Cumhurbaşkanı adaylarının propaganda konuşmaları TRT'de yayınlandı.
Kılıçdaroğlu, TRT'nin siyasal iktidardan bağımsız kamu yayıncılığı yapmak üzere kurulduğunu, doğru, tarafsız ve gerçek habere ulaşsın diye halk için var olduğunu, ancak bugün iktidar partinin yayın organı haline geldiğini kaydetti.
Haber alma özgürlüğünün temel haklardan olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, "Bu hak, demokratik toplumlarda toplumun doğru bilgi edinmesini sağlar. TRT, her gün kendi ilkelerine ve mevzuatına aykırı yayın politikasıyla suç işliyor. Halkın vergileriyle ayakta kalmasına rağmen iktidarın güdümünde, iktidarın propagandasını yapıyor. Atanmışlar, taraflı yayıncılıkla halkın haber alma hakkını ihlal ediyor. TRT, gerçekleri halktan gizliyor. Peki, TRT sizlerden neyi gizliyor?" diye konuştu.
Propaganda yapmak için değil, devletin televizyonunun gizlediği gerçekleri anlatmak için orada olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Bana ayrılan zamanı, gerçek insanların gerçek hikayelerini anlatmak için kullanacağım. Bugün onların sesi olacağım. Bugün ben susuyorum, konuşma sırası onlarda. Geçen yıl Ankara'da elektriği kesilen İbrahim Bey'e misafir oldum. İbrahim Bey bana, 'Çocuk Esirgeme Kurumunda büyüdüm. Çöp toplayarak geçindim, şimdi simit satıyorum. Elektriğim kesik.' dedi. TRT, size faturalarını ödeyemedikleri için karanlığa mahkum edilen milyonlarca vatandaşımızı gösterdi mi, göstermedi."
Bartın maden faciasında hayatını kaybeden maden işçisi Rıdvan'ın ailesini ziyaret ettiğini, oğlu Emrullah'ın keder dolu gözlerinin bıçak gibi kalbine saplandığını anlatan Kılıçdaroğlu, hayatını kaybeden 41 maden işçisinin hikayelerinin TRT tarafından haber yapılmadığını, tedbirsizliğin, denetimsizliğin, hesap verilmeyen ailelerin, işçisinin can güvenliğini sağlayamayanların anlatılmadığını söyledi.
Kılıçdaroğlu, "Şanlıurfa'da iktidar partisi adayının kardeş ve akrabaları tarafından eşi ve iki evladı öldürülen, adalet aramak için yıllardır nöbet tutan Emine Şenyaşar'a sarıldım. Emine Hanım'ın bitmeyen gözyaşlarını TRT, halkımıza gösterdi mi, göstermedi." ifadelerini kullandı.
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından 8 Şubat'ta Hatay'ın Samandağ ilçesinde olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu,"İçeride, annem, ağabeyim ve babam var, ses veriyorlar. Termal kamerada ısı da var ama girecek ekipman yok.' diyerek bize feryat eden gencimizi TRT'nin ekranında gördünüz mü, görmediniz. 'Devlet nerede, AFAD nerede?' diye bağıran vatandaşlarımızın görüntüleri yayınlandı mı, hayır yayımlanmadı." dedi.
Kılıçdaroğlu, kağıt işçilerinin deposunu ziyaret ederek sorunlarını dinlediğini, uğradıkları haksızlıklara çok üzüldüğünü belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bana, 'Üstümüz kirli olabilir ama içimiz gül bahçesi' diyen kağıt işçilerinin yaşadıklarını TRT size anlattı mı, anlatmadı. Ergenekon kumpasıyla canına kast edilen Kuddusi Okkır'ın evine gittim. Beni metanetle karşılayan Sabriye Okkır Hanım'ı gördünüz mü ekranlarınızda, görmediniz. 'Süt veren ineğimi kestirip kredi ödüyorum.' diyen Meliha Hanım'ı peki, onu da görmediniz. Peki, TRT halkımıza 73 yaşında Kaz Dağları'nı savunan Hanife Hanım'ı, suyunu, havasını, toprağını, yani yaşamı korumak için canla başla mücadele eden vatandaşlarımızı gösterdi mi, göstermedi."
"Son 7 yılda TRT'ye bir kez davet edildim"Kılıçdaroğlu, TRT'nin KPSS'de derece yapmasına rağmen atanamayan Salih Can'ın hikayesine de yer vermediğini kaydederek, "Sokakta uyuşturucu torbacıları tarafından ülkücü hareketin en değerli evlatlarından biri olan ve hunharca katledilen Sinan Ateş'in eşini gösterdi mi size, bebeklerini gösterdi mi, Ateş ailesinin hikayesini dinlediniz mi hiç TRT'de, dinleyemediniz. Gezi Parkı davasında haksız yere hapis yatan şehir plancısı Tayfun Kahraman tutuklandı. Cezaevine girmeden önce kızı Vera'ya son sarılışını gördünüz mü, görmediniz, göstermediler." diye konuştu.
Son 7 yılda TRT'ye bir kez davet edildiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Ben, bu kez bana ayrılan süreyi, milletin televizyonunda sesi kısılan, hikayeleri anlatılmayan milyonları bilin diye, gerçekleri duyun diye kullanmak istedim. Çünkü bu seçim onların seçimi. Bu seçimde, onlar aday. Ekmeği, suyu, geleceği çalınmış 85 milyon aday. Kaybolan neşesine yeniden kavuşmak isteyen herkes aday. Her birimiz refah, huzur ve adalet hasretiyle, hakça ve insanca yeni bir düzen kurmak için adayız. 14 Mayıs'ta sadece bana oy vermeyeceksiniz, adalet arayan herkese oy vereceksiniz. Bu ülkenin onuruyla çalışan ama geçinemeyen insanlarına oy vereceksiniz. Kendiniz, sevdikleriniz ve geleceğiniz için oy vereceksiniz. Bu çürük düzeni sizler değiştireceksiniz. Hak ettiğimiz düzeni, hep beraber kuracağız. Unutmayın, sevgili halkım, birleşe birleşe kazanacağız."