Mabedlerimiz mahzun

Mimarileri, yapılış tarihi ve hikayeleriyle bulundukları şehirlerin simgesi haline gelen camiler, Kovid-19 salgını nedeniyle en sessiz günler geçiriyor. Selçuklu ve Osmanlı’dan izler taşıyan ve asırlara meydan okuyarak günümüze kadar gelen eserler mahzunluğun zirvesini yaşıyor.

İslamiyet'in kutsal mekanları olan, yapılış zamanları, mimarileri ve hikayeleriyle bulundukları şehirlerin simgesi haline gelen camiler, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle bu ramazanı mahzun geçiriyor. Selçuklu ve Osmanlı'dan izler taşıyan, asırlara meydan okuyarak Türkiye'nin sembolleri olan camiler en sakin günlerini yaşıyor. Ülkenin doğusundan batısına kadar birçok caminin en "sessiz" hâli havadan görüntülendi.

"Yedi Tepeli Şehri" tarihi camiler süslüyor

Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'u fethinin hemen ardından yapılan Eyüp Sultan Camisi ve etrafındaki medrese, aşhane, imaret, hamam ile türbeden oluşan külliye, her yıl ramazan ayında binlerce ziyaretçiyi ağırlarken bu yıl tarihi bölgede sessizlik hakim.

Sultan 1. Ahmed tarafından 1616'da mimar Sedefkar Mehmet Ağa'ya yaptırılan Sultanahmet Camisi, kentin en çok turist çeken mekanları arasında yer alıyor.

Kanuni Sultan Süleyman adına 1551-1557'de İstanbul'da Mimar Sinan tarafından inşa edilen Süleymaniye Camisi, ihtişamıyla adeta büyülüyor.

Osmanlı-Selçuklu mimari tarzıyla bugünün çizgilerinin bütünleştiği "Büyük Çamlıca Camisi" de kentin yeni sembollerinden biri oldu. İbadet bölümlerinin yanı sıra müze, sanat galerisi, kütüphane, konferans salonu, sanat atölyesi ve otoparkın yer aldığı Türkiye'nin en büyük camisi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla 3 Mayıs 2019'da açıldı.

Edirne'de Mimar Sinan'ın "ustalık eseri", Bursa'da tarihi Ulu Cami

Ünü çağını aşan Mimar Sinan'ın "Ustalık eserim." dediği Selimiye Camisi, eşsiz mimarisi ve azametiyle serhat boyunda yıllara meydan okuyor. UNESCO'nun 2011'de ilk kez bir camiyi kültürel eser listesine almasıyla dünya çapındaki ünü daha da artan Selimiye Camisi, barındırdığı özellikleri ve ihtişamlı yapısıyla dikkati çekiyor. Türk-İslam mimari sanatının mihenk taşı tarihi cami, bir biblo gibi Edirne'nin en ihtişamlı yapısı olarak göze çarpıyor.

Osmanlı döneminde Süleyman Çelebi tarafından 1403'te inşasına başlanan ve Sultan 1. Mehmed tarafından 1414'te yapımı tamamlanan "Eski Camii" de Edirne'nin simgeleri arasında yer alıyor.

Osmanlı padişahı Yıldırım Bayezid zamanında, 1396-1400 yıllarında, Orhan Gazi Parkı'nın bulunduğu geniş bir alana yapılan Bursa Ulu Cami, Osmanlı camileri arasında çok kubbeli anıtsal yapıların ilki olma özelliğini taşıyor. Ulu Cami'nin 12 büyük dört köşeli paye üzerine oturan 20 kubbesi bulunuyor.

Bursa'nın doğusunda Uludağ eteklerindeki bir tepenin üzerinde, 15. yüzyılın başında, Yıldırım Bayezid'in kızı ve Emir Sultan'ın eşi Hundi Hatun tarafından, Emir Sultan'ın vefatı üzerine yaptırılan "Emir Sultan Camisi" de simge camilerden biri olarak varlığını sürdürüyor.

