Sanayici kimliğinin yanı sıra yapımcı ve yönetmen kimliği ile de bilinen Mehmet Tanrısever, vicdanı sorumluluk hisseden bir sanatçı duyarlılığı ile gazetelere tam sayfa ilan verdi. Toplumda moral değerlerinin yükselmesi için sanatın iyileştirici gücünü es geçmemek gerektiğini vurgulayan Tanrısever, 2013 yılında yaşanan Gezi ve 17 Aralık olaylarından dolayı yaşadığı sarsıntıyı dile getirdi.
BENİM İLANIM BİR TEBLİĞDİR!
Türk Sinemasında başka bir sektörden para kazanıp gönüllü olarak sinemaya yatırım yapan önemli şahsiyetlerden biri olan Mehmet Tanrısever; "Öncelikle 2014 yılı hepimize mübarek olsun. Ülkemize karşı olan duyarlılığımı ve sorumluluğumu gazetelere verdiğim " Ümitvar Ol Türkiyem'' ilanlarıyla anlatmaya çalışıyorum. Çünkü bizler bu ülkede doğduk, bu ülkenin ekmeğini ve suyunu yiyip içmekteyiz. Benim bu kadar duyarlı olmamın sebebi ülkemi 1 numarada görmek istememdir. 2013 Yılındaki Gezi ve 17 Aralık olaylarından sarsıntı duydum. Ülkemize kim, ne yapmak istiyor? Gezi olaylarında bazı sanatçılar " kaygılıyız" diye ilanlar veriyorlardı, ben de cevaben tüm kalbimle ve ruhumla inanarak " Ümitvar Olun" diyorum. Gezi olayları ve 17 Aralık olaylarından dolayı halkımız karamsarlığa kapıldı. Bu karamsarlık bana muazzam bir hüzün verdi. Halkımızın karamsarlığını gidermek için gazetelere boy boy ilanlar verdim. 1980 li Yıllarda Sayın Fethullah Gülen Hocaefendi'yi tanıdım. Onun duruş, yaşantı ve konuşmaları beni kendisine hayran bıraktı. Felsefe, amaç ve gayelerini çok beğendim. Okullar, yurtlar ve fakir insanlar için verilecek burslar beni çok heyecanlandırdı. Elimden geldiğince de güzel ahlaklı nesil yetişmesi için yardımcı olmaya çalıştım. Mevcut siyasi otorite olan Ak Parti'nin de çalışmaları, düşünceleri ve hatta 2023 vizyonları bana çok ümit verdi. Herkesin zaman zaman hataları olmuştur. Önemli olan bu hatalardan ders almaktır. Bediüzzaman Said Nursi'nin bu konuda bir sözü var: "Bir gemide 99 tane cani 1 tane masum olsa, o masumun hatırına o gemi batırılmaz." Şimdi de 100 tane iş yapılmışsa 10 tanesinde yapılan eksikliklerden dolayı kalan 90 tane güzel işler görmemezlikten gelinmemelidir. Bir sepette çürük elmalar varsa o sepetin değil o çürük elmaların çöpe atılması gerekiyor. 17 Aralık olaylarında cemaat-siyaset çatışması var gibi bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Kim haklı, kim haksız, kim zalim, kim mazlum? Bir vatandaş olarak da bu işlere çok üzülüyorum ve bu fitne fesada karşı düşüncelerimi söylemeye çalışıyorum. Gazetelere kendi sözlerimle değil Allah'ın sözleriyle ilanlar vererek anlatmaya çalışıyorum. Benim siyasi iktidar partisiyle organik bir bağım yok. Ancak kendilerine dua ediyorum. Cemaatten de bir menfaatim yok. Kendilerine maddi manevi yardımcı oldum ve dua ediyorum. Hep belirttiğim gibi Sayın Fethullah Gülen Hocaefendi manevi yönü çok değerli bir kişidir. Bu yanlış anlaşılmaları düzeltmesi için halktan özür dilemesi gerektiğini düşünüyorum. Özür dilemek insanın erdemliliğini gösterir. Üstad Bediüzzaman Said Nursi bir sohbetinde devlet memuruna diyor ki: "Siz bu ülkenin maddi bekçilerisiniz, biz de manevi bekçileriyiz." Ülkenin her 2 tarafa da ihtiyacı var. Allah bir ayetinde Peygamber Efendimize şöyle söylüyor: "Senin için yarınlar bugünlerden daha daha güzel olacak." Bizler de ümmet olduğumuza göre inşallah bizlerin de yarınları çok daha güzel olacak. Önemli olan bunu kavrayıp çok çalışmak, dürüst olmak ve dik durmak. Birbirimizi sevsek daha güzel olacak ama sevmesek de saygılı olalım. Meyve veren ağaç taşlanır. Meyve veren Türkiye'mizin önüne de takoz koymak isteyenler var. Hayrı da şerri de yaratan Allah'tır. Bunları Allah yaptırıyor. Ancak akıl sahipleri ders alır. Hepimiz figüranız, asıl yönetmen herkesi çok güzel yönetiyor. Sonunda herkes niyetine göre mükafatını alacaktır." Şeklinde konuştu.