İsrail Kamu Yayın Kuruluşu'nun (KAN) haberine göre, anlaşma, Netanyahu'nun hükümeti kurma istişareleri bağlamında geldi.
Haberde, ön anlaşmanın, Şeria'daki onlarca yasa dışı ileri karakolun "hükümetin yemin etmesinden sonraki 60 gün içinde" geçmişe dönük yasallaştırılmasını içerdiği kaydedildi.
Anlaşmanın, Şeria'nın kuzeyinde ordunun izni olmadan kurulması nedeniyle İsrail mahkemesi kararıyla boşaltılan Homesh işgal biriminde Yahudi Dini Enstitüsü'nün kalmasını da içerdiği aktarılan haberde, ayrıca Nablus kentinde bulunan Sabih Dağı'ndaki Filistin topraklarında bulunduğu için İsrail ordusu tarafından mahkeme kararıyla boşaltılan "Aviatar" işgal karakolunda bir dini enstitünün kurulmasının da anlaşma kapsamında yer aldığı ifade dildi.
Haberde, Şeria'nın kuzey ve güneyi arasındaki ana yolun genişletilmesi ve çevre yollarının inşa edilmesi konusunda da anlaşmaya varıldığı aktarıldı.
Filistin anlaşmayı kınadıÖte yandan Filistin Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, "Anlaşma, müzakere edilen nihai statü meselesini zedelediği gibi tek taraflı şekilde ve işgal politikasıyla bu meselelerin önünü kesmeyi hedefliyor. Bu da Yahudi işgal birimlerine daha fazla meşruiyet ve hükümet desteği sağlıyor." ifadelerine yer verildi.
Açıklamada, anlaşmanın "Yahudi işgalci milisler ve onların terör örgütlerinin koruma ve dokunulmazlığını artırdığına" dikkat çekildi.
Anlaşmanın gelecekteki herhangi bir siyasi müzakere sürecini temelden vurduğuna işaret edilen açıklamada, bunun "İsrail'in iki devletli çözüm ilkesi temelinde barışa ulaşma fırsatını kasıtlı olarak sabote ettiğine ve İsrail ile Filistin tarafları arasında güven inşa etmek için sarf edilen her türlü uluslararası ve bölgesel çabayı baltaladığına" vurgu yapıldı.
Bu anlaşmanın barışa ulaşma umudu, barış ve müzakere kültürü üzerindeki yıkıcı etkileri konusunda uyarıda bulunulan açıklamada, "Anlaşma, işgal birimlerini reddeden ve iki devletli çözümün uygulanması çağrısında bulunan ABD başta olmak üzere uluslararası tutumun güvenilirliğini test ediyor." denildi.
Açıklamada, uluslararası topluma ve ABD yönetimine bu anlaşmanın ve hükümlerinin uygulanmaması için gerekli baskı ve önlemleri alması çağrısında bulunuldu.