Neşat GÜNDOĞDU/ANKARA
Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Dr. Burhan İşliyen, koronavirüs salgını sürecinde Suudi Arabistan’da umre ibadetini gerçekleştiren Umrecilerin yurda getirilişleri sonrasında yaşananları Milat’a anlattı. Bir kesimin sürekli umrecileri hedef alması sonrası işin gerçek yüzünü ortaya koyan İşliyen, aynı zamanda camilerde namaz kılınmasına ara verilmesinden hac ibadetinin bu yıl yapılıp yapılmayacağına, toplumu kıyamet senaryoları ile korkutanlardan, uzaktan ibadet sorularına kadar birçok konuya da açıklık getirdi.
Peygambere bakarak karar verdik
Koronavirüs çıktığı andan itibaren daha çok bilgilendirme yapmak ve uyarıda bulunarak koruyucu hekimliğin önemini ifade etmeye yönelik tedbirler almaya başladıklarını belirten İşliyen, ülkemizde daha vaka ortaya çıkmadan Cuma namazlarına ve cematle namaza ara verdiklerini hatırlattı. Salgın, bulaşıcı hastalıklarda Peygamber Efendimiz’in ve sahabenin uygulamalarını incelediklerini belirten Burhan İşliyen, “Hz. Peygamber'in ‘Bir yerde bulaşıcı hastalık varsa oraya girmeyin orada bulunanlar da oradan çıkmasınlar’ ifadeleri bir nevi bugünkü karantinayı tavsiye ettiğini gösterirken, Peygamberimize biat etmek üzere dışarıdan gelen bir Müslümanın biatının Efendimiz tarafından tokalaşmadan uzaktan kabul edilmesi ve o kişiyi kendi şehrine gönderilmesi örneğini de inceledik” dedi.
İşliyen, Hz. Ömer’in Şam’a gideceği zaman orada bulaşıcı hastalık olduğunu öğrenince gitmekten vazgeçmesini ve ‘Allah'ın kaderinden mi kaçıyorsun’ diye soranlara da ‘Allah'ın kaderinden yine onun kaderine kaçıyorum’ cevabı aktararak, “Camilerde cemaatle namaz ve cuma namazı kılmaya ara vermenin hastalığın kontrol altına alınmasında faydalı olacağına ilişkin kararı açıkladık” diye konuştu.
FOTO ALTI: Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Dr. Burhan İşliyen, Diyanetin virüse karşı aldığı önlemleri Ankara Temsilcimiz Neşan Gündoğdu’ya anlattı.
Karar büyük kabul gördü
Koronavirüs salgını ila mücadeleyi hızlandırmak için bu kararı aldıklarını belirten İşliyen, “İlk Cuma gününde büyük oranda bu karar sahada büyük bir kabul gördü. Boğaz Köprüsü'nden günde 20 bin tane araç geçer ama bir tanesi kaza yaparsa biz 20 bin tanesini görmez bir tanesini görürüz. Bu normal bir şeydir. Birazcık da fıtri bir şeydir. İnsan genellikle olumsuz olanları ön plana çıkarır, görür. Camide cemaatle namaz kılmak isteyen örnekler olup bunu da iman hassasiyetiyle kabullenemeyen, basına yansıyan küçük örnekler oldu. Ama milyonlarca insanın gayet olgun karşıladığı bir uygulamaya bir kişinin duygusal tepki göstermesini de yadırgamamak gerekir. Bunu anlayışla karşılamak gerekir” diye konuştu.
Hastalığı bulaştırma kul hakkıdır
Virüsün başka insanlara geçirilmesinin kul hakkına gireceğine değinen İşliyen, “Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın bir başkasına hastalık geçirmenin kul hakkına girmek olduğu yönündeki açıklamalarından sonra da cemaatimiz buradaki hassasiyeti daha iyi anladı. Hasta birinin camide namaz kılarak diğer insanlara bu hastalığı bulaştırması bir kul hakkıdır” diye konuştu.
Camiler hepimizin ortak değeri
Hiç kimsenin öfkesini ve kızgınlığını dini değerler üzerinden ifade etmemesi gerektiğine vurgu yapan İşliyen, “Din, cami, cemaat hepimizin ortak değeridir. Bugünler geçer ama camideki kardeşliğimiz baki kalır. Cami’yi ekonomik, politik mülahazalardan uzak tutmalıyız. Cami kubbesinin rengiyle, ırkıyla, diliyle, siyasi görüşüyle her türlü farklılığıyla insanların bir araya gelip de kaynaşacakları bir merkez olmaya devam etmesi gerekiyor. Bu nedenle dini alanla ilgili yazıp çizenlerin bu hassasiyete fevkalade dikkat etmesinde fayda var” uyarısında bulundu.
