Müslümanlar ile Hristiyanların yönetimi paylaştığı, Orta Doğu'nun küçük ülkesi Lübnan'ın kuzeyinde yer alan Sünni yoğun nüfusa sahip Trablusşam kenti, artan işsizlik ve yoksulluk gölgesinde yaşadıkları hayat pahalılığı döneminde Kovid-19 karantinasına karşı 25 Ocak'tan bir süre protestolara sahne oldu.
Yoksul aileler yaşadıkları çaresizliği dile getirirken, Trablusşam yerel yönetim yetkilileri de Osmanlı İmparatorluğu dönemine kadar zenginlikleri öne çıkan ancak on yıllardan beri ihmal edildiği için Akdeniz'in en yoksul bölgesi haline gelen kent için yardım eli uzatılması çağrısında bulunuyor.
- "Trablusşam'da yoksulluk yüzde 70, işsizlik yüzde 60'ı aşmış durumda"
Trablusşam Belediyesi Meclis Üyesi ve Kültürel Miras Komitesi Başkanı Prof. Dr. Halid Tadmori, Lübnan'ın en çok ihmal edilen ve bunun sonucunda yoksulluğun en yüksek olduğu Trablusşam bölgesindeki durumun, 1975-1990 yıllarında yaşanan iç savaşta bile bu kadar kötüleşmediğini söyledi.
Lübnan'ın kuzeyinde Akdeniz kıyısında yer alan Trablusşam bölgesinin, sahip olduğu çok sayıdaki kaynağı sayesinde Osmanlı İmparatorluğu döneminin son günlerine kadar zenginlikleriyle öne çıktığına işaret eden Tadmori, Trablusşam'ın hala hayat dolu bir bölge olduğu ancak ekonomik durumun gittikçe bozulduğunu vurguladı.
Doğu Akdeniz kıyısının en yoksul bölgesi olan Trablusşam'daki nüfusun sağlıksız bir hayat sürdürdüğünü aktaran Tadmori, "Trablusşam'da şu anda yoksulluk yüzde 70'i, işsizlik de yüzde 60'ı aşmış durumda. Bölgede ilkokuldan terk oranı da yüzde 40'ın üzerinde." dedi.
İç savaştan sonra Lübnan'ı yeniden imar projelerine rağmen Trablusşam'ın tamamen ihmal edildiğine dikkati çeken Tadmori, Trablusşam bölgesinin kalkınmasına yönelik hiçbir çalışma olmadığından dolayı şu anda yoksullukla boğuşan gençlerin önünde "devrim talebiyle" sokağa çıkmanın dışında bir yol olmadığını kaydetti.
Trablusşam halkının, tarih boyunca Arap ve Müslüman halkların haklı talepleri için harekete geçmekle bilindiği ancak bugünlerde içine düştüğü açlık mücadelesi vermek zorunda kaldığını aktaran Tadmori, "Bu nedenle bölge halkı adına Trablusşam ve Türkiye-Lübnan Kardeşlik Derneği olarak tüm kardeş Arap ve Müslüman ülkelerini bu kentin yardımına çağırıyoruz. Yarım milyonu aşkın nüfusa sahip bu kent, halihazırda 250 binden fazla Filistinli ve Suriyeli mülteciye kucak açmış durumda." diye konuştu.
- TİKA'nın bölgeye yönelik yardımları sürüyor
Trablusşam Belediye Başkanı Riyad Yamak, Osmanlı döneminden günümüze kadar yardımlaşma ve sosyal dayanışma gibi değerlerle öne çıkan Trablusşam kentinin, içinde Hristiyan ve diğer mezhepleri barındırmasına rağmen Müslüman Arap kimliğiyle bilindiğini ifade etti.
