Kurtulmuş, İstanbul İktisatçılar Derneği (İKDER) ve İstanbul Üniversitesi tarafından Prof. Dr. Sabahaddin Zaim anısına düzenlenen "Kovid-19 Dönemi ile Tarihten Günümüze Piyasa Müdahalelerinde İslam Ekonomisi ve Uygulamaları" temalı "13. Prof. Dr. Sabahaddin Zaim İslam ve Ekonomi Sempozyumu"nun açılışında çevrim içi konuştu.
Dünya ekonomisinde yapısal nedenlerle büyük sorunların yaşandığını ifade eden Kurtulmuş, sorunların başında küresel adaletsizlik ile gelir dağılımı adaletsizliğinin geldiğini söyledi.
'KÜRESEL BİR DENKLEMLE KARŞI KARIŞIYAYIZ'
Salgın öncesi dönemde ekonomik anlamda “3. Dünya Savaşı”nın başladığı değerlendirmesinde bulunan Kurtulmuş, “Önce Amerika ile Çin arasında ticaret savaşları şeklinde cereyan etmişti. Aynı şekilde, bölgesel ölçekte, dünyanın hemen hemen her bölgesinde büyük güçlerin ekonomi eksenli ve ekonomi esaslı büyük mücadeleler yaşandı. Bu anlamda Avrupa Birliği'nin, Rusya'nın, Çin'in, Amerika Birleşik Devletleri'nin ana eksenlerini oluşturduğu çok yönlü, çok taraflı bir küresel denklemle karşı karşıyayız.” diye konuştu.
Kurtulmuş, kendisinin hükümet sözcüsü olduğu dönemde 3. Dünya Savaşı’nın ekonomik olarak çoktan başladığını söylediğini hatırlatarak, “Öyle görünüyor ki bu durum, çok daha hızlı rekabet adımları ve onun da ötesinde çatışma adımları olarak önümüzdeki süreçte devam edecek.” ifadesini kullandı.
Kurtulmuş, salgın öncesi dönemde su, gıda, enerji ve siber güvenlik alanlarında küresel anlamda rekabetin yoğunlaştığını belirterek, şunları kaydetti:
"Bütün büyük güçlerin kavga ettiği, mücadele ettiği, rekabet ettiği ve dünyanın her yerine de bu rekabeti taşıdığı yeni çatışma alanları olarak karşımızda duruyor. Bu 2020 öncesindeki tablonun ilave olarak, 2021’in başından itibaren yaklaşık 2 yıldır devam eden salgında fevkalade önemli, yeni ve zor şartları insanlığın üstüne koydu. Artık dünyada hemen hemen her ülkenin, başta gelişmiş ülkeler olmak üzere karşı karşıya kaldığı büyük bir sağlık sorunu, salgın meselesi var.
Sağlık sistemlerinin çöktüğü, hastanelerin yetersiz hale geldiği ortamlar ortaya çıktı. Ayrıca özellikle dünyanın hemen hemen her ülkesinde salgın şartları yoksulları daha çok vurdu. Geniş kesimlerin daha çok alt tabakaya doğru gittiği gerçeğiyle de karşı karşıyayız. Bu anlamda özellikle yoksulluğu paylaşamayan kapitalist sistemlerin, varlığın paylaşılması üzerine oturan kapitalist sistemin zaten çoktandır paradigma değişikliği aradığı bir sürecin sonunda, bu salgın şartlarının ortaya çıkardığı ekonomik şartlar da çok daha büyük krizleri gündeme getirmiş oldu.”
'FİYAT ARTIŞLARI DÜNYA EKONOMİSİNİN ÖNEMLİ MESELELERİNDEN BİRİSİ'
Numan Kurtulmuş, İslam ekonomisinin ya da İslam’ın ekonomi öğretisinin sadece Müslüman topluluklara değil, bütün insanlara önemli katkılar sunacağına işaret ederek, insanlığın hayrına olacak çalışmalar ile görüşlerin ortaya konulmasının İslam ülkeleri için bir zorunluluk olduğunu belirtti.
Kapitalizmin mutlaka sosyal politika donanımlı bir hale getirilmesi gerektiğini vurgulayan Kurtulmuş, “İslam ekonomi düşüncesinin bize sunmuş olduğu dayanışma, yardımlaşma, paylaşma, fakirin yoksulun elinden tutma, kimsesize yolda kalmışa çaresize destek olmak yardımcı olmak şeklinde özetleyebileceğimiz dayanışma başlığı içerisinde ifade edilebilecek çok sayıda konunun mutlaka Müslüman ekonomistler tarafından günün şartları çerçevesinde insanlığa anlatılması zorunludur.” şeklinde konuştu.
