Başbakan Erdoğan, 'Lice olayının dayandığı yer, esrar olayıdır, hint keneviri olayıdır. Kalekol, karakol, bunların hepsi hikayedir' dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, 27 Mayıs 1960 ve 12 Eylül 1980 müdahaleleri, 28 şubat müdahalesi ve daha sonra tertiplenen müdahale girişimleri için gerekçe olarak hep TSK İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesinin gösterildiğini belirterek, "Şimdi biz bu kılıfı, bu yanlışı, demokrasimiz üzerindeki bu gölgeyi kaldırıyoruz. TSK'nın vazifesini ve askerlik kavramını yeniden tanımlıyor, bu maddenin farklı şekilde yorumlanmasının, durumdan vazife çıkarılmasının önüne geçiyoruz" dedi.
"Çözüm süreci AK Parti'nin kurulmasıyla başladı"
Erdoğan, çözüm sürecinin, adı üzerinde bir süreç olduğunu, AK Parti'nin kurulmasıyla başladığını ve bugüne kadar ulaştığını, bundan sonra da devam edeceğini belirterek, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti, sonuna kadar, tek bir ferdi kalıncaya kadar, ülkesini, milletini, sınırlarını, bayrağını, onurunu ve şerefini kahramanca korur ve koruyacaktır" dedi.
Başbakan Erdoğan, çözüm sürecini akamete uğratmak isteyen her kim olursa olsun, hangi siyasi parti olursa olsun, bunun sorumluluğunu, bunun vebalini taşıyamayacağını dile getirdi. Erdoğan, "Herkes sorumlulukla hareket etmelidir. Şark kurnazlığına başvurmadan, küçük hesapların peşine düşmeden, milletin umutlarını heba etmeden, milleti, milletin basiretini küçümseyen hareketler içine girmeden, herkes sorumlu davranmalıdır" dedi.
"Hiçbir sabotaj bizi çözümden vazgeçiremez"
76 milyonu acıya, kana, göz yaşına, yoksulluğa iteklemeye hiç kimsenin hakkı olmadığını vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Sürecin zor olduğunu, hassas olduğunu, sabır gerektirdiğini, çelik bir irade gerektirdiğini defalarca ifade ettik. Bu sürecin, sabotajlara, tahriklere, provokasyonlara açık olduğunu, sürecin her daim hedef alınabileceğini defalarca söyledik. Böylece bir süreci sabote etmek isteyen, bu iklimi, bu atmosferi bozmak isteyen, bunun sorumluluğundan, bunun kara lekesinden, bunun vicdan azabından asla kurtulması mümkün değildir. Biz bu sürece yüreğimizi koyduk, biz bu sürece sadece elimizi, sadece bedenimizi değil, canımızı koyduk. Hiçbir sabotaj, hiçbir provokasyon bizi bu kutlu yolculuktan alıkoyamaz, bizi çözümden vazgeçiremez. Çünkü biz Türkiye'nin geleceğini bu çözümde görüyoruz. Millet artık gerilim değil, sükunet istiyor. Çatışma değil, huzur istiyor. Gerilimi, çatışmayı, şiddeti ve kaosu teşvik edenler, bu sürece de millete de ihanet etmiş olurlar."
"Herkese eşit mesafedeyiz"
Türkiye'de 36 farklı unsur bulunduğunu belirten Erdoğan, "Bizim için Türk, Kürt, Laz, Boşnak, Çerkez, Roman, Arnavut, aklınıza ne gelirse, hepsi bizim canımız, ciğerimizdir, kardeşimizdir. Biz hepsine eşit mesafedeyiz. 'Birini bir kenara koy, birini bir kenara koy', bizim kitabımızda asla böyle bir şey yok" diye konuştu.
Erdoğan, "Biz demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletiyiz. AK Parti tüm inanç gruplarına eşit mesafededir. Tüm inanç gruplarının inancını yaşama güvencesi, AK Parti iktidarıdır. Bizim anlayışımız budur" dedi.
