Başbakan Yardımcısı Bozdağ, Mısır'da yapılan darbe ve sonrasında yaşanan gelişmelere ilişkin, 'Mısır'ın, ikinci bir Türkiye olmasını istemiyorlar' dedi.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Kanal 24 Televizyonu'nda katıldığı programda, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Mısır'da yaşanan olaylardan dolayı insanlığından utandığını ifade eden Bozdağ, Firavun'un 21. asırdaki temsilcilerinin zulmü yeniden hortlattığını söyledi.
Mısır ve Suriye'de öldürülenlerin, Müslüman yerine gayrimüslim olması halinde dünyanın yine canlı yayında seyredip seyretmeyeceğini soran Bozdağ, şöyle konuştu:
"Burada çok farklı cevap çıkacağı çok açık. Bir defa haktan yana, haklıdan yana, demokrasiden yana tavır koymak, evrensel değerlere sahip çıkmak dünyanın huzuru ve barışı için şart. Geldiğimiz noktada görüyoruz ki kimse insandan, evrensel değerlerden, insan haklarından, demokrasiden, hukuktan, hürriyetten ve eşitlikten yana tavır koymuyor. Neden böyle yapıyorlar diye baktığınızda Ortadoğu'da krallıklar var. Dikkat edin bütün krallar darbeci Sisi'nin ve arkadaşlarının arkasında. Paralarıyla, lisanlarıyla, politikalarıyla arkasında. Neden? Çünkü Mısır'da demokrasi, insan hakları, hürriyet, eşitlik ve adalet anlayışı başarılı olur, halkın iradesiyle iktidarlar değişir ve refah oluşursa insanlar mutlu olurlarsa; bir gün bizim halklarımız da 'biz de Mısır gibi olalım' derse 'bizim tahtımız, tacımız ne olur' diyen monarşik yönetimler var."
Mısır'ın Türkiye'yi örnek alarak, demokrasiyi güçlendirip diğer alanlarda da önemli adımlar atma seçeneğinin bazı kesimleri rahatsız ettiğini vurgulayan Bozdağ, "Mısır'ın, ikinci bir Türkiye olmasını istemiyorlar. Mısır'da, Türkiye'de olduğu gibi bir başka Tayyip Erdoğan çıkmasını istemiyorlar. 'Mursi başarılı olursa, Tayyip Erdoğan gibi milletin sesiyle milletin istikametiyle yürümeye başlarsa o zaman biz Ortadoğu'yu nasıl kontrol edeceğiz. Kukla yönetimlerle şimdi hepsini yapıyoruz yarın nasıl yapacağız' diyorlar. Bir takım çıkar hesaplarıyla oradaki hadiseye 'darbe' diyemediler. Hatta milyarca dolar destek verdiler" diye konuştu.
Bozdağ, İslam İşbirliği Teşkilatı'nın Mısır'daki zulüm karşısında sessiz kalmasını da eleştirerek, bu kuruluşun kralların çıkarlarının değil İslam'ın teşkilatı olduğunu ifade etti.
"Ben İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri olsam, çıkardım derdim ki 'bu zulüm karşısında İslam ülkelerini işbirliğine davet ediyorum'. Eğer işbirliğine yanaşmazlarsa çıkar derdim ki 'ben İslam adına böylesi bir işbirliği teşkilatının böylesi zulüm karşısında sessiz kalmasının onursuzluğunu taşıyamam'. İstifamı basardım oradan ayrılırdım" diyen Bozdağ, yaşananlar karşısında İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği'nin sınıfta kaldığını kaydetti.
Avrupa'nın Kopenhag Kriterleri ve üzerinde yükseldiği değerleri her zaman dile getirdiğini, demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğünden söz ettiği anımsatan Bozdağ, "İnsan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü Mısır'da var mı" diye sordu.
Katliam karşısında yapılan itidal çağrılarını da eleştiren Bozdağ, şunları kaydetti:
"İki tarafın çatışması yok. Bir tarafın düşüncesi, inancı, canı var. Diğer tarafın silahı, gücü, kuvveti var. Nerede bu AB'nin değerleri? Gezi destekçisi ülkeler nerede? Bu demokrasiden sizin anladığınız ne? Siz Uluslararası Af Örgütünden bir açıklama duydunuz mu? Türkiye'de İHD diye birşey var. Bunların insan hakları denince terör örgütlerinin hakkını anlayan bir yaklaşımı var. Nerede insan hakları dernekleri? Uluslararası sözleşmeler, öldürülenler Müslümanlar olunca ihlal edilmemiş mi oluyor? Uluslararası toplum yaşananlara sessiz kalmamalı. Darbeci yönetime destek veren herkes bu katliamlardan darbeciler gibi mesuldür."
"Hiçbir vatandaş, bakana böyle bir şey yapmaz"
Hacı Bektaş-ı Veli etkinliklerinde uğradığı saldırı girişimiyle ilgili de açıklamalarda bulunan Bozdağ, saldırının o anda gelişmiş bir olay olmadığını kanaatinde olduğunu vurguladı.
Saldırganın bazı psikolojik sorunları olduğunun iddia edildiğini ama bu haberlerin yönlendirme olarak gördüğünü dile getiren Bozdağ, "Bunlar bu işin plansız bir iş olmadığını gösteriyor. Hiçbir vatandaş kalkıp ülkede görev yapan bakana böyle bir şey yapmaz. Bizim insanımızın yapısı belli. Soruşturma süresinde bunun arkasında olanlar ortaya çıkartılacaktır. Bu yumruk bana değil milletimize, demokrasimize, hukukumuza Hacı Bektaş-ı Veli'ye, kardeşliğimize ve sevgiye atılmıştır. Ben bu işin arkasında kim varsa ortaya çıkarılmasını arzu ediyorum ve hesap vermesini istiyorum. O nedenle şikayetçiyim. Şikayetçi olmamın ana nedeni de benim insan onuruna sahip çıkmam, demokrasiye sahip çıkmamdır" ifadesini kullandı.