KORAY TAŞDEMİR-İSTANBUL
İnsani Yardım Vakfı, (IHH) 'Mahallene ve Okuluna Sahip Çık! Uyuşturucuya Hayır!' sloganıyla 31 ayrı şehirde uyuşturucu ile mücadele konferansları başlattı. Projenin başında bulunan İHH Yönetim Kurulu Üyesi Osman Atalay ile uyuşturucu ile mücadele konusundaki çalışmalarını Milat okurları için konuştuk.
-Kampanyanızın çıkış noktasından söz eder misiniz?
Son yıllarda parklarda, bahçelerde, meydanlarda, metrolarda ve özellikle sokak aralarında, sentetik uyuşturucu (bonzai) kullanımına şahit oluyoruz. Gencecik insanlar krizlere giriyor. Bunun için bir şeyler yapma gereğini hissettik ve buna el attık.
Bilinçlendirmek gerek
İHH ve bir STK olarak bize düşen toplumu bilgilendirmek, bilinçlendirmek, doğru yola sevk etmek ve veri toplamak. Biz işin önleyici kısmındayız. Devlet de bu işin engelleme ve tedavi boyutunda. Devlet de zaten bu konuda ciddi anlamda çalışıyor. Uyuşturucu kullanımın yoğun olduğu ve bu vakaların yüksek olduğu 22 şehir belirledik ve bu illerde konferanslar yapalım dedik. Tabi illerden gelen istekler üzerine bu sayıyı 31'e çıkardık ve şimdi bu illerde bilgilendirici konferanslar vereceğiz. İlk olarak Trabzon'da başladık.
47 ilde yoğunluk
-Türkiye'de uyuşturucu kullanımı ne düzeyde?
Marmara Bölgesi uyuşturucunun en fazla kullanıldığı bölge. Yüzde 33u2026 İç Anadolu yüzde 19 ile ikinci sırada. Arkasından Ege Bölgesi geliyor, yüzde 11. Doğu Anadolu'da yüzde10, Güneydoğu Anadolu'da yüzde 9 ve son olarak Karadeniz Bölgesi'nde yüzde 4. Bu veriler 2004 yılına ait. 2013 yılından bugüne uyuşturucunun ciddi şekilde genele yayıldığını görüyoruz. 15 yıl önce 21 ilde uyuşturucu vakası görülürken bugün 47 ilde uyuşturucu vakaları görülüyor.
Büyük bir ciro
Bugün dünyada petrol ve silahtan sonra en büyük ihracat uyuşturucudur. Uyuşturucu ekonomisi uluslararası ticaretin yüzde 8'ini oluşturuyor. 2016 dünya uyuşturucu cirosu 1.3 milyon dolar. Büyük bir pasta var ve pastadan en büyük payı Amerika, Rusya ve İngiltere alıyor. Bu, tabii ki Türkiye'yi de etkiliyor. Türkiye olarak bizim bir kerede bu konuda ciddi bir coğrafi dezavantajımız var. Uyuşturucu Afganistan'da ham madde olarak üretiliyor, İran, Türkiye ve Balkanlar üzerinden Avrupa'ya yayılıyor. Burası bir geçiş güzergahı. Türkiye ve Balkanlar üzerinden yılda 155 ton eroin ve esrar geçiyor. Bu yaklaşık olarak 10 bin kamyona eşdeğer. Amerikan'ın Afganistan'ı işgalinden önce 2011 yılında Taliban uyuşturucuya kafayı ciddi anlamda takmış ve buradaki uyuşturucu üretimi 200 tona düşmüştü. İşgalden sonra bir yıl içerisinde yıllık 3 bin tona çıktı. Bugün itibariyle Afganistan'da ortalama 9 milyon ton uyuşturucu üretiliyor.
-Türkiye'nin uyuşturucuyla mücadelesini nasıl görüyorsunuz?
Türkiye bu konuda kolluk kuvvetleri anlamında iyi bir mücadele vermiş görünüyor. 2016'da 5 bin ton eroin yakalandı. 2017 yılında yakalanan eroin 20 bin ton. 4 katına çıkmış. Türkiye 17 ve 25 Aralık 2013 yılında güvenlik anlamında ciddi bir zafiyet yaşadı. Hele 15 Temmuz ve sonrasında çok daha ciddi bir güvenlik travması yaşadı. Bunun tabii ki uyuşturucu ile mücadeleye etkisi oldu. Bütün kuvvetler güçlerini devletin bekasına kanalize ederken bu alanda bir zafiyet oluştu ve bu mücadele zayıfladı. Onun için son birkaç yılda uyuşturucu vakalarında artış meydana geldi.
Sade polisle olmaz
Uyuşturucu kullanımına ve satışına engel olmak sadece emniyet kuvvetleriyle olmaz. Burada STK'lara da görev düşüyor. Biz bunun için mahallemize ve okulumuza sahip çıkalım dedik. Bütün mesele mahallede başlıyor, çocuk burada büyüyor ve ergen oluyor. İnsanların uyuşturucuya ulaştığı yer mahalleler. Bu mahallenin sahibi biziz, mahallemizi temiz tutarsak bu işi çözebiliriz. Mahallede de en önemli faktörler aile ve öğretmenlerimizdir. Öğretmen çok önemli. Öğretmenler, çocukları ailelerinden daha fazla görüyorlar, onlarla göz göze iletişimleri çok fazla.
-Uyuşturucuyu nereden temin ediyorlar?
Uyuşturucu kullanan insanların yüzde 80'ı bunu mahallesinden temin ediyor. Arkadaş faktörü önemli, yüzde 48 arkadaş vasıtasıyla yüzde 23 de meraktan uyuşturucuya başlıyor. Türkiye'de STK'lar, bu konuda çok duyarsızlar. Türkiye'de 80 bin STK bulunuyor. Bence bu mücadelenin ana çatısı Yeşilay olmalıdır. 1970'lerde ve 80'lerde verem savaş dispanserleri olduğu gibi günümüzde de uyuşturucu ile mücadele merkezleri olmalı diye düşünüyorum.
-Bakan Soylu'nun sözlerini nasıl yorumladınız?
Sayın Bakanımız Süleyman Soylu'nun uyuşturucu ile mücadele konusundaki sözleri çok eleştirildi. Fakat olayın ne kadar ciddi boyutlara geldiğini gösteriyordu o sözler. O sözler bir içişleri bakanından ziyade canı yanan bir babanın feryadı gibiydi.