Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Artvin Valisi Necmettin Kalkan'ı ziyaret ederek, burada basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dün Gezi Parkı temsilcileri ve sanatçılarla görüştü. Buradan bir referanduma gidilebilir kararı çıkmıştı ancak Başbakan az önce açıkladı, 'Referandum yok ama plesibite, yani kamu görüşleri almaya gidebiliriz' dedi. Bunları nasıl yorumluyorsunuz" sorusu üzerine Gül, "Dediğiniz bu gelişmeler, mahkemeler, Türkiye'nin demokratik standartlarının nasıl çalıştığını, nasıl yüksek olduğunu, Türkiye'nin nasıl bir hukuk devleti olduğunu göstermesi açısından da dikkat çekicidir" ifadesini kullandı.
Projeyle ilgili itirazları olan ve bunu direnerek gösterenlerle hükümetin başı Başbakanın görüşmelerinin güzel bir şey olduğunu vurgulayan Gül, şunları söyledi:
"Bunu doğrusu ben dün de söyledim. Diyalog dediğimiz şey böyle olur. Herkesin birbirini anlaması, itirazlarını anlaması böyle olur. Neticede muhakkak ki bir şekilde nihayete ulaşacaktır. Hiçbir şey askıda kalmayacaktır. Referandum demokratik toplumların başvurduğu araçlardan birisidir. O olabilir. Hukuk yolu hepimizi bağlayıcı bir yoldur. Hukuk yolu, nihai kararların çıktığı bir yoldur. Bunlarla meselenin yürütülüyor olması ve böyle bir tartışmalı bir konunun böyle bir istikamete girmiş olması, sevindiricidir. Bütün dünyada da örnek izlenmesi gerekir. Demek ki problemlerimizi konuşarak, tartışarak, diyalog ve hukuk çerçevesi içerisinde çözebilme olgunluğunu gösteriyoruz demektir bu. O bakımdan memnuniyetle karşılıyorum, bu bir kaç gün içindeki bu gelişmeleri."
Protestolar her zaman yapılabilir
Kamu düzeninin sağlanmasının ayrı bir konu olduğunu ifade eden Gül, şunları söyledi:
"Barışçı bir şekilde protestoların, itirazların yapılması ayrı bir konudur. Muhakkak ki şiddete başvurmadan itirazlar her zaman yapılabilir. Farklı düşünceler, protestolar her zaman yapılabilir. Bunlar demokrasinin doğası gereğidir ama diğer insanları rahatsız edecek şekilde, çarşıları, caddeleri, ana meydanları, şehrin hayatını felç edecek şekilde, şiddet yanlısı veyahutta şiddete başvurarak yapılan gösterileri tabii ki hiç kimse tasvip etmez. Nihayetinde bunlar kurallara ve kanunlara aykırıdır. Dolayısıyla onların nihayete erdirilmesini sağlamak da hepimizin, hem devlet görevlilerimizin hem de vatandaşlar olarak herkesin görevidir."
Dünkü buluşma, görüşme önemli
Bir başka basın mensubunun "Sayın Başkabakan Gezi heyeti ile görüşme yaptı. İçişleri Bakanına da '24 saat içerisinde bu eylemler bitirilsin' talimatı verdi. Yapılan görüşmelerden nasıl bir sonuç bekleniyor. Bu görüşmelerin sonucu dikkate alınacak mı, eylemlerin sona erdirilmesi konusunda. Yoksa 24 saat içerisinde bir müdahale olabilir mi" sorusu üzerine Gül, nihayetinde bunların kendisinin karar vereceği konular olmadığını kaydederek, şöyle devam etti:
"Bu tip konularla ilgilenen belediyeler var. Türkiye'nin nihayetinde sorumlu olarak hükümet vardır. Hükümetin ilgili bakanları, sayın Başbakan onlarla görüşmeler yapıyorlar. Böyle bir noktaya gelindikten sonra herkesin birbirini dinlemesi çok önemli. Niçin itiraz edildiğinin anlaşılması çok önemli. Bu bakımdan dünkü buluşma, görüşme önemli. Ben de biliyorsunuz bazılarını, bu itirazları yapanları davet ettim. Bazılarıyla ben de görüştüm. Hatta basına haber vermeden de görüştüklerim oldu, bazı önem verdiğim, bu itirazların içerisinde bulunan kişilerle. Dolayısıyla dinlemek önce çok önemli. Dinledikten sonra muhakkak ki sağduyuyla bir orta yol bulunacaktır."
Başkanlık sistemi
Bir gazetecinin "Görev süreniz dolmak üzere, sizi bundan sonra nerede göreceğiz. Başkanlık sistemiyle ilgili ne düşünüyorsunuz" sorusuna da Cumhurbaşkanı Gül, "Bunları konuşmak için çok erken. Bunları daha sonra konuşuruz. Zaman zaman bu konuyla ilgili açıklamalar yaptım. Demokratik sistem dediğimizde, bu parlamenter olabilir, başkanlık şeklinde olabilir, bu nihayetinde bir tercih konusudur ama önemli olan bizim check balans dediğimiz dengeler vardır. Onların çok iyi olması ve o sistemin demokratik olma niteliğini, hukukun üstünlüğünü koruma niteliğiyle ilgili prensiplerin yerinde olursa o artık yeter. Onun ötesinde hangi sistem olacağı o nihayetle çoğunluğun karar vereceği bir şeydir" yanıtını verdi.