İç Anadolu'nun asırlara meydan okuyan ibadethaneleri

Ankara'daki Hacı Bayram Veli Camisi 1427-1428 yıllarında yapıldı. Bugünkü haliyle 17. ve 18. asır camilerinin karakterlerini taşıyan cami uzunlamasına dikdörtgen bir plana sahip. Kuzeyde ve batıdaki son cemaat yeri sonradan ilave edildi.

Türbenin güneydoğu duvarında kare planlı taş kaideli, silindirik tuğla gövdeli ve iki şerefeli minare bulunuyor. Caminin son cemaat yerinin güneye bakan çıkıntı duvarında sülüsle yazılmış Kelime-i Tevhid de yer alıyor.

Başkentte, Osmanlı döneminin mimari estetiği ile modern teknolojinin imkanlarını bütünleştiren Kocatepe Camisi, minarelerinde Selimiye, merkezi kubbe ve yarım kubbelerinde ise Sultanahmet camilerinin izlerini taşıyor.

Türkiye Diyanet Vakfı tarafından yapımı tamamlanıp 28 Ağustos 1987'de ibadete açılan Kocatepe Camisi, Ankara'nın önemli sembollerinden biri olma özelliğini taşıyor.

Konya'daki Mevlana Meydanı'ndaki Sultan Selim Camisi de bu ramazan ayında cemaatsiz kaldı. 2. Sultan Selim'in Konya Valiliği sırasında 1558'de yapımına başlanan ve 1567'de tamamlanan cami, klasik Osmanlı mimarisinin Konya'daki en güzel örneklerinden biri olarak dikkati çekiyor.

Anadolu'daki ahşap direkli camilerin en büyüğü ve orijinali olan Konya'nın Beyşehir ilçesindeki Eşrefoğlu Camisi'nde de koronavirüs önlemleri kapsamında sessizlik hakim. 1296-1299 yıllarında inşa edilen cami, anıtsal taç kapısı, eşsiz mihrap ve minberi, üstün ağaç ve çini işçiliği yönünden adeta bir müzeyi andırıyor.

Kayseri'de, kitabesinde miladi 1238 yılında Selçuklu Hükümdarı 1. Alaaddin Keykubad'ın eşi Mahperi Hatun tarafından yaptırıldığı yazılan Hunat Camisi, medrese ve hamamı da barındıran büyük bir külliye. Doğu ve batısındaki taş kapıları Selçuklu taş işçiliğinin en güzel örneklerinden olan caminin ahşap minberi ise orijinalliğini koruyor.

Kayseri şehir merkezinde Kapalıçarşı'nın yanında yer alan Ulu Cami, değişik kaynaklarda Cami-i Kebir veya Sultan Cami olarak da anılıyor. 1135'te, Danişmendli hükümdarı Melik Mehmet Gazi tarafından yaptırılan cami dış görünüşüyle oldukça sade. Kentteki Lale, Han, Kurşunlu ve Hacı Kılıç camileri de önemli simgeler arasında bulunuyor.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun tarihini yansıtan camiler

Diyarbakır'daki Hazreti Süleyman Camisi, Nisanoğlu Ebul Kasım tarafından 1155-1160 yılları arasında yaptırıldı. "Nasiriyye", "Meşhed", "Murtaza Paşa" ve Kale Camisi olarak da adlandırılan yapı, kentin simgeleri arasında.

Kentteki "Kurşunlu Camii" olarak da isimlendirilen Fatih Paşa Camisi 1516-1520 yılları arasında şehrin ilk Osmanlı Valisi Bıyıklı Mehmet Paşa tarafından inşa ettirildi. Diyarbakır'da yapılan ilk Osmanlı eseri olan caminin duvarları Osmanlı çinileriyle kaplı. Mihrabı ve minberi görkemli bir sanat yapıtı olan caminin ayrıntıları Selçuklu tarzında.

