Mehmetçik barışın teminatı olacak

Türkiye, Akdeniz’deki haklarını Libya tezkeresi ile güvence altına alarak, geri adım atmayacağını dünyaya duyurdu. Mehmetçik’in bölgeye barış getireceğini kaydeden uzmanlar, “Türkiye, Libya üzerinden Kuzey Afrika bağlamında bölgesel barış ve istikrara katkı sağlayacak” dedi.

ÖZLEM DOĞAN

Türkiye ile Libya arasında imzalanan anlaşmanın ardından Akdeniz’de oynanan oyunları bozacak ikinci adım olan Mehmetçik’i bölgeye gönderecek tezkere de Meclis'ten geçti. Libya’da darbeci Hafter’i destekleyen Fransa, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır ve Rusya’ya karşı Türkiye Libya'daki uluslararası tanınırlığa sahip Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH)’nin destekliyor. Türkiye, ‘Tezkere ile dünyaya nasıl bir mesaj verdi?’, ‘Türk Askeri Libya’da ne yapacak?’, ‘UMH’nin Libya’daki kalıcılığı Türkiye için ne anlama geliyor?’ gibi konuları ANKASAM Başkanı Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol ve Maltepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sencer İmer Milat gazetesine değerlendirdi.

Türkiye caydırıcı adım attı

Libya tezkeresinin Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki menfaatlerini korumaya yönelik kararlılığını gösteren sürecin bir parçası olduğunu ifade eden Prof. Dr. Erol, “Türkiye kararlılığını dünyaya gösterdi. Türkiye bu tezkereyle birlikte hem Doğu Akdeniz’deki çıkarlarını hem de bu bağlamda Türkiye’nin oluşturduğu yeni dengede önemli yere sahip olan UMH’nin varlığını korumaya yönelik caydırıcı adım atmış oldu” dedi.

Katar modeli örnek oldu

Türkiye’nin Katar’a asker göndermesinin bölgedeki tehditlere karşı caydırıcı bir rol üstlendiğini hatırlatan Erol, “Katar modeli bundan sonraki süreçlerde daha başka coğrafyalarda kendisini göstermeye başladı, Libya ile daha da yaygınlaşacak diyebiliriz. Türkiye’nin Katar’da vermiş olduğu başarılı sınav, diğer ülkeler tarafından da Türkiye’ye karşı bir güven olarak telakki edildi. Libya’daki hükümetin bu kararı almasında da Türkiye’nin politikasında ortaya koyduğu kararlılığın önemli bir yeri var” diye konuştu.

Kuzey Afrika’ya barış gelecek

Tezkereyi sadece Türkiye ve Libya bağlamında değerlendirmemek gerektiğini belirten Erol, “Türkiye her şeyden önce gönül coğrafyasındaki istikrarın, güvenliğin, barış ve huzurun tekrar tesisi noktasında bir kez daha üstlendiği tarihsel misyona uygun şekilde hareket ediyor. Libya’daki olayların sadece UMH ile sınırlı kalmayacağını, Kuzey Afrika ağırlıklı olarak bölgedeki diğer ülkelerin de istikrarsızlaştırıcı bir kapasiteye sahip olduğunu bilen Türkiye, Libya üzerinden Kuzey Afrika bağlamında bölgesel barış ve istikrara katkı sağlayacak bir adım attı. Bu adım, bölgeyi dizayn etmeye çalışan İsrail, Mısır, BAE ve Suudi Arabistan’a karşı önleyici bir tavırdır” ifadelerini kullandı.

Türkiye’yi kuşatmaya yönelik terör koridorunun kırılacağını vurgulayan Erol, “Yunanistan’dan BAE’ye uzanan Türkiye’yi kuşatmaya yönelik bir hat var ve bu hat sadece Doğu Akdeniz’le sınırlı değil. Aden körfezine kadar uzanan bu hattan Türkiye dışlanmaya çalışılıyor. Bu bağlamda Türkiye’nin Katar, Somali, Sudan ve Libya hamlesi bu kuşatmayı yarmaya ve engellemeye yönelik bir harekettir. Türkiye bölgede tesis ettiği dengeyi ve kurduğu yeniş oyunu güçlendirerek devam etmek istiyor. Türkiye oyun bozucu rolünü ve bu bağlamda ortaya koyduğu yeni dengeyi orada korumaya çalışıyor” şeklinde konuştu.

Tarihsel misyonumuzu devam ettiriyoruz

Libya tezkeresine karşı çıkanların dünyadaki gelişmelerden ve yeni uluslararası sistemin inşa sürecinde oynanan oyunlardan haberleri olmadığını ifade eden Erol şunları kaydetti: “Türk askerinin Libya’da ne işi var diyenlerin gelişmelerin merkezinde yer alan eski Selçuklu ve Osmanlı coğrafyası ile ilgili bilgileri yok. Bu muhalif kesim kabul etmese de Batı tarafından Selçuklu ve Osmanlı varisi olarak kabul edilen ülke Türkiye’dir. Bu tarihsel misyonumuzun ayrılmaz bir parçasıdır. Libya tezkeresine karşı çıkanlar yeniden güçlenen milli, bağımsız, güçlü Türkiye gerçeğini anlamaktan çok uzaklar.”

Çok dikkatli olmalıyız

ABD’nin Irak'ın başkenti Bağdat'ta İranlı General Kasım Süleymani'ye yönelik saldırısına dikkat çeken Prof. Dr. Sencer İmer, “Büyük bir gerginlik içerisinde olan bir bölgede yaşıyoruz. Bu iç savaşta Türkiye’nin çıkarlarını korumamız lazım. Meclisten geçen tezkere elimizin altında olmalı. Uygularken dikkatli olmalıyız. Hafter denilen isyancıyla merkezi hükümet arasında bir savaş yaşanıyor. Birçok emperyalist ülke de orada kendi çıkarları doğrultusunda hareket ediyor. Tedbiri elden bırakmamalı ve mutlaka diplomasiyi kullanmalıyız” açıklamalarında bulundu.