Bakan Güler, medya kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle yıllık değerlendirme toplantısında bir araya geldi, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve soruları yanıtladı.
Teröristlerin paramotorlu sınır geçiş teşebbüslerine ilişkin soru üzerine Güler, bu konuda gerekli emniyet tedbirlerini aldıklarını söyledi.
Güler, günümüzde muharebelerin en önemli kuvvet çarpanlarından birinin hava savunma sistemleri olduğuna işaret ederek, bu kapsamda, hudutlarda ve sınır ötesinde teröristleri tespit ederek etkisiz hale getirecek imkan ve kabiliyetleri sürekli geliştirdiklerini belirtti.
Bakan Güler, yerli ve milli savunma sanayisinin, silah-radar sistemleri de dahil her türlü tedbiri geliştirecek seviyede olduğunu kaydetti.
"Terör örgütü PKK/YPG ile tatbikat yapan ABD'ye yeterli tepki veriliyor mu?" sorusunu yanıtlayan Güler, "Bir müttefikimizin bir terör örgütüyle temasta olması bile kabul edilebilecek bir şey değildir. Sonuçta biz NATO'da müttefikiz. Bizim kimseden çekincemiz yok. Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere NATO ve benzeri toplantılarda söyleyeceklerimizi açıkça dile getiriyoruz. Müttefiklerimizin Suriye'de yaptıklarının kabul edilemez olduğunu her ortamda vurguluyoruz. Kimse bizim zekamızla alay etmesin. YPG'li teröristlerle yaptıkları hiçbir faaliyet kabul edilemez. Daha önce teröristlere helikopter kullanma eğitimi veriyorlar dedim. Yine geçtiğimiz hafta içinde tatbikat yaptılar teröristlerle. Her gelişmeyi yakından takip ediyoruz. Bu durumun kabul edilebilir tarafı yoktur." diye konuştu.
"2-3 yıl içinde tamamen yerli ve milli sistemlerimizle hava sahamızı savunacağız"Güler, "HİSAR ve SİPER'in hava savunma sistemine katkıları ne olacak?" sorusu üzerine, Türkiye'nin uzun menzilli bölge hava ve füze savunma sistemi projesi SİPER Ürün-1'in seri üretimi kapsamında dün anlaşmaların imzalandığını hatırlattı.
Günümüzde bir ülkenin hava savunma sistemlerindeki başarısının, caydırıcılığının en önemli göstergesi olduğunu vurgulayan Güler, "Türk Silahlı Kuvvetleri olarak birinci önceliğimiz caydırıcılığımızı en üst seviyeye çıkarmaktır. Bu kapsamda hem alçak irtifa hem orta irtifa hem de yüksek irtifada sistemlerimizin hepsinin prototipleri tamamlandı. İnşallah önümüzdeki 2-3 yıl içinde hava savunma konusunda hiçbir ihtiyacımız olmaksızın tamamen yerli ve milli sistemlerimizle hava sahamızı savunuyor olacağız." ifadelerini kullandı.
"Süreç uzarsa her türlü tedbiri gecikmeksizin alırız"Güler, "ABD ile F-16'ların tedariki ve modernizasyonu konusunda süreç daha da uzarsa TSK'da zafiyete neden olur mu?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Türk Silahlı Kuvvetlerinin şu anda envanterinde bulunan uçakları yeterlidir. Ancak geleceği düşünmek ve planlamak durumundayız. ABD'den 40 adet F-16 Blok 70 Viper alımı ile 79 modernizasyon kiti talep ettiğimiz süreci takip ediyoruz. Mevcut F-16'larımızı modernize etmek istiyoruz. Türkiye'nin etrafındaki hiçbir ülkede TUSAŞ gibi bir kuruluş yok. F-16 modernizasyonunu çok rahat kendimizin yapabileceğini düşünüyoruz. Şu an sorun görmüyoruz ancak süreç uzarsa savunma ve güvenliğimiz için gerekli her türlü tedbiri gecikmeksizin alırız."
"Asıl hedefimiz KAAN'ı Türk Silahlı Kuvvetleri envanterine almak""Eurofighter savaş uçakları konusunda yeni gelişme var mı, sonuçlanması için bir bekleme süresi var mı?" sorularını cevaplayan Güler, F-16 tedarik ve modernizasyonu süreci devam ederken üzerinde durdukları tek uçağın, oldukça etkili ve en iyi alternatif olarak gördükleri Eurofighter olduğunu belirtti.
