Milletin yönetim sistemine karar vereceği referandumdan sonra artık devletin ve hükümetin önemli kararlar vereceği bir aşamaya geçeceğiz. Türkiye'nin üç önemli başlıkta önemli kararlar vermesi, yeni politikalarla durumunu güncelleyerek yoluna devam etmesi gerekiyor. Milliyet'ten Serpil Çevikcan yazdı; Artık 15 Temmuz travmasının hesabının yargıya bırakılarak, kritik başlıklarda, kritik kararların alınması zamanı. BAŞLIKLARDAN BİRİ IRAK Kerkük İl Meclisi'nin, kentte Irak bayrağı ile birlikte Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin de bayrağının kullanılmasına yönelik kararından sonra bölgede tansiyon yükseldi. Irak Parlamentosu'nun veto ettiği karardan sonra, Kürdistan Bölgesel Yönetimi, Kerkük Eyalet Meclisi'nden Kerkük'ün kendisine bağlanmasına yönelik referandum sürecini başlatma kararı aldı. Referandumun 2018'te yapılabileceği belirtiliyor. Irak hükümetinden, bölgesel kararlarla Kerkük'ün statüsünün değiştirilemeyeceğine yönelik itirazlar gelse de sahadaki durum bambaşka. Türkiye de PKK'ya karşı işbirliği yaptığı, ekonomik anlamda birlikte hareket ettiği Barzani yönetiminin Kerkük tavrını onaylamıyor. Kerkük'ün Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne bağlanması, Irak'ın kuzeyinde yeni bir devlet kurulabilmesinin ilk adımı niteliği de taşıyor. Bir yandan Sincar bölgesinden PKK'nın çıkarılması konusunda Barzani'den harekete geçmesi talep edilirken, diğer yandan Barzani yönetiminin attığı adımlar var. Ankara'nın kritik kararlarından biri Kerkük'ü odak alarak bu konuda bir tutum belirlemek olacak. SURİYE'DE NE OLACAK? Değişmeyen başlıklardan biri Suriye. Rakka operasyonunun yapılmasıyla artık Suriye'de finali göreceğiz. Masada yerini sağlamlaştırma çabaları sürüyor. ABD, Rakka operasyonu konusunda tercihinin YPG ağırlıklı Suriye Demokratik Güçleri'nden (SDG) yana olacağını işaret etse de henüz net tercihini açıklamış değil. Rusya'nın da SDG ile dirsek temasını sürdürdüğü biliniyor. Fırat Kalkanı ile bölgede fiili bir terörden arındırılmış bölge oluşturan Türkiye'nin de Menbiç'ten SGD'nin çıkması, aksi takdirde önlem alacağı söylemi devam ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, yeni bir isimle bölgede operasyonların süreceğini açıklamasını Irak'ta Sincar, Suriye'de Menbiç odaklı gelişmelerle birlikte okumakta fayda var. Hem Irak hem de Suriye'de oluşacak harita, Türkiye açısından da hayati önemde. Bu nedenle, Suriye'de ya da Irak'ta yapılabilecek olası bir yeni operasyonun sonuçları, her iki ülkenin toprak bütünlüğünün korunup korunamayacağı gibi sorular Ankara'nın önünde duruyor. AB VE YENİ YOL HARİTASI 16 Nisan sonrası Ankara'nın önündeki en önemli başlıklardan biri de AB olacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan, her koşulda bu konuda yeni bir yol izleneceğine yönelik mesajlarını verdi. AB'nin de Türkiye ile kan uyuşmazlığı yaşadığı gerçek. Bu koşullarda müzakerelerin yürümediği de. AB'nin Türkiye'nin yönetim biçimine müdahale etmeden, ilerleyebilen bir yol haritası izlemesi zorunlu. Ankara'dan sürekli talepte bulunan, ancak hiçbir yolu açmayan bir müzakere biçimiyle ilerlemek mümkün değil. Hükümet de artık sabrının kalmadığını açıkça ortaya koydu. AB'nin buna karşı önkoşullar sunması, sorunları çözmekten çok, derinleştirmeye yarıyor. Bu nedenle, AB ile Ankara'nın yeni bir yol bulması, o yolun gereklerini kararlılıkla uygulaması, ilişkilerin yürümesinin tek yöntemi gibi duruyor. Aksi takdirde, yol ayrımının konuşulacağı günlerin gelmesi ihtimali büyük. Dünya, Ortadoğu ve Avrupa'da ciddi değişimler yaşanıyor. Türkiye, bütün bu gelişmeler olurken hemen her başlıkta adı geçen ülkelerden. Artık 15 Temmuz travmasını geride bırakmak, iç sorunları ve tartışmaları en aza indirmek, toplumsal uzlaşmayı en üst seviyeye çıkararak sorunlara odaklanma zamanı geliyor. Referandum, sonucu ne olursa olsun bunun ilk işareti olmalı.