BİR AYET
"Kendisineayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed'i) bir gece Mescid-i Haram'dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa'ya götüren Allah'ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz o, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir." (İsra, 1)
bir hadis
"İsra gecesi, nu00fbra gark olmuş bir zat gördüm 'Bu kim?' dedim. Cebrail aleyhisselam: 'Dünyada iken Allah-u00fb Teala'yı devamlı anan, kalbi ibadet aşkıyla çarpan ve ana-babasına asi olmayan bir zattır' dedi." (İbn-i Ebiddünya)
İsra ve Miraç, Sevgili Peygamberimizin (sav) insanlığı İslam'a davet sürecinin en zor yıllarında bir gece Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksa'ya, oradan da zaman ve mekanın sahibi Yüce Mevla'nın sonsuz ayet ve kudretini müşahede etmek için semaya yaptığı pek çok ilahu00ee hikmet ve bereketi içinde barındıran manevu00ee bir yolculuktur. Bu kutlu yolculuk, İsra Su00fbresi'nin ilk ayetlerinde şöyle dile getirilmektedir: "Kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed'i) bir gece Mescid-i Haram'dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa'ya götüren Allah'ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz o, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir."
Miraç, bir yükseliştirMiraç, her şeyden önce yükselme yollarının yegane sahibinin Yüce Allah olduğunun bilincine varabilmektir. Miraç, bir yükseliştir. Fiziğin metafiziğe, bedenin ruha, ruhun sahibine, kulun Allah'a yükselişidir. Beşeru00eelikten insanlığa yükseliştir. Müslümanlar bu yükselişi tıpkı Resu00fbl-i Ekrem (sav) gibi ancak O'nun razı olacağı bir hayatı yaşayarak gerçekleştirirler. Miraç, sadık ve samimi bir iman, ibadet ve taat, ihlas ve takva, güzel huy ve ahlak, hayır ve hasenat, hak ve hakikat, doğruluk ve dürüstlük, adalet ve sevgi, merhamet ve şefkat, dostluk ve kardeşlik, sabır ve sebat, fedakarlık ve cömertlik, yardımlaşma ve dayanışma gibi fazilet ve erdemler ile yükselmektir. Miraç, göklere olduğu kadar, insanın kendi semasına yani kalbine ve iç dünyasına doğru da yapması gereken bir yolculuktur. Yeryüzünün iki manevu00ee merkezinde, Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksa'da Resu00fbl-i Ekrem'le gerçekleşen bu mübarek yolculuk bugün bizim için manevu00ee merkez olan gönül dünyamızda da gerçekleşmelidir.
Miraç, bir fırsattırHer yıl gelen miraçla önce inancımızı, sonra bağlılığımızı, samimiyetimizi, amellerimizi yenileriz. Riyaya, kibre, samimiyetsizliğe, ikiyüzlülüğe karşı dindarlığımızı gözden geçiririz. Her yıl gelen miraçla aile bağlarımızı, anne ve babamızla, yavrularımızla ilişkilerimizi, komşularımızla olan bağlarımızı yenileriz. Miraç, malımızı-mülkümüzü, paramızı-pulumuzu, servetimizi, maddu00ee gücümüzü ruhumuzun yükselişi yolunda gözden geçirmemizi sağlar. Sevgililer Sevgilisiyle, Dostlar Dostuyla aramıza giren engelleri silkeleme imkanı verir bize.
Miraç, müjdeler silsilesidirBilindiği gibi Peygamber Efendimiz (sas), miraçtan üç büyük hediye ile dönmüştür: Birincisi gözümün nuru, müminlerin miracı dediği namaz; ikincisi Bakara Su00fbresi'nin son iki ayeti; üçüncüsü de istikametini imana çeviren herkesin, sonunda cennete gireceğimüjdesidir. Üç hediye aslında İslam'ın gayesini sembolize etmektedir. Namaz ile günde beş kez Rabbinin huzurunda durarak bireysel yükselişini yakalayan mümin, miraç müjdesi ayetlerle sorumluluğunun sınırlarını ve ufuklarını görür. Ayrıca resuller arasında bir fark olmadığını, bir fark gözetilmediğini, tevhit elçilerinin ortak misyonunu evrensel ve ideal bir hedef olarak önüne koyar. Toplumsal barışın tarihsel kökeni bu ayetle adeta abideleşir. Ve mümin, iman istikametinde olduğu sürece cenneti kazanacağını bilir. Böylece imanın evrenselliği, yüceliği, kuşatıcılığı, ebedu00eeliği bir müjde olarak, bir hediye olarak sunulur.
