Yaşamımızın her alanına giren internetin fazla kullanılması ile başlayan teknoloji bağımlılığı, kişiyi rehin alıp adeta modern köle haline getiriyor. Bu durumun, özellikle gençleri tehdit ettiğine dikkat çeken uzman psikolog ve psikoterapist Mehtap Kayaoğlu internet bağımlılığına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
SERAP CÖMERTOĞLU
Teknolojinin baş döndüren bir hızla gelişimi ile birlikte yaşamımızın her alanına girmesi, adeta hayatımızı esir aldı. İnternet ile birlikte hayatımıza giren ve gerçek hayattan koparan sanal ortamlar ise, adeta insanların yeni yaşam alanı haline geldi. Ancak, alışveriş, kütüphane, oyun ve arkadaşlarla buluşma noktası gibi birçok işlevi olan internet gereğinden fazla kullanıldığında bağımlılığa dönüşerek, kişiyi gerçek yaşamdan uzaklaştırıyor. Uzman psikolog ve psikoterapist Mehtap Kayaoğlu internet bağımlılığının birey üzerinde etkilerini Milat Gazetesi'ne anlattı.
Sanal bağımlılık tehlikesi
Bağımlılık kişiyi meşgul eden ve günlük hayatında yapması gereken önemli aktivitelerinden koparan kişinin hayatının merkezine oturan bir yaşam biçimidir. Psikolojik olarak baktığımızda da bağımlılık demek meşguliyet demektir. Bağımlılık varsa kişinin kendisini geliştirebileceği ve kendisinin değerli hissedebileceği kıymetli meşguliyetleri yoktur. Bu meşguliyetlerin olmamasından dolayı kişi çeşitli nesnelere yada eşyalara bağımlılık geliştirir. Sanal bağımlılık ise internet bağımlılığı dediğimiz sürece hitap eder. İnsanların bilgisayar üzerinden konuşmalara sohbetlere oyunlara ve bilgisayar üzerinden kurdukları arkadaşlıklara ve meşguliyetlere gereğinden fazla bağlanmaları, onlarla gerçek hayat arasındaki düzeni oturtamamalarıdır.
İnternet bağımlılığına dikkat!
Bütün bağımlılıklar masum başlar sanal bağımlılıkta öyledir. Kişi önce kendisini oyalamak için eğlenmek, dolaşmak, birileriyle tanışmak için bir anlamda internete kendini alıştırır. Kişi orada geçirmediği zaman kendisini eksik hisseder ve yoksunluk duygusu geliştirir. İnternet bağımlısı biriyle dışarı çıktığınızda o sizinle gezerken aklı bilgisayardadır. Çocuğu sokağa gönderirsiniz, arkadaşlarıyla oynaması için o orada oyuna adapte olamaz, aklı bilgisayarda kalmıştır. Bir süre sonra başka yerlerde olmayı reddediyorlar ve bağımlılık yaratan nesnenin karşısında oturma çabası geliştiriyorlar. Mesela eve kimsenin gelmesini, kimsenin kendilerine dokunmasını istemiyorlar; dışarı dahi çıkmak istemiyorlar.
Kişi bağımlı olduğunun farkında değil
Genelde bağımlılığı yaşayan kişi kendi gelip benim bağımlılığım var bana yardım edin diye gelmez. Çevrelerindeki kişiler bu insanlara ulaşamadıkları, onlarla normal sağlıklı ilişki götüremedikleri, onlarla herhangi bir faaliyet yapamadıkları için isyan haline geçerler. Bu nedenlerden dolayı bağımlı olan kişiyi çeke çeke buraya getirirler bu bağımlılıktan kurtarmaya çalışırlar. Ailenin yanıldığını kendisinin bağımlığı olmadığını, isterse bunu çözebileceğini söylerler. Bu insanlar ile çalışırken yaptığımız ilk şey, bunun bir bağımlılık olduğunu kabul etmelerini sağlamak. Çünkü alkol, madde, ve oyun gibi bağımlılık yaşayan insanların ortak özelliği bağımlı olmadıklarını düşünmeleri. Canlarının istediklerinde bağımlı olduğu şeyi bırakabileceklerini söylüyorlar. Kendilerini bağımlı hale getiren maddeden, nesneden kesinlikle kopamıyorlar ama her an kopabilecekleri zannı ile yaşıyorlar.
