BAYRAM ZİLANANKARA
REFERANDUMA bir aydan kısa bir süre kaldı. Meydanlar giderek hareketleniyor. Kuşkusuz, referandum kampanyasının ana yürütücüsü AK Parti. Peki, AK Parti'de durumlar nasıl? Referandum süreci nasıl gidiyor? AK Parti'nin kampanya sürecinde elde ettiği veriler neyi gösteriyor? Doğu ve Güneydoğu'daki son durum ne? Kürtlerin nabzı ne yönde? Tüm bunları AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Tanıtım ve Medya Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile konuştuk.
-Meclis'ten Anayasa değişikliği teklifinin halk oylamasına gönderilmesi ile AK Parti'nin seçim kampanyası başladı. O günden bugüne sahada nasıl bir değişim var?
Gazi Meclisimizde 18 maddelik anayasa değişikliği teklifinin tümü 339 oyla kabul edildi ve halk oylaması süreci başlamış oldu. Öncelikle parti içerisinde bir hazırlık çalışması yapıldı. Çeşitli başkanlıklarımızın çalışmaları oldu. Bir takım dokümanlar hazırlandı ve seminerler yapıldı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine ilişkin halk oylaması kampanyasının tanıtımını, 25 Şubat'ta gerçekleştirmemizin ardından da saha çalışmalarımız başladı. Broşürlerimiz, yeni şarkılarımız ve kliplerimiz çıktı. Vatandaşlarımız birkaç gündür de bu kliplerimizi televizyonlarda görüyor. Diğer yandan mitinglerimiz hızlı bir şekilde başladı. Sayın Başbakanımız Binali Yıldırım birçok ilde miting yaptı. Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın da kampanyası ve mitingleri devam ediyor. Giderek saha ısınıyor diyebiliriz. Bütün illerde teşkilatlarımız ve Seçim Koordinasyon Merkezlerimiz (SKM) organize olarak sahaya indi. AK Parti gençlik kolları, kadın kolları ve bütün teşkilatlarıyla sahada çalışmalarını sürdürüyor. Ayrıca bütün bu çalışmalarımızın yüklendiği bir internet sitemiz var. (Kararımızevet.com) Bütün çalışmalarımızı, şarkılarımızı, dokümanlarımızı, kampanya stratejilerimizin hepsini vatandaşlarımızı burada bulabilir.
DOĞRU BİLGİ VERİYORUZ
Sosyal medya çalışmalarımız da sürüyor. Televizyonlarda çeşitli arkadaşlarımız bilgilendirici programlar yapıyor. AK Parti olarak hedefimiz halkın doğru bir şekilde bilgilendirilmesi. Çünkü, özellikle sürecin Meclis aşamasında ana muhalefet partisi tarafından bir çok kara propaganda yapıldı. Yalan ve iftiralarla bu anayasa reform paketini gölgelemeye çalıştı. Şimdi biz halkımıza olabildiğince doğru bilgileri net bir şekilde sunmaya gayret ediyoruz. Diğer taraftan da bu önemli bir değişim süreci. Dolayısıyla sahada sohbet toplantılarına ağırlık veriyoruz. Vatandaşlarımızın merak ettiği ne varsa cevaplandırarak bu süreci devam ettiriyoruz. Her geçen gün toplum bu paketin içeriği ile ilgili daha fazla ve daha sağlıklı bir şekilde bilgilenmiş oluyor. Bu da toplumun bakış açısını olumlu yönde etkiliyor.
YALANCININ MUMU YATSIYA KADAR YANAR
-Halkın, Cumhurbaşkanlığı sistemine ilişkin detaylı bilgilendirilmesinin teveccühü arttırdığı söyleniyor, bu doğru mu?
Doğru. Aynı tespiti bende yapıyorum. Milletimize o kadar büyük yalanlar söylendi kiu2026 Ama yalancının mumu yatsıya kadar diyoruz. Hatta yalancının mumu sağlıklı bilgiler verilinceye kadar diyelim. Vatandaşlarımızı bilgilendirdiğimizde bütün o kara propagandalar etkisiz hale geliyor. İnsanlarımız zihnini netleştirmiş oluyor.
-Bölgede 'Sistem değişikliği Kürtlere hiçbir fayda sağlamayacak' şeklinde bir fısıltı var. Bölgenin nabzını bilen bir isim olarak sistemin Kürtleri ilgilendiren taraflarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Kürtler, neden Evet demelidir?