Valide Meryem Kilisesi adıyla 1873'te inşa edilen, hapishane olarak da kullanılan ancak 2017'de yapılan restorasyonla camiye dönüştürülen Gaziantep Kurtuluş Camisi, kentin en büyük camileri arasında bulunuyor. Dünyada eşine ender rastlanan bir minbere sahip olan Boyacı Camisi ile tarihi Eyüboğlu Camisi kentin önemli simgelerinden biri olarak varlığını sürdürüyor.

Van'daki Kaya Çelebi Camisi, Eski Van'ın Ortakapı Mahallesi’nde surlara yakın bir yerde konumlanıyor. Vakfiyesine göre Kaya Çelebi Zade Koçi Bey tarafından 1660'ta yapımına başlanan ancak Koçi Bey'in idam edilmesi üzerine 1663 yılında, Cem Dedemoğlu Mehmet Bey tamamlanan cami, 1993 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğünün yaptığı onarımlardan sonra ibadete açıldı.

Doğu Anadolu'nun önemli eserlerinden Van Kalesi'nin güney cephesinde Van Beylerbeyi Köse Hüsrev Paşa tarafından 1567'de yaptırılan Hüsrev Paşa Camisi de koronavirüs salgını nedeniyle ziyaretçisiz kaldı.

Erzurum'daki Ulu Cami, Saltuklu Emiri Nasreddin Aslan Mehmet tarafından 1179 yılında yaptırıldı. Saltuklular'ın "Atabey" isminden dolayı "Atabey Camisi" de denilen eser, değişik tarihlerde 5 kez onarım gördü.

Lala Paşa Camisi, Cumhuriyet Caddesi'nde Yakutiye Medresesi'nin doğusunda bulunuyor. Kıbrıs Fatihi Lala Mustafa Paşa'nın Erzurum’da beylerbeyi olarak görev yaptığı 1562-1563 yıllarında yaptırılan caminin külliyesinde şadırvan, hamam, sübyan mektebi ve saray yer alıyor.

İzmir, Manisa ve Aydın'ın simge camileri

Osmanlı cami mimarisinin tipik özelliklerine sahip, kalem işi süslemeleri, mihrap ve minber işçiliğiyle dikkati çeken, 420 yıllık tarihi olan, İzmir'in Kemeraltı Çarşısı'nda bulunan tarihi Hisar Camisi, kentin en önemli yapıları arasında bulunuyor.

Konak Meydanı'nda, çinileri ve sekizgen planıyla dikkatleri çeken, İzmir'in en zarif camilerinden Yalı (Konak) Camisi, Mehmet Paşa'nın kızı Ayşe Hanım tarafından 1755'te yaptırıldı. Klasik Osmanlı mimarisi tarzında tek kubbeli ve tek minareli, sekizgen planlı caminin mimarisinde kesme taş kullanıldı.

Kanuni Sultan Süleyman'ın sancak beyi olarak Manisa'da görev yaptığı dönemde annesi Hafsa Sultan adına yaptırılan "Sultan Camisi", 1522 yılında tamamlandı. Cami 16. yüzyıl Osmanlı mimarisinin ildeki en önemli örnekleri arasında gösteriliyor. Kentteki Muradiye Camisi, 3. Murat adına 1583-1592 yıllarında yaptırılan külliye; cami, medrese, imarethane ve dükkanlardan oluşuyor. Projesi Mimar Sinan'a ait olan külliyenin inşası Mimar Mahmut Ağa tarafından başlatıldı ve ölümünün ardından Mimar Mehmet Ağa tarafından tamamlandı.

Manisa'da medrese, imarethane ve sübyan mektebinden oluşan Hatuniye Camisi de 1490 yılında Sultan 2. Bayezid'ın eşi Hüsn-i Şah Sultan tarafından inşa ettirildi.