Bağımlılık nerede başlıyor ?
Genelde aile içinde birbirlerine ulaşamadıklarında risk başlıyor. Yemeğe çağırırsınız gelmez, hadi gidiyoruz dersiniz gelmez, temizlik yapıyorum bilgisayarı biraz kapa dersiniz kavga çıkar.Bağımlılık, kişiyi diğer aktivitelerden uzaklaştırdıysa problem demektir. Bir öğrenci ders çalışması gerekiyorken bilgisayar başındaysa, bir hanımefendi çocukla ilgilenmesi gerekiyorken bilgisayar başında vakit geçiriyorsa, beyler işten eve geldiğinde gece geç saatlere kadar bilgisayar başında oyun oynayabiliyor, sitelerde dolaşıyor hanımı tek başına kalıyor. Bu durum bir süre sonra bağımlılık yaşayan kişinin çevresindekilerce yalnızlık ve mahzunluk oluşturuyor. Bahane üretip kendimizi oraya bağlamanın yolunu buluyorsak ve onun yerine koyabileceğimiz daha keyifli bir şey bulamıyorsak orada bağımlılık başlıyor.
Sanal diyorduk gerçek oldu
Genellikle 12 ve 25 yaş arası sanal bağımlılıkla iç içe. Birçok kişi internete bağımlı hale geldi bilgisayar başında olmasak dahi elimizin altında akıllı telefonlar var ve sürekli sanal ortamlardayız. Bu dengeyi kurmamız gerekiyor. Bağımlılıklarda gerçek hayat kalmıyor, kişi kendi yaşamsal gerçeğinden kopmaya başlıyor. Kopmanın en yoğun yaşandığı yaş dönemi ise 12 25 yaş arası olarak karşımıza çıkıyor. İnternet hayatımıza girdiğinde sanal diyorduk ama aslında ne kadar sanal hayatımızın bir gerçeği oldu. İçinde kırk tane dairenin olduğu apartmanda oturuyor fakat bir kişiyle bile yüz yüze görüşmüyor. Ama internet başından arkadaşları ile oyunlar oynuyor, sohbet ediyor ve sürekli iletişim halinde. İnsanlar orada birbirleri ile tanışabilir, sohbet edebilir Burada bir yanlışlık yok. Ancak asıl sorun, kendinize ait olan her şeyi bir kenara atıp, dünyanın sadece bunun etrafında dönmesinde.
Birey üzerindeki etkileri ve sonuçları
Kişi ilk önce kendi ilkelerinden ve tarzından sıyrılmaya başlar ilk kendini olumsuz etkiler. Sonra içerisinde bulunduğu aile ilişkisini ve geniş aile ilişkisini daha sonrada iş ve okul hayatını bozmaya başlar. En sonunda arkadaşlık ilişkileri ve sosyal ilişkiler bozulur. En noktadan dışarıya doğru yayılan halka şeklinde düşünülebilinir. Bu da kişinin muhtemelen yalnızlaşmasıdır. Sanal ilişki ne kadar artarsa ne kadar çok gelişirse, sosyal pozisyon o kadar çok kısıtlanmaya başlar. Kişi oradaki ilişkiyi artırmak için sosyal ilişkilerini kısıtlıyor ve bir süre sonra kısır döngü olmaya başlıyor. Tavuk mu yumurtadan yumurta mı tavuktan süreci gibi düşünün. Daha sonra etrafında kimse kalmadığı için çaresizlikten internet başında vakit geçirmeye başlıyor. İnternet başında vakit geçirdikçe sosyal ortamından ve çevresinden iyice kopuyor. Bu kopma hat safhalara yükseldiği için kahve içecek bir arkadaş bulamıyor, kendini eğlendirecek farklı bir aktivite bulamıyor ve yine bilgisayara kalıyor.
