EZGİ ÇELİKANKARA
Türkiye bir seçim dönemini daha geride bıraktı. Ne var ki, seçim meydanlarında oyların çalınacağını, hile yapılacağını, elektriklerin kesileceğini iddia edenler ve bu iddialarını seçimin son gününe kadar sürdürenler, sandıktan istedikleri sonucu alınca, bu iddialarından bir gecede vazgeçtiler. Erdoğan'ın otoriterleştiğini, diktatörleştiğini savunanların, onun kurucusu olduğu Ak Parti'nin oy oranının yüzde 40'lara düşmesini nasıl açıklayacakları merak konusu. Konuya dair görüşlerini aldığımız aydınlar, "Erdoğan diktatördür" söylemi ile Ak Parti üzerinden algı operasyonu oluşturulduğunu dile getirdi.
Milletin gönlünde itibarları olmaz
Ak Parti Ankara Milletvekili Ahmet Gündoğdu ise seçimde Erdoğan'ı ve AK Partiyi değersizleştirmek için karşı bir ittifak oluşturulduğunu dile getirdi. Bu ittifakta görülen üç siyasi parti olduğunu söyleyen Gündoğdu, onların yanında da terör örgütleri, uluslararası güçler ve uluslararası güçlerin medya organlarının olduğunu kaydetti. İstenilen sonuç çıkmıyorsa seçim hilelidir ve zafer elde edenlere diktatördür denilmesinin yanlış olduğuna dikkat çeken Gündoğdu, "Amaçlarına ulaştıklarında diktatörlük söylemi de hile de kalmadı. Yaptıkları millete hizmet etme siyaseti değildir. Regal yollardan alt edemedikleri rakiplerini ulusal ve uluslararası kirli güçlerin desteği ile cimdik atıp tatmin olma siyasetidir. Bu siyasetle anlık mutluluk yaşayabilirler ama milletin gönlünde itibarları ve kalıcı yönlerinin bulunması gerektiğini" söyledi. Algı operasyonu oluşturdular
Gazeteci/Yazar Abdurrahman Dilipak, diktatörlükle yönetilen ülkelerde diktatöre "diktatör" denmeyeceğine dikkat çekerek bunun bir algı operasyonu olduğunu dile getirdi. "AK Parti seçimden güçlenerek çıksaydı hemen yolsuzluk iddiaları gündeme gelecekti" diyen Dilipak, medya ve çevre tarafından sonuçların tartışmasız kabul edildiğini kaydetti. Birilerinin beyaz Kürtleri kara derili Türklere tercih ettiğini söyleyen Dilipak, diktatörlerin seçimle değil darbe ile geldiğini hatırlattı. İddiaların gerçek olması halinde sürecin başka türlü işlemesi gerektiğini belirten Dilipak, "CHP tek parti döneminde bu sorunu açık oy gizli tasnifle çözmüştü. Tek parti vardı. Adayları tek adam belirliyordu. Ve ancak sınırlı sayıdaki parti üyesi oy kullanabiliyordu. Oylar sayıldıktan hemen sonra da yakılıyordu.Uluslararası sistem, localar, paralel yapı ve yerli işbirlikçileri birlik olup AK Partiyi milletvekili sayısının altına çekmeyi başardılar. Seçimde oluşturdukları siyasi ortaklığı bundan sonra sürdürüp sürdüremeyeceklerini göreceğiz" dedi.
Erken seçime gidilebilir
Yeni Yüzyıl Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve İİBF Dekanı Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu, seçim öncesinde Ak Parti üzerinden algı operasyonları oluşturularak seçim stratejisine yön verilmeye çalışıldığını kaydetti. Sonuçlara göre muhalefet partilerinin iktidar olmayı üretemediğini gördüğümüzü söyleyen Hacısalihoğlu, Ak Parti'nin tek başına iktidar olmasını engellemek için çalıştıklarını ifade etti. "Erdoğan diktatördür" söylemi ile HDP'nin barajı aşmasını sağladıklarını dile getiren Hacısalihoğlu, bu tabloyu ortaya koyanların şimdi Türkiye'de iktidarın nasıl kurulacağını da söylemeleri gerektiğini dile getirdi. Hacısalihoğlu sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Seçim gecesi el çabukluğu ile Ak Parti ile koalisyon kurmayacağız açıklaması yapanlar gelecek ve istikrar adına nasıl bir cevap verecekler düşünmeleri gerekir. Hükümetin tek başına iktidar olmamasını arzulayanlar şimdi nasıl bir tabloyu harekete geçirecekler? Görünen o ki bu tabloya göre Türkiye yeniden bir erken seçime gitmek zorunda kalacağını" belirtti.
Hesabı sorulmalı
Yazar İlhami Işık, merkez medyanın iftira ve iğrençleşme kampanyaları ile Ak Parti üzerinden seçimlere yön vermeye çalıştıklarını dile getirdi. Türkiye'nin en kirli kalemlerinin günlerce bunun propagandasını yaptığına dikkat çeken Işık, " Ak Parti oyları çalacak, tekrar birinci parti olacak dediler. Hatta bunu somut bir şekilde yaparak nerde, nasıl çalınacağını utanmazca belirttiler. Özellikle de Fuat Avni denilen yalan makinası ahlaksız bir mantıkla seçimlere yön vermeye çalıştı. Vicdandan, ahlaktan yoksun tanımlamaları seçim sonuçlarının ardından sustu. Bunun hesabını sormak gerekir" ifadelerinde bulundu.