Modernist dünya görüşü iflas etti

Prof. Dr. Bekir Karlığa, ‘İnsanoğlu dünyayı kendi etrafında döndürmeye çalışırken tek bir salgınla modernist dünya görüşünün iflasın eşiğine geldiğini’ belirtirken Dr. Necdet Subaşı, ‘Bireyselleşmenin daha fazla yüceltilip toplumsallaşmanın eskisi kadar takdir gören bir fenomen olmaktan çıkacağını’ ifade etti.

HABER: ÖZLEM DOĞAN

Koronavirüs salgını tüm dünyanın hâlâ bir numaralı gündem maddesi. Ekonomiden eğitime her alanda alınan tüm kararlarda pandemiye göre yön çiziliyor. İnsanlığın alışık olduğu tüm rutinler ve normalite alt üst oldu. Gelecekle ilgili planlar değişti. Artık eski normale dönüş yerine yeni normallerden bahsediliyor. Sosyal hayat ve keyfî harcamalar en aza indi. Geleceğe dair bir belirsizlik söz konusu. Peki bundan sonra ne olacak? Hayat nasıl normale dönecek? İnsanoğlu bu salgınla birlikte düşüncelerinde ve zihin dünyasında derin bir sorgulamaya yer açacak mı? Konuya ilişkin merak edilenleri Sosyolog Dr. Necdet Subaşı ve Medeniyetler İttifakı Türkiye Eşgüdüm Kurulu Başkanı Prof. Dr. Bekir Karlığa Milat Gazetesi’ne değerlendirdi.

Yeni zihinsel arayışlar ortaya çıkacak

Bütün bir toplumun ölüm gerçeğiyle hazırlıksız olarak karşılaştığını ifade eden Dr. Necdet Subaşı, rutinin bozularak yeni rutinlerin devreye girmeye başladığını kaydetti. Subaşı, “Can güvenliği korkusu ve insanı yakalayan başka sorular ardı ardına geldi. Her hâlükârda bu sürecin sıkıcılığı yeni zihinsel arayışları ve kavrayış biçimlerini ortaya çıkaracak. Henüz insanlar durumu anlamaya çalışıyor. Eğer pandemi birkaç ay daha sürerse bireyselleşmenin daha fazla yüceltilip toplumsallaşmanın eskisi kadar takdir gören bir fenomen olmaktan çıkacağını, buna bağlı olarak birliktelik üzerine kurulan her şeyin sorgulanacağını düşünüyorum” dedi.

Dışarıdaki koşuşturmayı eve taşıdık

İnsanların eve çekilmesiyle birlikte ailevi olarak ihmal ettikleri şeyleri telafi etmek gibi bir duruma evrildiğini kaydeden Subaşı, “Sonuçta evde kalmamız da endüstriyel sürecin bir parçası olmaya başladı. Evdeki vakti de dışarıdaki koşuşturmacayı içeriye çekerek harcıyoruz. Bizi kendimizle baş başa bırakacak bir durum söz konusu değil. İrademizi kullanarak bu koşuşturmacalardan bir şekilde uzaklaşarak kendi gerçekliğimizle yüzleşmemiz gerekiyor. Ramazan’ın en önemli fırsatlarından birisi de bu” ifadelerini kullandı.

Türkiye her durumda başkalarını da düşünüyor

İnsanların kendi varoluşsal perspektifleri içerisinde olayları yorumladığını belirten Subaşı sözlerini şu şekilde noktaladı: “Türkiye olarak koronayla ya da başka bir felaketle de yüz yüze kalsak insanlıkla ilgili duyarlılıklarımızda bir değişiklik söz konusu olmaz. Azıcık kendimize geldiğimizde ‘göçmenlere ne oldu, Suriye’de neler oluyor, Kudüs ne durumda, İslamofobi nasıl işliyor’ soruları neredeyse bizim kimlik müfredatımızın bir parçası. Bunları konuşmadan, bunlar hakkında duyarlılığımızı ortaya koymadan kendimizi varoluşsal olarak özgür hissetmiyoruz.”

Pandemiyle unuttuklarımızı hatırladık

İnsanlığın beklenmedik bir durum ve olağanüstü bir dönemden geçtiğini ifade eden Prof. Dr. Bekir Karlığa, içinde bulunulan sürecin insanoğluna unuttuğu birçok şeyi hatırlattığını belitti. Karlığa, “Pandemi, yeniden düşünmemize ve yeniden bir nefis muhasebesi yapmamıza vesile oldu. Eğer olmadıysa gerekli dersi alamamışız demektir. Bu felaketin mübarek Ramazan ayına denk gelmesi de ayrı bir anlam taşıyor. Böylece kendi iç dünyamıza dönebilme imkânını değerlendirerek geleceğimizi çok daha verimli ve aktif konuma getirebiliriz. Önemli olan sıkıntı ve felaketlerden ders çıkarabilmektir” dedi.

Dünyayı kendi etrafımızda döndürüyorduk

Son üç yüz yıldır Batı modernleşmesinin insanın her şeyin merkezi olduğunu empoze ettiğine dikkat çeken Karlığa, “Bu anlayışa az veya çok katılarak kendimiz etrafında dünyayı döndürmeye çalıştık. Tabiatı kirlettik, çevreyi bozduk. İnsanlar arası ilişkilerimiz zayıfladı. Aile ve yuva yavaş yavaş eski gücünü kaybetti. İşte şimdi bunların yeniden gündeme getirilmesi gerekir” diye konuştu.

Bilim çözemedi, aciz kaldı

Her şeyi bilim ve akılla ölçen materyalist ve pozitivist zihniyetin bir çıkmaz içine girdiğini vurgulayan Karlığa, “Kararında güven duymamız gereken akla ve bilime olduğundan fazla güvendik, bilimin her şeyi çözebileceğini düşünüyorduk. Fakat gördük ki bilim her şeyi çözemiyor, aciz kalıyor. Bilim ve akıl çok önemli ama tek ölçü değil. Dolayısıyla bilimde yeniden düşünmeye girmek zorundayız” ifadelerini kullandı.

Avrupa ve ABD acz içinde

Modernist dünya görüşünün iflasıyla karşı karşıya olunduğunun altını çizen Karlığa sözlerini şöyle noktaladı: “Bilimin, düşüncenin, sanatın merkezi olan koskoca Avrupa ve ABD acz içerisinde. Dünyada olup bitenleri kendi perspektiflerinden yorumlayıp herkese de kabul ettiriyorlardı. Artık bu salgınla birlikte bu bencillikten vazgeçilmeli ve yeniden bir ahlaki yapılanmaya gidilmesi lazım. Erdem ve fazilet anlayışının yaygınlaştırılması gerekiyor. Maalesef bu noktada bir işaret görmüyoruz.”