Aydın'da 1595'te Üveys Paşa'nın kardeşi Ramazan Paşa tarafından yaptırılan Ramazan Paşa Camisi ile Üveys Paşazade Mehmet Bey'in torunu ve Cezayir Beylerbeyi Mustafa Paşa'nın oğlu Süleyman Bey tarafından 1683'te inşa edilen Bey Camisi, kentin önemli ibadet mekanlarından.

Akdeniz Bölgesi'nin kıyı illerinin sembol ibadethaneleri

Antalya'da, Anadolu Selçuklu Hükümdarı 1. Alaaddin Keykubad tarafından 1230'da inşa ettirilen Yivli Minare Camisi, Anadolu Türk mimarisinde benzeri olmayan yivli minare formuyla dikkati çekiyor. Bunun yanında, altı kubbeli ibadet mekanıyla Anadolu'daki çok kubbeli cami tipinin günümüze ulaşan en eski örneği olduğu kabul ediliyor.

Dünyaca ünlü tarihi Kaleiçi'nde, Tekeli Mehmet Paşa tarafından 1606-1616 yılları arasında yaptırıldığı tahmin edilen Tekeli Mehmet Paşa Camisi adeta yıllara meydan okuyor.

Antalya'nın merkezinde Muratpaşa ilçesi sınırlarında yer alan Murat Paşa Camisi 1570 yılında yaptırıldı. Selçuklu kaligrafi sanatının izlerine rastlanılan cami, kentin önemli eserleri arasında bulunuyor.

Türkiye'nin ve Orta Doğu'nun en büyük camileri arasında yer alan Sabancı Merkez Cami, Adana'nın Seyhan ilçesinde Seyhan Nehri'nin kıyısında yer alıyor. Klasik Osmanlı mimarisi tarzındaki cami, 1998'den beri hizmet veriyor.

Muğdat Cami olarak da bilinen Hazreti Mikdad Camisi, Mersin'in en büyük camisi. Adını sahabelerden Mikdad bin Amr'dan alan caminin ibadet yeri 5 bin 500 kişilik. Her birinin yüksekliği 81 metre olan 6 minareli camide ibadet yeri dışında bir kütüphane, konferans salonu, sağlık ocağı ve aşevi de var.

Karadeniz ve Marmara bölgelerindeki tarihi camiler

Trabzon'daki İskender Paşa Camisi 1529'da inşa edildi. Esas planı İznik'teki Yeşil Cami'ye benzeyen caminin mihrab ve mimberi mermerden yapıldı. 19. yüzyıl barok süslemelerine sahip yapının içinde kalem işi süslemeler de bulunuyor.

Giresun'daki Kale Camisi'nin ise Osmanlı döneminde Müslümanların oturduğu Lonca Mahallesi'nde Hacı Muhiddin Ağa tarafından inşa edildiği belirtiliyor. Giriş kapısı üzerindeki kitabeden 1830'da Dizdarzade Ematullah Hatun tarafından yeniden inşa edildiği anlaşılan cami yıllara meydan okuyor.

Ordu'nun Perşembe ilçesine bağlı Kutluca köyünde bulunan ve 1800'lü yılların başında yapıldığı tahmin edilen kentin ikinci ahşap camisi olma özelliğine sahip Kutluca Camisi yıllardır ihtişamını koruyor.

Düzce Akçakoca'da Orhan Gazi döneminde çandı tekniğiyle Çayağzı köyündeki Osmanlı mezarlığı alanında 1323'te inşa edilen Orhangazi Camisi de "11 ayın sultanı" ramazanda boş kaldı. Akçakoca'nın Hemşin köyünde Osmanlı padişahı 2. Mahmud tarafından 1834'te inşa edilen Cuma Camisi, çivisiz, birbirine geçirilme yöntemine göre kesilmiş kerestelerden oluşan yapısıyla görenleri adeta büyülüyor.

