Çalışma, 2011 yılı başında tüm Arap coğrafyasını etkisi altına alan halk isyanlarının Mısır ayağını, devrim teorileri ve sivil-asker ilişkileri çerçevesinde açıklıyor. Bu çerçevede Mısır ordusunun siyasal sistem içerisinde sahip olduğu kritik rol incelenirken, 25 Ocak 2011 Tahrir devrimine giden devrimci koşullar ile 3 Temmuz 2013 askeri darbesine giden karşı devrim konjonktürü ele alınıyor. Çalışmada devrim olgusunun tarihsel olarak nasıl geliştiğini irdelenirken farklı devrim örneklerini inceleyen düşünürlerin ulaştığını sonuçlar ele alınmış, devrim ve karşı devrim için gerekli koşullar açıklanmış. Yapılan analiz çerçevesinde Mısır'daki 25 Ocak devrimiyle diktatörlüğün yıkıldığı; siyasal ve toplumsal ilişkilerin yeni anayasa çerçevesinde geniş kesimlerinin lehine formatladığı gözlemleniyor.
Devrimle birlikte çıkarları zedelenen eski rejimin uzantılarının karşı devrim sürecini başlattığı; devrimci güçler Seküler-İslamcı diye bölünürken, seküler kesimlerin karşı devrimci güçlerle ittifakının 3 Temmuz darbesini doğurduğu anlaşılıyor. Darbe sonrası eski rejim unsurları sistemin merkezine otururken, eski devrimci liberal-seküler kanatın dışlandığı; özgürlüklerin kısıtlandığı 2014 anayasası ile de ülkenin askeri diktatörlüğün kurumsallaştığı meçhul bir geleceğe doğru ilerlediği görülüyor.