Salgın ile ortaya çıkan 2. temel meselenin ise pazar şartlarındaki değişim olduğunu aktaran Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Piyasadaki rekabette, o eski dönemdeki liberal rekabet ortamıyla hiç ilgisi olmayan bir noktaya doğru geldik. Temel maddelerin olağanüstü yüksek zamlarla, muazzam bir pahalılık dünya ölçeğinde ortaya çıktı. Doğal gaz, değerli metal, endüstriyel metallerde aşırı fiyatların ortaya çıkmış olması da dünya ekonomisinin önümüzdeki dönemdeki en önemli meselelerinden birisidir. Bu anlamda da pazar sağlığının korunması, İslam ekonomi öğretisinin pazardaki fiyatlama konusunda yönlendirmeleri yeni dönemler için gerekli bir tavsiye olarak dünyaya, dünya ekonomisine kazandırılması gerekir kanaatindeyim.”
'STOKÇULUK VASITASIYLA HAKSIZ BİR ŞEKİLDE FİYATLARI YÜKSELTMEK İNSANLIK SUÇUDUR'
Kurtulmuş, küresel monopollerin dünya fiyatlarını bir şekilde oluşturma davranışlarının bir insanlık suçu olduğunu belirterek, bunu ortadan kaldırabilmek için küresel mekanizmaların kurulmasına dair fikri çalışmaların yapılması gerektiğini aktardı.
İslam ekonomisinde stokçuluk yapmanın özel bir karşılığı olduğunu belirten Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Ayetlerde de çok açık bir şekilde ifade edilen altını, gümüşü toplamak ve böylece yığdığı, topladığı mallar vasıtasıyla haksız bir şekilde tüketicinin fiyatlarını yükseltmenin insanlık suçu olduğunu biliyoruz. Bize çok ağır bir tembih olarak, Cenabı Allah'ın ikaz olarak ortaya koymuş olduğu bir husustur.”
"Piyasalarda, diyelim ki; gıdayla ilgili alanda, işte diyelim ki temel tüketim maddeleriyle ilgili alanlarda ihtikarın önüne geçmenin, önümüzdeki dönemde en önemli meselelerden birisi olduğunu, bunun için sadece bir takım tedbirlerle değil tabii ki ekonomi bunu yapmak durumundadır. Piyasayı bozan, piyasadaki vatandaşların alım gücünü haksız yere raflarında ya da depolarındaki stokladıkları mallarla olumsuz etkileyenlerin tabii ki devlet ya da devletler yaptırım uygulayabilir. Ama sonuç itibarıyla bunun da İslam ekonomi doktrinin bize öğrettiği temel meselelerden birisi olduğunu biliyoruz. Özellikle böylesine önemli bir kriz ortamında bu konunun da çok önemli olduğunu, değerli olduğunu ifade etmek isterim.”
'İSLAM EKONOMİSİ İÇİN EKONOMİ SADECE MATEMATİKSEL BİR ALAN DEĞİLDİR'
AK Parti Genel Başkanvekili Kurtulmuş, salgın şartları sonucunda İslam ekonomi öğretisinin tavsiye ettiği alanlarda ekonomist çalışıp buradaki görüşlerini, hem Türkiye kamuoyuyla hem de dünya kamuoyuyla paylaşmanın büyük bir vecibe olduğunu belirtti.
İslam'ın ekonomi doktrinini kapitalist sistemden ya da sosyalist sistemden ayıran en temel özelliğinin ekonomiyi sadece matematiksel bir alan olarak görmemesi olduğunu aktaran Kurtulmuş, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bizim en temel meselemiz ekonomiyle ahlak arasındaki ilişkidir. Ahlak sadece bireysel ahlak değildir. Ahlak toplumsal ahlaktır. Malı stoklayan adam, toplumsal anlamda ahlaksız bir adamdır. Dünya ölçeğindeki temel emtiaları kendi istediği gibi monopol oluşturarak, monopol üzerinden fiyatları gerçekleştirmeye çalışmak, insanlığa karşı işlenmiş bir suç ve açık bir ahlaksızlıktır. Bu anlamda ben insanlığın geniş kitleler itibarıyla söylüyorum, ahlak ilgili umreleri esas alan ekonomik fikirleri can kulağıyla dinleyeceği ve hatta daha rahat kabul edebileceği bir döneme girdiğimiz kanaatindeyim.”