizle beraber sertifikalı Türkçe kursları düzenliyoruz. Bugüne kadar Stolac, Jablanica ve Konjic şehirlerinde kurslar açtık ve bu kursların bazıları halen devam ediyor. Ayrıca bu kurslarda başarılı olan öğrencilerden her sene altı kişiyi, Türkçe Yaz Okulu için Türkiye'ye eğitime ve kültürel gezilere gönderiyoruz.

Türkçeye ilgi büyük

Mostar'daki okullarda Türkçe eğitim mevcut mu?

Mostar'da bulunan Cemal Biyediç Üniversitesi İnsanu00ee Bilimler Fakültesi bünyesinde kurulan Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde de öğrenciler Türkçe öğrenebilmekte ve kültürümüzü, tarihimizi, edebiyatımızı tanıyabilmektedir. Bu sene ilk mezunlarını verecek olan bölüm her sene tam kapasitede öğrenci alıyor ve bu sayı Türkçeye olan büyük ilgiyi gösteriyor.

Boşnak öğrencilerin Türkçeyi tercih etmeleri ve dilimize olan ilgilerini artırmak için neler yapıyorsunuz?

Türkçeyi seçen öğrencilerin sayısını arttırmak ve alt sınıflardan gelen öğrencilerin Türkçeye olan ilgilerini canlı tutabilmek için futbol, voleybol, resim, kompozisyon gibi yarışmaların yanında, Eğitim Bakanlığının takviminde yer alan her okuldan en başarılı öğrencilerin katıldığı Türkçe Yarışmaları gerçekleştiriyoruz. Bu yarışmalarda başarılı olan öğrencilere, ödül olarak Türkiye gezisi imkanı tanıyoruz.

İki ülkenin kardeş okulları var

Bosna'daki okullarda gerçekleştirilen bu çalışmaların Türkiye'deki okullarla da bir bağlantısı var mı?

Türkiye Cumhuriyeti ve Bosna Hersek Milli Eğitim Bakanları arasında imzalanan Kardeş Okullar Protokolü çerçevesinde her sene Türkiye'den yaklaşık yüz okul müdürü karşılıklı olarak okulları ziyaret ediyor. Bunun yanında ise Boşnak okullardaki öğrenciler Türkiye'deki kardeş okulunu ziyaret etmek istediğinde Türkiye'deki bütün masraflarını Enstitümüz karşılayarak ziyaretler gerçekleşiyor.

Mehmet u00c2kif Ersoy konferansı ilgiyle izlendi

Boşnakçaya çevrilen Türk filmlerinin Bosna'da gösterime girdiğini biliyorum. Halkın tepkisi nasıl oldu?

Başta Çağan Irmak'ın Babam ve Oğlum filmi olmak üzere Türk sinemasının önemli eserlerini Bosna Hersek'te yaşayanlara Boşnakça alt yazılı olarak izlettik, böylelikle onlara sinemamızı tanıtma fırsatımız oldu. Mehmet u00c2kif Ersoy ve Bosna Hersek ilişkileri hakkında gerçekleştirdiğimiz konferansın da büyük bir ilgi çektiğini ifade etmeliyim. Mehmet u00c2kif Ersoy ve Bosna Hersek adlı çalışmamız da büyük beğeni topladı.

Türkiye ile kadim bir tarihi olan Bosna'da imza attığınız projeler, iki ülke arasındaki geçmişe yönelik bağların yeniden canlanması anlamına da gelir diyebilir miyiz?

Bildiğiniz gibi Bosna Hersek ile olan kültürel ve tarihu00ee bağlarımız yaklaşık 600 yıllık bir geçmişe sahip. Bu minvalde ortak kültürümüzü barındıran birçok alan bulunuyor. Mutfak kültüründen ortak kelimelere, davranış biçimlerinden mimariye kadar... Bosna Hersek'te gerçekleştirdiğimiz Türk kültürü tanıtım etkinlikleri aynı zamanda Bosna Hersek'in kendi tarihinin, kültürünü, mimarisinin ve benzeri kültürel alanların tekrar hayat bulması anlamına geliyor.

Karagöz ve Hacivat Bosna Hersek'te

Osmanlı'dan kalma değerlerimiz belki de bizi birleştiren en büyük etken. Bu bağlamda sahne sanatı, figürler, hikayeler konusunda en çok öne çıkan çalışmanız hangisi?

Osmanlı hiciv sanatının en büyük örneklerinden olan Karagöz ve Hacivat oyunu 23 Nisan Çocuk Bayramı kapsamında -1921 yılından sonra- ilk defa Mostar'da oynatıldı. Farklı şehirlerde gerçekleşen sekiz oyun büyük beğeni topladı. Özel derilerden figürler yapıldı. Atölye çalışması sonunda her evin bir Karagöz ve Hacivat'ı olmuş oldu.

Don't Forget/Unutma!

Yunus Dilber Bey'le röportajımızdan sonra gezimize kaldığımız yerden devam ettik. Bosna'da birçok yerde rastladığım 'Don't forget'/'unutma' uyarısı burada da adeta taşlara kazınmıştı. Alija unutulan soykırımın tekrarlanacağını biliyor ve felaketi hafızalarında bir yerlerde sürekli saklı tutmalarını öğütlüyordu. Boşnaklar asla unutmamalıydı; yaşadıklarını ve öldükleriniu2026

Esir ibadethane: Tabhane Camii

Mostar Köprüsü'nün yakınlarında altından nehir suyu geçen, özellikle teravih namazlarında cemaatin namazına suyun şırıltısının da eşlik ettiği, iç duvarlarında mor üzüm salkımlarıyla nadide ve mütevazi bir ibadethane olan Tabhane Camii'ni hayranlıkla izlerken kalabalık bir turist grubunun ayakkabılarıyla içeriye girmesi karşısında şok oldum. Kapıdaki görevliye 'Bu insanlar buraya nasıl böyle giriyor!' dediğimde bana, girişe astıkları uyduruk bir kağıt parçasının üzerinde yazan yazıyı gösterdi: "Müze" Oysa hem bulunduğu konum, hem de zarafetiyle bu camii müze kılıfına kurban edilmemeli.