Şizofrenik bir hayatta yaşamak
Sosyal yaşam insanın becerilerini arttırır ve problem çözme yeteneklerini geliştirir. Bir insanın akşama kadar bilgisayar başında oturması sosyal çağrışımlarını düşürüp, azalttığı ve problem çözme yeteneklerini en aza indirgediği için kişiyi sağlıklı pozisyondan uzaklaştırır; ruhsal bir hastalığa doğru En basit örneği anne gelip kapıyı çalıp çocuğum çık oradan dışarı dediğinde, evdeki tek bir anne ile kavga edebiliyorsan ve bu tavrının hemen arkasından bilgisayar başına geçip bir sürü kişiye çözüm önerileri sunuyorsan bu kişinin gerçeklik yaşamı ile gerçeklik dışı yaşamının birbirinden kopmaya başlaması anlamına gelir. Aslında şizofrenik bir hayattır. Oraya yaptığımız çözüm önerilerinin büyük bir kısmını kendimiz de uygulayabilir olmalıyız. Öneriyorum ama yapmıyorum ifadesi bir süre sonra gerçekliğini kaybetmeye başlar.
Çocuklara yumuşak geçişlerle davranın
En önemli destek koruyucu tedbirde bulunmaktır. Bilgisayar başında çok fazla vakit geçiriliyorsa bilmeliyiz ki onlara iyi gelecek, mutlu edecek bir meşguliyetleri yok. Bu nedenle bilgisayar başında olan çocuğumuzsa orada oturacağına git ders çalış demek doğru yöntemi değil. En sevdiği şeyi elinden alıyorsun yapması gereken sorumluluğu ona ceza gibi yaşatıyorsun. Çocuğumuzla zaman geçireceğiz beraber basket oynayalım mı yürüyüş yapalım mı sinemaya gidelim mi diyerek onları yönlendireceğiz. Çocukların bilgisayar dışında ailesiyle zevk alabileceği güzel alt alanlar oluşturulmalı. Önce onların kafasını düzenli ve keyifli şekilde meşgul etmeliyiz. Bilgisayar başında oturacağına derslerini yükselt gibi çocuğun yaptığı en zararlı şeyin alternatifi çocuğun en zor yapacağı ve en istemeyeceği şey olmamalı. Oradan uzaklaştırmak için basket oynayalım film izleyelim gibi yumuşak geçişlerle kendimize bağlamalıyız
İç dünyadaki boşluklar doldurulmalı
Tedavi yöntemi olarak, ilk önce kişilerin iç dünyalarındaki boşluklara ulaşıyoruz ve kendilerine iyi gelen güzel bir alt yapı çalışması yapıyoruz. Bağımlılığı olan insanların birçoğu duygusal boşluktan hareketle bir bağımlılık nesnesi geliştiriyorlar o duygusal boşluk iç dünyalarında yolunda gitmeyen nedenlere dayanıyor. Kişi kendisinin farkında değildir içinde bulunduğu hayatın farkında değildir kendini önemli ve değerli hissetmiyordur değersizlik duyguları çok yüksektir iyi bir dinamik terapi yararlı oluyor işe yarıyor sağlam bir alt yapıyı güçlendirmek onun üzerine faaliyetler eklemek keyifli uygulamalar bularak toparlanmalarını sağlıyoruz. Tedavinin en önemli etkeni kişinin istemesi istemediklerinde olmuyor. Bir kaç seans onların güvenini oluşturmaya çalışıyoruz ve bu işi birlikte halledebileceğimize inanmaları gerekiyor.