Umrecilere yönelik tepkiler
Kamuoyunda çokça konuşulan umreye giden vatandaşlara yönelik tepkilere de değinen İşleyen, süreci ayrıntılarıyla anlattı: “Biz 27 Şubat itibariyle Umre seferlerini durdurduk. Suudi Arabistan'da mevcut bulunan Umrecilerin Türkiye'ye döndürülmesi için gerekli çalışmalar başlatıldı. Umrecilerimize dönmek isteyip istemediğini sorduk. Umre ziyaretlerinde TURSAB’a bağlı şirketlerle umreye giden kardeşlerimizin sayısı Diyanet İşleri Başkanlığı ile Umreye gidenlerden daha fazla. Dolayısıyla bahse konu edilen 20 bin civarındakilerin 6 bin kadarı Diyanet İşleri Başkanlığı organizasyonu ile umreye gitmiş durumda. Umreden dönenler yurtlarda karantina altında alındı.”
Umreciler pişman oldu
Umrecilerle ilgili karantina süreçlerinde ortaya çıkan görüntülere de değinen İşliyen, “Bunların süratle alınmış bir karar etkisi ile ortaya çıktığını değerlendirmek lazım. Kaldı ki iki üç gün geçtikten sonra hemen bütün yurtlarda sükûnet sağlanmış ve her tarafta karantina şartlarına riayet edilerek 14 günlük süreyi beklemeye başlamışlardır. O ilk günkü heyecan ve dağınıklığın yerini şimdi sükûnet, kabul ve huzur hali almış durumda. Yaşananlardan dolayı bu kişilerde de pişmanlık oluştu” açıklamasında bulundu.
Hac ibadeti ertelenecek mi!
Salgın sonrası tüm etkinliklerin ertelenmesi ve evde kalma süreçlerinin ne kadar süreceğinin bilinmemesi sonrası bu sene Hac ibadetini yapacak vatandaşların aklındaki sorulara da cevap veren İşliyen, “Hac konusu öncelikle Suudi Arabistan’ın vereceği bir karar. Kâbe’nin, Mekke ve Medine’nin hacılar için açılıp açılmayacağını henüz bilmiyoruz. İkinci aşamada Kâbe, Mekke açılsa bile Sağlık Bakanlığı ile ülkemizdeki diğer yetkili mercilerin Hac için giriş çıkışlara izin verilip verilmeyeceğini de henüz kesinlik kazanmış değil. O nedenle biraz daha beklemek gerekiyor” ifadesini kullandı.
Kıyamet alameti mi!
Salgın nedeniyle yaşananlar sonrasında sosyal medyada kıyametin geldiği yönünde bir algı oluşturulmasına da tepki gösteren İşliyen, “Toplum olarak kehanetlere çok meraklıyız. Bunlar korkuyu yaymak gayretinde olan asılsız haberler. Peygamber Efendimiz (AS)’a sahabe değişik zamanlarda kıyametin ne zaman kopacağını soruyor. Bir defasında ‘Emanet zayi edildiği zaman, iş ehil olmaya verildiği zaman’ cevabını veriyor. Başka bir defasında kıyametin kopacağını sorana ‘Kıyamet için ne hazırladın?’ şeklinde soru ile karşılık veriyor. Başka bir zaman ise ‘Kişi öldüğü zaman kıyameti kopar’ şeklinde cevap veriyor. Ölüm bize kıyametten veya merak ettiğiniz her şeyden daha yakındır” diye konuştu.
Tedbir bizden takdir Allah’tan
Bazı işletmelerin riskleri göz ardı ederek çalışanlarının işyerine gelmesini istemesine yönelik gelen şikâyetler hakkında da konuşan İşliyen, “Burada yapılması gereken devletin almış olduğu tedbirlere harfiyen riayet etmektir. ‘Ben Müslümanım bana bir şey olmaz” şeklinde bir anlayış kesinlikle İslami, dini bir anlayış değildir. Peygamber (AS) ‘Deveni sağlam kazığa bağla sonra tevekkül et’ diye buyurmuştur. Bu temel bir prensiptir. Önce tedbirleri alacağız. Bütün tedbirleri aldıktan sonra Rabbimize tevekkül edeceğiz” dedi.
Uzaktan ibadet olur mu?
Uzaktan eğitim, uzaktan çalışma sonrası bazı vatandaşlardan camilerin kapanması sonrası gelen uzaktan ibadet taleplerine de değinen İşliyen, “Televizyonlardan dualar edilir, sohbetler yapılır, Kur’an-ı Kerim okunur, Cüzler, Hatimler takip edilir ama cemaatle namaz olmanın yolu bellidir. Cemaatle namaz için mekân birliği gerekir. Aynı mekânda imamın ve cemaatin bulunması gerekir. Canlı yayından, televizyonlardan imama uyup da namaz kılmak şeklindeki bir uygulama söz konusu değildir” şeklinde cevap verdi.