'Medeniyet Kahpesi'nin El Sisi'leri

Sisi'yi ödüllendirenlerden Şam'daki katil de ödül bekliyor. Reyhanlı'daki katliamın tetikçileriyle aynı karede poz verenler de Türkiye'de iktidar olma ödülü bekliyoru2026

STAM Başkanı ( Sivil Düşünce Toplumsal Araştırmalar Merkezi)

Behçet CANÖZ

Mısır'da Rabiatü'l Adaviye'de iki yüz kişi katledildi, beş binden fazla yaralı var. "Medeniler" seyrediyorlar.

"Maske yırtılmasa hala bize afetti o yüz

Medeniyet denilen kahpe hakikat yüzsüz"

Çanakkale cephesi kapanmadı, cihat devam ediyor. Filistin, Kanal, Yemen, Şam mücadeleye devam ediyorlar. Türkiye' bu mücadelenin tam ortasında. Bundan dolayı Batı'nın devşirmeleri her fırsatta bu ülkenin üzerine çullanmak istiyorlar. Gezi Parkı olayları bunun en açık örneği olarak karşımızda durmaktadır. Mursi'nin başına gelen aslında Recep Tayyip Erdoğan için de planlanmıştı. Mısır'daki darbeden sonra Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına "Ayağını denk al" tehditleri tesadüfi değil.

Bu kahpeliği Müslümanlar biliyor, kahpeliklerle mücadelenin cihat olduğunun da şuurunda. Baskı ve zulüm adam öldürmekten daha kötüdür."diyen Kuran-ı Kerim'in mensupları elbette zulme boyun eğmeyecekler. Zulme başkaldırı peygamberi bir duruştur. HZ Hüseyin Efendimiz'in duruşudur. Zulme karşı mücadelede alından vurulmak en büyük şereftir. Bugün Adaviye şehitleri yarının nurlu medeniyetini müjdeliyorlar.

Gezi Parkı Darbe Planı, Mısırda uygulanıyor. 1960, 1971,1980,1997,2007'de Türkiyede denenen bu cunta yapılanması, Balyoz planını Rabiatü'l Adaviye'de bütün melanetiyle ortaya koydular. Balyoz, Mısır'da Sisi eliyle icra ediliyor. Yani, Mısır, Firavunlar eliyle "çağdaşlaştırılıyor (!)"

Batı, bu darbelere, katliamlara sesiz kalarak, cuntacıları teşvik ederek, kendi coğrafyası dışındakilere demokrasiyi layık görmeyerek, kendi içindeki ırkçı çevreleri cesaretlendiriyor. Bu çevrelerin yapacağı eylemlerden de cuntanın, katliamcıların yanında yer alanlar sorumlu olacaklar.

AB ve ABD kendi yaktığı fitne ateşine doğru koşuyor. İslam korkusunu (İslamofobi) pompalayarak kendi kamu düzenini de tehlikeye atmaktadır. Batı, bu ilkesiz korkak vurdumduymaz tavrıyla, ırkçı çevreleri cesaretlendirmekte, Avrupa ve ABD'de yaşayan başta Müslümanlar olmak üzere farklı din ve inanç gruplarının da hayatlarını tehdit etmektedir.

Darbe sonrası ABD Dışişleri Bakanı'nın Sisi cuntasını ziyaret etmesi, cuntanın il iş olarak Gazze'nin nefes borusu hükmünde olan Refah sınır kapısını kapatması, tünelleri imha etmesi cuntanın hangi mahfillerce organize edildiğini açık seçik göstermektedir. Yarın Filistin'de yaşanacak insani krizden de bu cunta ve yandaşları sorumlu olacaktır. "Dökme Kurşun Operasyonu" ile binlerce Filistinliyi katledenler bugün Rabiatü'l Adaviyi'de aynı katliamlarını sürdürmektedirler.