İzmit merkezde bulunan Fevziye Camisi 16. yüzyılın ikinci yarısında İzmitli Mehmet Bey tarafından yaptırıldı. İlk yapımı Mimar Sinan'a ait olduğu tahmin edilen yapı, 1884 ve 1999 depremlerinde tümüyle yıkıldı, aslına uygun olarak yerine yenisi inşa edildi.

Kırklareli'de Hızır Bey tarafından Kabe mimarisine benzer şekilde inşa edilen 637 yıllık Hızırbey Camisi, Osmanlı'nın Trakya'daki ilk mirası olarak biliniyor.

Vize ilçesindeki Gazi Süleyman Paşa Camisi, 6. yüzyılda Jüstinyen döneminde Küçük Ayasofya Kilisesi olarak inşa edildi. 14. yüzyılın ikinci yarısında cami olarak restore edilen Gazi Süleyman Paşa Camisi, yapısıyla dikkati çekiyor.

Lüleburgaz ilçesindeki Sokullu Mehmet Paşa Camisi, Sokullu Mehmet Paşa tarafından 1569-1570 yıllarında ibadet, ticaret ve eğitim amaçlı yapılan külliye, cami, kemerli dükkanları, hanı, hamamı, medresesi ile bir kompleks özelliği gösteriyor.

Babaeski ilçesindeki 1555 yılında Cedid Ali Paşa tarafından Koca Sinan'a yaptırılan Cedid Ali Paşa Camisi kare bir plan üzerine kesme köfeki taşı kullanılarak yapıldı, üzeri ise kurşun kaplı büyük bir kubbeyle örtülü. Tek şerefeli minaresi Balkan Harbi'nde (1912) Bulgarlar tarafından yıkılsa da sonradan tekrar inşa edildi.

Almanya’daki kapalı camiler açılıyor

Almanya’da yeni tip koronavirüs (Kovid-19) önlemlerinin gevşetilmesi kapsamında camilerin tekrar toplu ibadete açılması için hazırlıklar tamamlandı.

Almanya’da Kovid-19 salgının yayılmasını önlemek için alınan tedbirler çerçevesinde yaklaşık 2 aydan beri toplu ibadete ara verilen camilerin çoğu yarından itibaren kademeli olarak tekrar ibadete açılacak.

Camilerin açılmasına ilişkin ülkedeki büyük Müslüman çatı derneklerinin oluşturduğu Almanya Koordinasyon Konseyince (KRM) hazırlanan yönetmelik uygulanacak.

Cami dernekleri de KRM’nin belirlediği bu kuralların yerine getirilmesi için tedbirler aldı.

Almanya’nın başkenti Berlin’de Diyanet İşleri Türk İslam Birliğine (DİTİB) bağlı Şehitlik Camisi ve İslam Toplumu Milli Görüş Teşkilatına (IGMG) bağlı Mevlana Camisi’nde de hazırlıklar tamamlandı.

Şehitlik Camisi Derneği Başkanı Yakup Ayar, bu bağlamda caminin girişinde ve cami içinde alınan önlemleri anlattı.

Ayar, 9 Mayıs Cumartesi gününden itibaren camide ilk etapta sabah, öğle ve ikindi vakitlerinde cemaatle namaz kılmanın mümkün olacağını belirterek, "Cumartesi günü cemaatimize, camimize tekrar kavuşma sevinci içerisindeyiz. Hazırlıklarımız tamam." dedi.

İletişim bilgileri kayıt edilecek

Cami girişinde bir "önlem çadırının" kurulduğunu anlatan Ayar, "Cemaatimizi, misafirlerimizi sadece tek kapıdan içeri alacağız. Herkes maskeyle içeri gelecek. Ellerini dezenfekte edecek. Camiye gelenlerin olası durumda takip edilebilmesi için buradaki listeye irtibat bilgilerini kaydetmeleri gerekiyor." şeklinde konuştu.

