Doç. Dr. Durak Pusmaz
Yüce kitabımız Kur’an’ın isimlerinden biri de ‘nur’dur. Nur, sözlükte aydınlık, ziya, ışık, parlaklık demek olup zulmetin yani karanlığın zıddıdır.
Nisa Suresi’nin 174. ayetinde: "Ey insanlar! Size rabbinizden burhan/kesin bir delil geldi ve size apaçık bir nur indirdik" buyrulmuştur. Ayetteki “burhan” ile Hz. Muhammed, ‘nur’ ile de Kur’an kastedilmiştir.
A’raf suresinin 157. ayetinde de: “Ona /Peygambere iman eden, saygı gösteren, yardım eden ve kendisine indirilen nura tabi olan kimseler var ya işte kurtuluşa erenler onlardır" buyrulmuştur. Ayette geçen "nur"dan maksadın da Kur’an olduğu belirtilmiştir.
Şûrâ suresinin 52. Ayetinde ise:“İşte böylece sana da kendi buyruğumuzla bir ruh vahyettik. Ey Peygamber! Vahiy gelmeden önce sen, Kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu bir nur kıldık ki kullarımızdan dilediğimizi onunla doğru yola eriştirelim.” buyrulmuştur.
“Dilediğimizi onunla doğru yola eriştiririz”
Ayetteki ruh kelimesiyle Kur’an’ın kastedildiği hususunda müfessirler arasında ihtilaf yoktur. Nur kelimesine gelinci bununla “iman” mı, yoksa “kitap” yani Kur’an mı kastedildiği hususu ise tartışmalıdır. İmam Matüridi ayetin tefsirinde bu hususa temas ederek şunları söyler: “Ayetin devamındaki “kullarımızdan dilediğimizi onunla doğru yola eriştiririz” ifadesinden de nur’dan maksadın Kur’an olduğu anlaşılmaktadır.”
Ebû Mansur Mâtürîdî, Nisâ Sûresi 174. ayetin tefsirinde şöyle demiştir: “Size apaçık bir nur indirdik, hak onunla batıldan ayrılıp görülür ve onunla tanınır; o da Kur’an’dır. Allah Teâlâ onu –her ne kadar bizzat nur olmasa da- nur diye isimlendirmiştir… Çünkü Kur’an’da Allah’ın beyanı, nuru ve hidayeti vardır.”
Kur’an, kalpleri tenvir edip aydınlatır
Yine Mâtürîdî A’raf Sûresi’nin 157. ayetindeki “kendisine indirilen nura tabi olanlar” ifadesinin tefsirinde şöyle demiştir: “Cenab-ı Hak Kur’an’ı nur olarak nitelemiştir. Zira Kur’an akıl vasıtasıyla eşyanın hakikatini aydınlatmaktadır. Çünkü nur, duyulur âlemde eşyanın örtüsünü açan şeydir. Kur’an’da böyledir ki o, kalplerdeki şüpheleri giderdiği ve örtüsünü açtığı için nurdur.
Hatîb Şirbînî ise bunu, “Kur’an, kalpleri tenvir edip aydınlattığı, şüphe ve cehalet karanlıklarından kurtardığı için nur denilmiştir” şeklinde açıklar. (es-Siracü’l-münir, I, 602)
Elmalılı da, kalpleri ve fikirleri aydınlatması sebebiyle Kur’an’a nur denildiğini belirtir.
Netice olarak konuyu şöyle özetleyebiliriz:
Kur’ân-ı Kerim; kalpleri ve fikirleri nurlandırdığı,
Yahut insanları küfür, şirk, nifak, dalalet ve zulüm karanlığından aydınlığa çıkardığı,
Veya insana, dünya ve ahiret saadetinin yollarını gösterip aydınlattığı için ona nur denilmiştir.