Mölln faciasının 25. yıl dönümü

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Yeneroğlu, Almanya'nın Mölln kentinde Türk kökenli 3 kişinin ölümü ve 9 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan facianın 25. yıl dönümü nedeniyle yazılı açıklama yaptı.

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı ve İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Almanya'da Türklere yapılan her bir saldırının, birlikte yaşama karşı yapılmış bir eylem olduğunu belirtti.

Yeneroğlu, Almanya'nın Mölln kentinde 1992'de aşırı sağcıların evlerini kundaklaması sonucu Türk kökenli 3 kişinin ölümü ve 9 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan facianın 25. yıl dönümü nedeniyle yazılı açıklama yaptı.

Mölln'de 25 yıl önce Arslan ailesine ait evin gece yarısı ırkçılar tarafından kundaklandığını, çıkan yangında ailenin 2'si çocuk 3 ferdinin hayatını kaybettiğini, 9 kişinin de yaralandığını hatırlatan Yeneroğlu, bu facianın sorumlusu olarak yargılanan iki Neonazi'den birinin yaşı küçük olduğu için 7,5 yıl, diğerinin ise 15 yıl hapis cezasına çarptırıldığını, suçluların cezalarının ardından serbest kalarak yeni kimlikleriyle koruma altına alındığını aktardı.

Almanya'da Türklere karşı yapılan bu saldırının üzerinden yıllar geçmesine rağmen acısının ilk günkü kadar taze olduğuna işaret eden Yeneroğlu, şunları kaydetti:

"1960'lardan bu yana Almanya'da yaşayan ve artık oranın asli unsuru haline gelen vatandaşlarımıza yönelik saldırılar giderek artmaktadır. Mölln'de yaşanan bu facia maalesef ne ilk ne de son olmuştur. 22 Kasım 1982'de de Wolfenbüttel kentinde meydana gelen kundaklama sonucu çıkan yangında bir Türk anne ile 3 çocuğu hayatını kaybetmiş, 3 kişi de yaralanmıştı. Yapılan soruşturma sonucu maalesef yangınla ilgili failler bir türlü bulunamamıştır. Bugüne kadar Türklere ait birçok ev, iş yeri, cami ve dernek kundaklanmış, çok sayıda vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. 1993'te Solingen ve 2008'de Ludwigshafen'de yaşanan facialarla acımız daha da artmıştır. 2000-2006 yıllarında 8 vatandaşımızın ırkçı terör örgütü NSU üyelerince öldürülmesi ise aklımızı zorlamıştır."

"Doğrudan ifade edilemeyen nefret, semboller üzerinden yürütülüyor"

Özellikle 1990'lı yıllardan bu yana varlığını sürdüren ırkçılık sorununun Almanya'da hala tedavi edilemediğine dikkati çeken Yeneroğlu, aksine bugün farklı etiketlerle farklı alanlara sirayet ettiğini bildirdi.

Dini yaşam ve semboller bağlamında Müslümanları hedef alan İslam düşmanlığının da aynı zihniyetin ürünü olduğunu belirten Yeneroğlu, "Yine son birkaç yılda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan üzerinden yürütülen Türkiye karşıtlığı, daha doğrusu Türkiye düşmanlığının sebepleri de benzer motivasyona sahiptir. Doğrudan ifade edilemeyen nefret, dolaylı olarak semboller üzerinden yürütülmektedir. Almanya'da kültürel ırkçılığın toplumun merkezine bulaşmış olması ise bir tehlike sinyalidir." değerlendirmesinde bulundu.

Komisyon Başkanı Yeneroğlu, Almanya'nın bir göç ülkesi olduğunu ve bu coğrafyada yaşayan Türklerin de en önemli göçmen gruplar arasında yer aldığını anımsattı.

Almanya'da Türklere yapılan her bir saldırının, birlikte yaşama karşı yapılmış bir eylem olduğunu vurgulayan Yeneroğlu, "Olayların tekrarlanmaması için ise faillerin adaletin önüne çıkarılması, kamuoyunda yüksek hassasiyetin olması ve kurumsal ırkçılıkla etkin bir şekilde mücadele edilmesi şarttır. Bu düşüncelerle başta Mölln olmak üzere tüm ırkçı saldırılarda hayatını kaybedenleri saygıyla anıyor, yakınlarına sabırlar diliyorum." ifadelerini kullandı.