Ayar, KRM tarafından alınan kararlar çerçevesinde abdesthane ve lavabo bölümlerinin kapalı tutulacağına işaret ederek, “Bu alanlar bakteri biriktiren ve yayılan yerler olduğu için cemaatimizi korumak amacıyla böyle bir uygulamaya gidildi. Cemaatimizin hazırlıklı bir şekilde camiye gelmesini rica ediyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Seccadeler evden getirilecek

Herkesin evinden seccadesini ve kendi tespihini getirmesi gerektiğini vurgulayan Ayar, "Camide elden ele hiçbir şey verilmeyecek.” diye konuştu.

Cami içinde halılara sosyal mesafeye dikkat edilmesi amacıyla seccadelerin serileceği yerleri şeritlerle belirlediklerini ifade eden Ayar, yerel makamların toplu ibadetleri 50 kişiyle sınırlandırdığını, böylelikle 50 kişinin vakit namazlarda camiye alınacağını belirtti.

Ayar, ilk gelen 50 kişinin camiye alınacağını da vurgulayarak giriş kapısında 2 kişinin görevlendirileceğini ve yığılmaların önlenmesine çalışılacağını belirtti.

Namazlardan sonra musafaha veya tokalaşmaların yapılmayacağına dikkati çeken Ayar, hastalık semptomları olan, 65 yaş üstündeki kişilerin ibadetlerine evde devam etmelerini rica ettiklerini, 12 yaşından küçük çocukların da camiye gelmemesinin tavsiye edildiğini kaydetti.

Namazlar maske takılarak eda edilecek

Mevlana Camisi Derneğinin Başkan Yardımcısı Ramazan Sağlam da KRM’nin yönetmeliğindeki hijyen ve sosyal mesafeye ilişkin tüm önlemleri aldıklarını belirterek, "Cemaatimiz abdestini evden alıp gelecek. Bu dönemde abdesthanelerimiz kapalı olacak. Maske ile namazlarını burada eda edecekler. Camide bulunduğu sürece cemaatimizin maske takma zorunluluğu var” dedi.

Sağlam, halıya sosyal mesafeyi belirlemek için şeritler yapıştırdıklarına da işaret ederek, "Cemaatimiz 2 metre mesafeyle namazların kılabilecekler." diye konuştu.

Teravih ve cuma namazı kılınmayacak

Alınan tedbirlere göre sadece sabah, öğle ve ikindi namazının cemaatle kılınacağını anımsatan Sağlam, teravih ve cuma namazlarının camide kılınmayacağı bilgisini paylaştı.

Kovid-19 önlemleri kapsamında camilerin uzun bir süre kapalı olmasından cemaatin psikolojik olarak etkilendiğini anlatan Sağlam, “Camilerimizin bir ihtiyaç olduğunu anladık bu süre zarfında. İnşallah camilerimize tekrar kavuşacağız" dedi.

Birçok kişinin camiyi özlediğini ve camide ibadet yapma istediğine sahip olduğunu dile getiren Sağlam, “Özellikle yaşlı cemaatimizden talepler geldi. Camiye gelmek, oturmak ve namaz kılmak istediklerini söylediler. Ama mevcut durumda buna izin vermedik. Biz riski göze alamadık” değerlendirmesinde bulundu.

Uzun yıllardan beri Kreuzberg semtinde oturan Turan Hafız da camilerin açılacak olmasına sevindiğini belirterek, “Evlerimiz dar geliyor. Sığamıyoruz evlerimize. Dışarı çıkmayınca, hava almayınca, camiye gelmeyince rahat olamıyoruz." diye konuştu.

Almanya’da Kovid-19 önlemler çerçevesinde mart ayı ortasından itibaren camilerde ibadetlere ara verilmişti.

Alman hükümeti, salgının yayılma hızının yavaşlamasıyla Kovid-19 önlemlerini gevşeterek mayıs ayı başına ibadethanelerin koşullu olarak yeniden açılabileceğine onay vermişti.

16 maddelik yönetmelik hazırlayan KRM de camilerin açılması için 9 Mayıs tarihini belirlemişti.