Tarih boyunca Akdeniz kıyısındaki en zengin kentlerden biri olan Trablusşam'ın maalesef bugünlerde Akdeniz'in en yoksul kenti olduğunu vurgulayan Yamak, "Üzülerek belirtmeliyim ki; on yıllardan beri Trablusşam'ın kalkınmasına yönelik bir proje olmadı. Bizanslılar, Memlükler ve Osmanlılara ait çok sayıda tarihi eserlere sahip Trablusşam kenti yetkililer tarafından ihmal edildi. İçinde bulunduğumuz belediye binası dahi Osmanlı dönemine ait 150 yıllık tarihi bir binadır." dedi.
Kovid-19 salgını sürecinde de kente gerekli önemin verilmediği Trablusşam'da iş yerlerinin kapatıldığı ve gençlerin işsiz kaldığını dile getiren Yamak, Beyrut'ta yönetimi paylaşanların bir bakanlık veya farklı bir makam için kavgalar ederken açlıkla boğuşan halkın da çareyi protestolarda bulduğuna vurgu yaptı.
Yamak, belediye olarak sivil toplum kuruluşlarının yanı sıra dünyanın farklı bölgelerindeki Lübnanlı gurbetçilerden ve Trablusşam'a Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) üzerinden yardımlarını yoğun şekilde sürdüren Türkiye'den elde ettikleri insani yardımlarla halkın yanında durmaya çalıştıklarını anlattı.
- "Temel gıda maddelerinden hiçbir şeyimiz yok, nasıl yaşayacağımızı bilmiyoruz"
Trablusşam'ın en fakir bölgesi olan ve "Teneke Mahallesi" olarak bilinen derme çatma evlerde yaşayan 77 yaşındaki Mustafa Mahmud Yasin, "Bu yaşta ne iş yapabilirim ki? Benim 4 çocuğum var, ikisi 20'li yaşlarda kız ve diğer ikisi de 16'yı doldurmamış erkekler." dedi.
Durumları son derece kötü olmasına rağmen devletin kendilerine hiçbir destek sağlamadığından şikayet eden Yasin, "Temel gıda maddelerinden hiçbir şeyimiz yok, nasıl yaşayacağımızı bilmiyoruz. İçinde yaşadığımız evin tavanına bakın." ifadelerini kullandı.
Tek oda içinde 6 kişi olarak hayatlarını sürdürmek zorunda kaldıklarını dile getiren Yasin, tek geçim kaynakları olan insani yardımlarından başka çareleri olmadığını söyledi.
- "Çocuklarıma giydireceğim elbise yok"
Teneke Mahallesi sakinlerinden Sare Muhammed Cemal Debbağ da hasta olan eşi ve 6 çocuğuyla yokluk içinde bir odada yaşadıklarını anlatarak, "8 kişi bir odada yaşıyoruz ve kış mevsiminde tavandan üzerimize su akıyor." dedi.
Evde yiyecek olmadığında çocuklarının sokaklarda hurda toplamaya gönderdiklerini aktaran Debbağ, şunları söyledi:
"Bebeğime süt veya bez alma imkanımız yok. Bazı günlerde yemek bulamadığımız oluyor. Hayırseverlerin dağıttıkları ekmekleri suya batırarak çocuklara yediriyorum."
Kış mevsimi dolayısıyla şu anda çok zor günler geçirdiklerine işaret eden Debbağ, soğuktan koruyamadığı çocuklarının hastalandığını göz yaşları içinde anlatarak, "Çocuklarıma giydireceğim elbise yok. Üzerlerindeki kıyafetleri yıkadıktan sonra tekrar giydiriyorum." diye konuştu.
Trablusşam'ın eski mahallesinden Macide el-Abdallah isimli 5 çocuk annesi ise eşi hasta olduğundan bir yıldan fazla süredir çalışmadığını söyleyerek, kendisinin çocuklarına ekmek getirmek için manavda günlük 10 bin lira (9 Türk lirası) karşılığında çalıştığını ifade etti.
Evlerinin kira olduğu ve yardımlarla geçindiklerini aktaran Abdallah, kızının astım hastası olduğu ve ilaçlarını bulmakta zorluk çektiklerini kaydetti.