Türkiye, Mısır'da ordunun kanlı müdahalesi sonrasında başlatılan diplomatik çabaların merkezinde yer alırken, çok sayıda telefon görüşmesi yapan Davutoğlu'nun bu trafiği sürecek.
Mısır'da ordunun darbe karşıtlarına yönelik katliamına uluslararası toplumda ilk ve en güçlü tepkiyi veren Türkiye, müdahalenin ardından başlayan diplomatik çabaların da merkezinde yer aldı.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Mısır'dan katliam haberlerinin gelmesinden hemen sonra gerek bölgeden gerek Batılı ülkelerden ve uluslararası camiadan muhataplarıyla yoğun temas trafiği başlattı. Davutoğlu, gün içinde bölge ülkeleri Katar, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri yanında Fransa, Almanya, ABD dışişleri bakanları ve BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun ile telefon görüşmeleri yaptı.
Davutoğlu'nun bugün de diplomasi trafiğine devam etmesi ve bu kapsamda AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton başta olmak üzere uluslararası camiada etkin olabilecek diğer muhataplarıyla telefon görüşmelerini sürdürmesi bekleniyor.
Davutoğlu'ndan uluslararası topluma net tutum takınma çağrısı
Uluslararası camiayı harekete geçmeye çağıran Davutoğlu'nun görüşmelerinde ön plana çıkan husus, uluslararası camianın Mısır'da yaşananlar hakkında açık, net ve ortak bir tutum alması gerektiği oldu. Mısır'ın son olaylardan sonra çok daha vahim bir noktaya gitmesinden duyduğu endişeyi dile getiren Davutoğlu, görüştüğü muhataplarına uluslararası toplumun net tutum alması gerektiğinin altını özellikle çizdi.
Davutoğlu, müdahalenin ve akan kanın bir an evvel durdurulmasının, demokrasiye dönüş için gereken adımların hızla atılmasının ve ülkede her kesimin katılacağı bir diyalog ve uzlaşı ortamının tesisinin gerekliliğini vurguladı.
Bütün bu diplomasi trafiğinden sonra birbiri ardına açıklamalar gelmeye başladı. Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle, Davutoğlu ile yaptığı telefon görüşmesinin hemen sonrasında Mısır'daki olaylara ilişkin açıklamasında, derin endişelerini dile getirdi. Westerwelle, uzlaşı için diyalog ve barışçıl gösterilere izin verilmesi çağrısı yaptı.
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry de olayları "uzlaşı çabalarına ve Mısır halkının demokrasi ve kapsayıcılığa doğru dönüşüme yönelik arzularına ciddi bir darbe" olarak niteledi. Geçici yönetimin, taahhütlerinin aksine hareket ettiğini belirten Kerry, "Olaylar çok müessif ve Mısırlıların barış, kapsayıcılık ve gerçek demokrasi istekleriyle ters düşmektedir" dedi.
Davutoğlu'nun bugün yapacağı görüşmelerde de uluslararası toplumun bir an önce net bir şekilde harekete geçmesi gerektiğini vurgulaması bekleniyor.
Ortak kanaat oluşmaya başladı
Öte yandan, uluslararası toplumda ortak bir kanaatin oluşmaya başladığına vurgu yapan diplomatik çevreler, son gelişmelerin sivillere yönelik şiddetin ve ölümlerin yanı sıra ülkenin geleceğini etkileyecek olaylar olduğunun altını çiziyor.
Katliamın Mısır'ın demokratikleşmesi ve normalleşmesinin önünde çok ciddi bir engel teşkil ettiği vurgulanırken, uluslararası camianın bu ortak paydada buluşmaya başladığı, yapılan açıklamaların da bu yönde olduğu ifade ediliyor.
Yürütülen diplomatik temaslarda Mısır'da olayların gittiği yönün vahim bir nokta olmasından duyulan endişeler özellikle vurgulanıyor. Darbe sonrası oluşturulan geçici hükümetin ülkeyi tamamen askeri yönetim havasına büründürdüğü ifade ediliyor. Buna örnek olarak da dünkü müdahalenin hemen öncesinde yönetimin yaptığı vali atamaları gösteriliyor.
Mübarek dönemine dönüş korkusu
Mısır'da hükümet ülkenin 27 vilayetinin 25'inde valileri ve yardımcılarını değiştirmişti. Ordunun kanlı müdahalesinden günler önce yapılan yeni atamalarla göreve getirilen kişilerin 19'unun emekli generaller olduğu belirtiliyordu.
Uluslararası çevrelerde, son atamaların geciçi yönetimin tabiatı hakkında daha net bir tablo ortaya koyduğu, eski lider Hüsnü Mübarek dönemine dönüş korkularının bu atamalarla birlikte arttığı yorumları yapılmıştı.