Sistem değişikliği 80 milyonu ilgilendirdiği gibi Kürtleri de yakından ilgilendiriyor. Bütün vatandaşlarımızı, toplumu, geleceğimizi ilgilendiriyor. Sonuçta yeni bir yönetim sisteminden bahsediyoruz. Öncellikle ben Kürt vatandaşlarımızla ilgili şunu söylemek istiyorum; Doğu ve Güneydoğu'da benim gördüğüm kadarıyla ciddi bir destek var. İnşallah sürpriz derecesinde iyi bir netice çıkacak. Buna yürekten inanıyorum. Kürt seçmenlerimiz mevcut sistemden çok çektiler. Şu anda değiştirmeye çalıştığımız anayasadan, yönetim sistemlerinden, yönetim zihniyetlerinden çok çektiler.
KÜRTLER DEĞİŞİM İSTİYOR
Kürtler, özellikle ana muhalefet partisinin sembolize ettiği o vesayetçi anlayıştan, tepeden inmeci bakıştan bezdiler. Yaşadıkları yasaklar, sorunlar büyük oranda bu zihniyetten, mevcut yönetim sisteminden ve anlayışından kaynaklandı. Dolayısıyla Kürt vatandaşlarımızı değişimden ve yenilikten yana olacaklardır. Statükonun yanında olmayacaklardır. Birileri Kürt vatandaşlarımızı statükonun bekçisi olarak konumlandırmaya çalışabilir ama bu tuzağa düşmeyeceklerdir.
ÜLKEYE SAHİP ÇIKIYORLAR
Geçmişte referandumlarda özellikle bu sistemi iyileştirici bir takım noktalarda Kürt vatandaşlarımızın son derece olumlu bir yaklaşım sergilediğini biliyoruz. Çukur siyaseti ve 15 Temmuz vesilesiyle vatandaşlarımız artık çok farklı bir yaklaşım içerisinde. Terör örgütünün çukur siyaseti ile hayatı zehir ettiği bir bölgeden bahsediyoruz. Buna karşılık hükümetin, vatandaşın yanında olduğu, yaraları hızlı bir şekilde sarmaya gayret ettiği bir süreç yaşadık. Bir taraftan da 15 Temmuz'da Kürt vatandaşlarımız bütün 80 milyon gibi ülkemizin kaderine sahip çıktılar. Şırnak, Van, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır ve tüm bölge bayrağını alarak sokağa çıktı. Çukur siyasetine vatandaşın gösterdiği tepki ve 15 Temmuz ruhunu sahiplenmeleri referanduma olumlu bir şekilde yansıyacaktır.
KUTUPLAŞMA AZALACAK
-Anayasa paketi içerisinde iktidara gelmek için yüzde 50'yi aşma şartı var. Bu, aynı zamanda etnik ve bölgesel milliyetçilik yapan siyasi partilerin de daha kucaklayıcı hale gelmesini sağlamaz mı?
Kesinlikle. Bu yeni sistem bir Cumhurbaşkanı'nın en az yüzde 50 oy almasını gerektiriyor. Bu da merkez siyaseti güçlendirecektir. Yani milletin merkezi anlamında söylüyorum, devletin merkezi değil. Bu ne demek? Artık Cumhurbaşkanı adayları dar bir toplumsal kesime hitap edemeyecekler. Toplumun ana gövdesine hitap etmek zorundalar. Dolayısıyla kutuplaşma azalacaktır. Değişik toplumsal kesimleri kucaklayıcı bir siyaset üslubu ve yöntemi daha hakim hale gelecektir. Bu da bütün toplumsal kesimleri olumlu etkileyecektir. Ülkenin birlik ve huzuruna da katkıda bulunacaktır diye düşünüyorum.
SANDIK GÜVENLİĞİ SAĞLANDI
-İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun bölgede yapılan operasyonlara ilişkin olumlu yönde bir takım açıklamaları oldu. Geçmiş dönemlerde referandum sürecinde sandık güvenliği ile ilgili ciddi sıkıntılar vardı. 16 Nisan'da bölgede sandık güvenliği ile ilgili gerekli tedbirler alındı mı?