Güler, ilk aşamada 20, daha sonra da 20 olmak üzere en üst versiyon Eurofighter alma taleplerini ilettiklerini söyleyerek, şöyle devam etti:
"Daha önce ifade ettiğimiz gibi İngiltere ve İspanya bu talebe olumlu bakıyor. Bir ülke müttefikliğe aykırı bir şekilde buna karşı çıkıyor. Biz müttefiklerin birbirlerine yaptırım uygulamasını müttefiklik ruhuna aykırı buluyoruz. Biliyorsunuz asıl hedefimiz 5'inci nesil milli muharip uçağımız KAAN'ı Türk Silahlı Kuvvetleri envanterine almaktır. O döneme kadar Eurofighter alma konusunda bir gelişme olmazsa ve süreç uzarsa zaten böyle bir ihtiyaç da kalmamış olacaktır."
"Eurofighter'lar Hava Kuvvetleri'ne çok çabuk entegre olabilir mi?" sorusuna karşılık da Güler, "Müttefiklerimizin de kullandığı Eurofighter'ların iyi bir uçak olduğunu ve Hava Kuvvetlerimiz tarafından sorunsuz bir şekilde kullanılacağını değerlendiriyoruz." dedi.
"Beklentimiz F-16 konusunda karşı tarafın sözünü tutmasıdır"Bakan Güler, "İsveç'in NATO üyeliğinin onayı için F-16 satışı şart olarak koşulacak mı?" sorusunu, "Bizler müttefiklerimizle ilişkilerimizde hiçbir zaman 'sen bunu yaparsan ben de bunu yaparım' gibi tutum ve yaklaşımda bulunmadık. Cumhurbaşkanımız 'İsveç'in NATO üyeliği konusunu parlamentoma göndereceğim' dedi ve sözünü tuttu. Beklentimiz F-16 konusunda da bizim yaptığımız gibi karşı tarafın sözünü tutması ve somut adımlar atmasıdır." şeklinde cevapladı.
"Yunanistan'ın F-35'e sahip olacak olması Türkiye adına olumsuz güç dengesine neden olur mu?" sorusuna karşılık Güler, "Biz gerçek anlamda Yunanistan ile iyi komşuluk ilişkilerini kurmak istiyoruz. Sadece F-35'lere sahip olmakla 85 milyonluk Türkiye'ye herhangi bir tehdit oluşmaz." ifadelerini kullandı.
Güler, caydırıcı güce sahip olmanın önemine işaret ederek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde caydırıcı güçlerini artırmaya ve komşularla iyi ilişkilere devam edeceklerini belirtti.
"Karadeniz, Karadeniz'e sahili olan ülkeler tarafından yönetilmeli""Türkiye'nin Karadeniz'deki tehdit algısı nedir?" sorusu üzerine Güler, "Karadeniz ile ilgili yıllardan beri gelen bir politikamız var. Karadeniz, Karadeniz'e sahili olan ülkeler tarafından yönetilmelidir ve sorunlar bu ülkelerce çözülmelidir. Karadeniz bir huzur denizi olarak kalmalıdır. Karadeniz'deki bölgesel sahiplilik ilkesini sürdürmeye devam etmeye çalışıyoruz. İhtiyaç olursa müttefiklerimizden yardım isteriz ama şu anda bir ihtiyaç yok." değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Güler, Tuzla Piyade Okulu ile ilgili iddialara ilişkin soruya şu yanıtı verdi:
"Tuzla Piyade Okulu'ndaki olay 10 Kasım'da meydana gelen bir hadise. Bir tane öğrenci subayımız, yakasına takması gereken fotoğrafı takmıyor ve 'toplu iğnem yok onun için takamadım' gibi bir gerekçe ortaya sürüyor. Ona tepki gösteren başka öğrencilerle aralarında tartışma yaşanıyor. Bu olay sonucu hepsi geçici olarak görevden uzaklaştırıldı. Bu olayla ilgili mahkeme ve Yüksek Disiplin Kurulunda verilecek kararları duyuracağız. Sorumlu görülen yöneticiler de görevden uzaklaştırıldı. Bu aşamada olayı yanlış yerlere götürecek yorumlardan kaçınmalı ve adli sürecin sonuçlanması beklenmelidir."