"Lice olayının da dayandığı yer esrar olayıdır"
Lice olayının, sıradan bir olay olmadığını ifade eden Erdoğan, "Lice olayının da dayandığı yer, esrar olayıdır, hint keneviri olayıdır. Kalekol, karakol, bunların hepsi hikayedir. Daha güvenlikli karakolları yapmak durumundayız. Niçin? Ülkemizin güvenliği için. Bunun için de bazı siyasi partilerden ve örgütlerden izin alacak halimiz yok" diye konuştu.
"En hafif tabiriyle ahlaksızlık"
Erdoğan, Lice'deki olayda karakol ve kalekolların bahane olduğunu belirterek, "Milletin evlatlarını, Avrupa'nın gençlerini zehirleyen uyuşturucu ticaretine çok ağır darbeler vuruldu. Bu kirli, zehirli ve kanlı ticareti gösterilerle örtmek, bu gösterilerin kılıfı altında bir hak arayışı, bir demokratik hak talebi gibi sunmak, en hafif tabiriyle ahlaksızlıktır, vicdansızlıktır" dedi.
"CHP'nin de siyasetin de yüz karası"
Başbakan Erdoğan, Gezi Parkı olayları sırasında Kabataş'ta başörtülü bir kadının yanında 6 aylık bebeğiyle saldırıya uğradığını hatırlatarak, "İnanın, 1940'ların, 1950'lerin CHP'si zulümde ve çirkinlikte bugünkü CHP'nin yanında masum kalıyor. Zira, bugün CHP'nin başında bir işbirlikçi var. Bugün CHP'nin başında celladına yaranmak isteyen, celladına yaranmak için zencilikten beyazlığa geçebilmek için her çirkinliği, meşru, mübah gören bir genel başkan var. Kıyafeti, inancı, siyasi tercihleri her ne olursa olsun, bir kadına, yanında 6 aylık bebeği ile dolaşan bir kadına yapılan bu insanlık dışı saldırıyı görmezden gelen, bunu hafife alan, bunu yalan olarak nitelendiren bir genel başkan, CHP'nin de siyasetin de yüz karasıdır" dedi.
"Sosyal yardımları daha bir şevkle sürdüreceğiz"
Başbakan Erdoğan, gelecek hafta hem Türkiye hem İslam dünyası hem de tüm insanlık için son derece önemli bir aya, Ramazan-ı Şerife hep birlikte vasıl olacaklarını ifade etti.
Başbakan Erdoğan, zekat, sadaka, paylaşma, dayanışma gibi kavramların, sadece dini kavramlar değil, bizi biz yapan, tek millet olmayı, asırlar boyu ayakta kalmayı sağlayan kavramlar olduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:
"Birileri bunu anlayamıyor olabilir, birileri bunu farklı yerlere çekiyor olabilir. Bizim gerek bireysel, gerek teşkilat ve gerek Hükümet olarak yardımlaşmaya, dayanışmaya verdiğimiz önemi, sosyal yardımlar konusundaki hassasiyetimizi farklı yerlere çekmek isteyenler olabilir. Hatta hatta kendi yaşadığı mahallesinden dışarı çıkmadığı için Türkiye'nin tamamını da kendi yaşadığı lüks mahalle gibi zannettiği için cahillik içinde ihtiyaç sahiplerini, makarnacı, kömürcü diye aşağılamaya cüret edenler de olabilir. Bu zavalıllara kulak asmayacak, bu dertlerine deva bulunmaz çaresizleri, sadece Allah'a havale edeceğiz. Benim aziz milletimi, ihtiyaç sahibi kardeşimi 'makarnacı, kömürcü, pirinç, un için oyunu satan adam' diye lanse edenler, kibir hastalığı içinde vicdanını kaybetmiş zavalılardır. Bu çok eski bir hastalıktır. Bu devası olmayan, ilacı bulunmayan, şifası mümkün olmayan bir hastalıktır. Hiç endişeniz olmasın bu tekebbür, yani kibirlilik, bu vicdansızlık, millet karşısında her zaman kaybetmiştir. Bundan sonra da kaybetmeye mahkumdur. Biz bunlara aldırmayacağız. 10,5 yıl boyunca çok büyük başarıyla hem de dünyaya model olacak şekilde başarıyla yürüttüğümüz sosyal yardımları daha bir aşk, şekvle sürdüreceğiz."