Sandık güvenliği, genel güvenlikle çok yakından ilgili. Genel güvenlik ortamı iyileştikçe sandık güvenliği de kendiliğinden iyileşiyor. Esas olan bölgedeki genel güvenlik ortamı. Son dönemdeki yoğun terörle mücadele genel güvenlik şartlarını oldukça iyileştirdi. Artık çok daha huzurlu bir ortam var. Bu huzurlu ortam sandık güvenliğine de yansıyacaktır. Sandık güvenliği ile ilgili yaşadığımız tecrübelerle birlikte yeni bir takım kararlar alındı. Bu konuya ilişkin özel çalışmalar da yapılıyor. Bu ikisini bir araya getirdiğiniz zaman referandum çok daha huzurlu ve güvenli bir ortamda cereyan edecektir. Bizim temel meselemiz vatandaşımızın özgür iradesini sandığa yansıtmasıdır. Vatandaşlarımızın kararları ne yönde olursa olsun hiçbir baskı altında kalmadan, hiçbir terör örgütünün zorlayıcılığı altında olmadan özgür iradelerini sandığa yansıtmalarını istiyoruz. Geçmişte terör örgütü bir taraftan demokrasi, özgürlük gibi laflar söylerken diğer taraftan da bölge insanının iradesine ipotek koyma gayretine girdi. Aşağı yukarı bütün seçimlerde yoğun bir baskı uyguladı. Bunu hepimiz yaşadık. 16 Nisan'da inşallah bunu görmeyeceğiz. Çok daha huzurlu ve güvenli bir seçim yaşayacağımıza inanıyorum.
KÜRTLER HDP'YE MESAFE KOYDU
-Bölgede HDP'li siyasetçilerin çok fazla arazide olmadığı söyleniyor. Bunun gerekçesi ne sizce? Söyleyecek sözleri mi kalmadı? Yoksa bu bir strateji mi? Neden sahada yoklar?
Bölgede vatandaşlarımız teröre karşı büyük bir tepki koydu. HDP ile de arasına mesafe koydu. Bir taraftan çukur siyasetine karşı çıkmayan, net pozisyon olmayan siyasetçilere karşı da bu tepkisini sürdürdü. Bir takım hukuki süreçler yaşanıyor ve kayyumların atanması var. Buralarda toplumun bir olumsuz tepki göstermediğini görüyoruz. Bu aslında toplumun o siyaset anlayışına gösterdiği bir tavır. Özgürlükçü, demokratik bir siyaset yerine, terörle yan yana bir siyaset yapma anlayışını toplumun benimsemediğini net olarak gözler önünde. Diğer taraftan vatandaşlarımızı belirli meydanlara toplama çabalarının sonuçsuz kaldığını görüyoruz. Bu toplumun esas itibariyle gösterdiği tavır ve duyarlılıktır. Tabi ortada uzun vadede bunun siyasi yansımalarını daha iyi göreceğiz.
AVRUPA BİZİ ÇEKEMİYOR!
-Avrupa'daki 'Hayır' kampanyasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Avrupa, şuan geleceği adına endişe verici bir durumdadır. Demokrasinin beşiği olduğunu iddia eden, standartları olduğunu iddia eden Avrupa, son dönemlerde demokratik ve diplomatik standartlarını ayaklar altına alıyor. Bu tavırlar Avrupa'nın kendi ilkeleri ile çok rahat çelişebildiğini gösteriyor. Avrupa, şu anda Türkiye'nin kendi içinde yapması gereken demokratik bir tercihe taraf olmuş görünüyor. Bunun doğru olmadığına inanıyorum ve halkımızın bu yaklaşıma hiçbir şekilde prim vermeyeceğini düşünüyorum. Tam aksine bunun ters tepeceğini, halkımızın nezdinde de hiçbir şekilde onaylanmayacağını söylemek isterim. Avrupa ne yaparsa yapsın biz demokratik standartlarımızı yükseltmeye, ekonomimizi büyütmeye, reformlar yapmaya devam edeceğiz. Türkiye'nin reformcu yönünü çekemiyorlar diye düşünüyorum. Kendileri reform yapmayı beceremeyince ekonomik ve siyasi olarak tıkanınca Türkiye'yi iç siyaset malzemesi yapmaya başladılar. Avrupa bir taraftan da yükselen bir ırkçılık ve İslam düşmanlığı ile karşı karşıya. Avrupa'nın siyasetçileri bu olumsuz eğilimlere boyun eğmek yerine demokratik bir duruş sergileseler Türkiye-Avrupa ilişkileri için çok daha olumlu olabilir. Ama maalesef birçok siyasetçi bu noktada iyi bir imtihan veremiyor.
YENİ SİSTEM BÜYÜK FIRSAT
-Son olarak seçmenlere ve bölgeye ilişkin mesajınız nedir?
16 Nisan'da tarihi bir halk oylaması yapılacak. Bu halk oylamasını halkın önüne getirme süreci gerçekten kolay olmadı. Bin bir türlü badireler atlatılarak bu sandık çok şükür halkımızın önüne geldi. Bu büyük bir fırsattır. Her zaman böyle fırsatlar gelmiyor. Ben inanıyorum ki halkımız bu fırsatı çok iyi değerlendirecektir. Vesayetçilerden, statükodan yana değil, değişimden, toplumun daha ileriye gitmesinden yana bir tavır alacaktır.