RÖPORTAJ: MEHMET BEYHAN
KANAL İstanbul projesi kapsamında kamuoyunda tartışılan ‘’Montrö boğazlar sözleşmesi’’ ne katkı yapmak amacıyla Atatürk Araştırma Merkezi eski başkanı aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ali Beyhan ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Alanında ciddi çalışmaları olan Mehmet Ali Beyhan hocamızla gerçekleştirdiğimiz söyleyişimizi ilginize sunuyoruz.
-Son günlerde Kanal İstanbul’la birlikte gündeme gelen Montrö tartışmalarını siz de izliyorsunuzdur. Öncelikle neden Montrö ismi verilmiş Hocam?
-Sözleşme, İsviçre’nin Montreux/Montrö kentinde imzalandığı için bu adla anılmaktadır. Montrö, Cenevre Gölü kıyısında bir liman şehridir. Türkiye’nin girişimleri sonucu, İngiltere ve Sovyetler Birliği’nin de destek vermesiyle burada icra edilen konferans sonrasında sözleşme imzalanmıştır.
-Montrö Boğazlar Sözleşmesi hangi şartlarda yapıldı?
-Boğazların statüsünü belirleyen bu sözleşme, 1.Dünya Savaşı sonrasında başlayan silahlanma yarışının dünyayı sürüklediği gergin bir ortamda imzalanmıştır. Boğazlar rejimi, muhtelif tarihlerde ülkemiz için hep sıkıntı olmuştur. Lozan Konferansı sonrasında, 24 Temmuz 1924’te imzalanan barış antlaşmasının ana metnini oluşturan maddelerden ayrı olarak, Boğazların statüsü ek bir sözleşme ile kayıt altına alınmıştı. Sözleşmede Türkiye karşısında; İngiltere, Fransa, Japonya, İtalya, Bulgaristan, Yunanistan, Sovyet Rusya, Romanya ve Yugoslavya bulunuyordu. Bu sözleşmeye göre; her iki boğazdan, Marmara’dan havadan ve denizden geçişler serbest olacak, geçiş güvenliği için Çanakkale Boğazı’nın her iki sahilinde 20’şer; İstanbul Boğazı’nın ise 15’er km’lik alan ile adalar askerden arındırılacaktır. Belirlenen bölgenin güvenliği Milletler Cemiyeti’nin garantörlüğünde olacaktır. Sözleşmenin şartlarının yürütülmesi, Türkiye’nin başkanlığında, imzası bulunan devlet temsilcilerinin oluşturduğu bir komisyon marifetiyle sağlanacaktır. Montrö, bu sözleşmeyi kaldırarak Boğazlardan serbest geçiş ilkesini Türkiye’nin kontrolü altında kabul etmiş, kontrol komisyonunu lağvetmiş ve bölgenin askerden arındırma kararını kaldırmıştır.
"Pioneering Spirit" adlı doğalgaz boru döşeme gemisi, geçtiğimiz günlerde İstanbul boğazından geçerken havadan görüntülendi. Fotoğrafta, geminin normal gemilerden çok farklı ve daha çok uzun bir platform formunda olduğu görüldü
-Kısaca Montrö Boğazlar Sözleşmesi hangi maddeleri içeriyor?
-Montrö, 29 madde, 4 Ek ve 1 protokolden meydana gelen bir sözleşmedir. Türkiye’nin Boğazlar üzerindeki hükümranlık haklarını kesin olarak belirlemektedir: Ticari gemiler, barış zamanında, sağlık denetimi altında geçiş haklarından yararlanabileceklerdir. Boğazlardan geçecek savaş gemilerinin tonajları, hangi durumda geçebilecekleri, savaş halinde, Türkiye’nin savaşta bulunduğu zamanlarda geçiş rejimi bu sözleşme ile kayıt altına alınmıştır.
-Montrö Boğazlar Sözleşmesi hangi durumlarda feshedilebilir?
-Sözleşme 20 yıllık bir süre için imzalanmıştı. 22 Haziran 1936 tarihinde toplanan kongre, çalışmalarını 20 Temmuz’da sona erdirdi. Bir aya yakın süren tartışmalardan sonra sözleşme imzalandı. 20 yıllık süre 1956 yılında dolmuş oldu. Sözleşmede imzası bulunan devletlerden hiç biri bugüne kadar sözleşmenin feshi yönünde bir teşebbüste bulunmadığı için Montrö’nün yürürlüğü devam etmektedir. Esasen uluslararası hukuku belirleyen güçtür, bir başka ifade ile uluslararası hukuku güç sahipleri belirler ve belirledikleri hukuku diledikleri gibi kullanırlar. Tarih, bugüne kadar aksini göstermedi. Antlaşmaların, sözleşmelerin tamamı böyledir.
İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ali Beyhan (solda), Montrö ve Kanal İstanbul hakkında Milat’a açıklamalarda bulundu.
-Kanal İstanbul yapılırsa Montrö Boğazlar Sözleşmesi tartışmaya açılır mı?
-Montrö, Türkiye’nin ısrarlı çabaları neticesinde imzalanan bir sözleşmedir. Türkiye Cumhuriyeti 13 yaşında iken bu sözleşme imzalanmıştı. Sözleşme 84 yıllık bir sözleşmedir. Türkiye Cumhuriyeti, yüzüncü yılına üç kala bir zamanda, sahip olduğu imkân, için bulunduğu şartlar açısından 84 yıl öncesiyle kıyas kabul etmez bir güce sahiptir. Kanal İstanbul projesi gerçekleştiğinde Türkiye, uluslararası hukuk çerçevesinde geçiş şartlarını belirler ve kanalı hizmete açar. İstanbul’u yoğun deniz trafiğinden ve trafiğin barındırdığı tehlikelerden kurtarır.
-Son olarak Montrö Boğazlar Sözleşmesi kapsamındaki tartışmalar hakkında bir şey söylemek ister misiniz?
Yapılan tartışmaların günlük siyasi çekişmelerin gölgesinde cereyan ettiği görülüyor. Hâlbuki Kanal İstanbul, dünyadaki benzeri sun’i suyollarından biri olacaktır. Önemli bir proje olduğu için elbette jeolojik etütleri yapılmıştır. Çevre üzerindeki muhtemel etkileri hesaplanmıştır. İstanbul Boğazı’ndaki geçişler güvenlik açısından hayli riskler taşımaktadır. Yoğun bir nüfusun bulunduğu boğaz bölgesi, pek çok kazaya tanıklık etmiş ve tehlikeler yaşamıştır. Türkiye’nin, kendi egemenlik alanlarında atacağı adımlar için “başkaları ne der acaba ”ya yer olmamalıdır.