Miracınız mübarek olsunBu vesileyle Sevgili Peygamberimizin miracından ilham alarak bireyin, toplumun ve topyeku00fbn bütün insanlığın yükselişi üzerinde yeniden düşünmek durumundayız. Modern zamanlarda insanlığın içine düştüğü manevu00ee sorunların üstesinden gelinmesinde, aşağıların aşağısına yuvarlanmış insanlığı Sevgili Peygamberimizin (sav) yüksek değerlere nasıl kavuşturduğunu bilmeye; getirdiği değerlerin insanlığın süflu00ee bir hayattan ulvu00ee bir hayata yükselişi için nasıl bir miraç vazifesi gördüğünü anlamaya ihtiyaç vardır. Bu duygu ve düşüncelerle başta ülkemiz olmak üzere gönül coğrafyamız ve bütün alem-i İslam'ın mübarek Miraç Kandilini tebrik ediyor; bu gecenin milletimizin, İslam dünyasının ve tüm insanlığın yüksek değerlerle miracına; huzur ve mutluluğuna; özellikle yakın coğrafyamızdaki Müslüman kardeşlerimizin içinden geçmekte olduğu zorlu süreçten bir an evvel kurtularak hem maddu00ee hem de manevu00ee açıdan yeniden yükselmesine vesile olmasını Yüce Mevla'dan niyaz ediyoruz.
İSRu00c2 VE MİRAÇ HADİSESİNİN VUKU BULUŞUMiraç, Arapça'da merdiven, yukarı çıkmak, yükselmek anlamlarını dile getirir. İslam'da Hz. Peygamber (sav)'in göğe yükselerek Allah'ın huzuruna kabul edilmesi olayıdır. Miraç olayı hicretten bir yıl ya da onyedi ay önce Receb ayının yirmi yedinci gecesi gerçekleşir. Olayın iki aşaması vardır. Birinci aşamada Hz. Peygamber (s.a.s) Mescidül-Haram'dan Beytü'l-Makdis'e (Kudüs) götürülür. Kur'an'ın andığı bu aşama, gece yürüyüşü anlamında İSRA adını alır. İkinci aşamayı ise Hz. Peygamber (sav)'in Beytü'l-Makdis'ten Allah'a yükselişi oluşturur. Miraç olarak anılan bu yükselme olayı Kur'an'da anılmaz, ama çok sayıdaki hadis ayrıntılı biçimde anlatılır.
Ümmete gelen müjdelerBu yükseliş sırasında Cennet ve nimetlerini, Cehennem ve azabını müşahede etti. Sonunda Allah'ın huzuruna kabul edildi. Kendisine ümmetinden Allah'a şirk koşmayanların Cennet'e gireceği müjdelendi, Bakara Su00fbresi'nin son ayetleri verildi ve beş vakit namaz farz kılındı. Yeniden Refref ile Sidretü'l-Münteha'ya, oradan Burak'la Kudüs'e, oradan da Mekke'ye döndürüldü. Miraç gecesinin ertesi günü, Hz. Peygamber (sav) ertesi günü Miraç olayını anlattı.
"O söylüyorsa şüphesiz doğrudur"Olayı duyan müşrikler yoğun bir kampanya başlatarak Hz. Peygamber (sav)'i suçlamaya, alaya almaya başladılar. Bu kampanya bazı Müslümanları da etkileyerek şüpheye düşürdü. Olayın gerçek olup olmadığını araştırmak isteyenler Beytü'l-Makdis'e ve Mekke'ye gelmekte olan bir kervana ilişkin sorular sorarak Hz. Peygamber (sav)'i sınadılar. Hz. Peygamber(sav)'in verdiği bilgilerin doğruluğu Müslümanları şüpheden kurtardıysa da müşriklerin inatlarını kırmaya yetmedi. Miraç olayı inatlarını ve düşmanlıklarını artırarak onlar için bir fitne nedeni oldu. Bu olay karşısındaki tutumu nedeniyle Hz. Ebu Bekr, Hz. Peygamber (sav)'ce "Sıddu00eek" lakabıyla onurlandırıldı. Hz. Ebu Bekir olayı kendisine anlatarak hala inanmaya devam edip etmeyeceğini soran müşriklere "O söylüyorsa şüphesiz doğrudur" cevabını vermişti.