Mısır'da Sisi cuntası, kendi halkını katlediyor, kendini medeni olarak gören Batı ve onun Ortadoğu'daki diktatörleri seyrediyorlar. Sisi cuntasını milyar dolarlarla ödüllendiren Suudiler ve körfez ülkeleri bu katliama ortaktır. Ellerinde masumların kanları var ve o kanlı elleriyle bir gün mutlaka hesaba çekilecekler. Bu, kendini "Batı" denilen kahpelere satanlar, bir gün iktidarlarının ayaklarının altından kayıp gittiğini görecekler. Allahın zalimlere vaat ettiği "o gün", mutlaka gelecek. Çünkü O, vaadinde durandır. Sisi'yi ödüllendirenlerden Şam'daki katil de ödül bekliyor. "Siyasal İslam iflas etmiştir" diyerek yüz binden "siyasal İslamcıyı" öldürdüğünü, milyonlarcasına da ülkeyi terk ettirdiğini ifade ediyor. Dolayısıyla Esed de ödüllendirilmeyi bekliyor. Reyhanlı'daki katliamın tetikçileriyle aynı karede poz verenler de Türkiye'de iktidar beklentisine girdiler.

Merkez aynı: Siyonistler.

Mısır'da katliam yapanlar "medeniyet denilen kahpe"nin çocukları. Biz o "çocukları" çok iyi tanıyoruz. Çanakkale'de, Filistin'de, Cezayir'de, Suriye'de, Irak'ta oluk oluk kan akıtanlar işte bunlar. 1994'te Cezayir'de yüz binlerce insanı katledenler de bunların çocukları. Filistin'de yüz senedir kan döken Siyonistleri besleyenler, bugün Sisi cuntasını destekleyenlerdir. 2006'da Hamas'ın seçim zaferini de yok sayanlar bunlar

Gezi parkı olaylarını planlayanlar bu oyunu Mısır'da da devreye soktular. Bundan dolayıdır ki gezi olayları üç beş çapulcunun organizesi değildir. "Endişelerini bildirmekle" katilleri cesaretlendiren AB ve ABD, Gezi teröründe de böylesine bir tavır takınarak çapulcuları cesaretlendirmişti.

Sisi koalisyonunun açılımını : Suriye- İran- Suudi- İsrail ve yandaşlar olarak okumak gerekir. Bu katliamda bu ülkelerin elleri var. İlk bakışta, bir araya gelemeyeceği zannedilen bu ülkeler, kan dökülmesi için ittifak kurdular. Sisi'nin Beşer Esed'den farkı yok. İran'ın mollaları nasıl ki Esedin yaptığı katliamda Hizbullah (Hizbüş'şeytan) terör örgütüyle yer almışsa Mısır'daki darbeyi destekleyerek bu katliamda da yer aldılar.

Suudi krallığı, Kabe'de katliam yapmaktan çekinmeyecek kadar gözü dönmüş bir yönetimdir. Bugün de Mısır'daki katillere on iki milyar dolar vererek onları ödüllendirmiştir. Yedinci asırda Kerbela'da yaşanan facia, bugün Batı destekli diktatörlerce tekrarlanıyor. O günün Şam'daki Yezid'in bugün yerinde, Esed'i, Sisi'leri, İran'da mollaları, Arabistan'da kralları, Türkiye'de Milli Şef'leri, Batıda ise kendini "medeni" zanneden kokuşmuş yandaşları var. Bugün ümmetin duruşu, Ehli Beyt'in duruşudur.

Mısır halkı, direnişiyle bütün maskeleri yırtıyor ve yeniden bir medeniyetin doğuşunu müjdeliyor. Bu direniş, yeni bir diriliştir. Bu dirilişi durduramayacaklar. Sisi'yi destekleyenler acı akıbetten kurtulamayacaklar. Onların saltanatları mutlaka yerle bir olacaktır. İsrail, bu melun planların genel karargahıdır. Refah sınır Kapısını kapatmakla kendi cehenneminin kapılarını açıyor. Savaşla şiddetle zulümle bir yere varılamayacağını anlamayacak kadar ahmak bir devlet İsrail. Terörün devletleşmiş halidir İsrail. Uluslar arası terörün merkezi, fitnenin merkezidir İsrail.

Zalimler, bu dünyada mutlaka adalet önünde hesaba çekilecekler. Onları o gün hiç kimse kurtaramayacak. "Hesap Günü"nde ise onların hiç koruyucuları olmayacak.

Şehitlere rahmet, gazilere acil şifalar diliyorum.