Dünya bugün geldiği yer itibarıyla bir kriz içindedir. Bu krizler, sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel görünümleri ve tezahürleri ile yaşanmaya devam etmektedir. Nitekim global ölçekte giderek derinleşen sınıfsal eşitsizlik ve gelir dağılımında bozulma, baskıcı siyasetlerin uç vermeye başlaması, yabancılaşma, depresyon, “anlam”ın kaybolması ve bencilliklerin artması belki bir anda sayacağımız krizin görüntüleridir. Bu krizlerin sistemin kendi içinden yönetilmesi ve aşılması mümkün görünmemektedir. Zira sistemik olan bu sorunlar ve kriz, bu krizi üreten paradigmanın içinde kalınarak halledilemez. Habermas’ın da belirttiği üzere, modernite kendisini düştüğü kuyudan çıkaracak durumda değildir.
Müslüman toplumların farklı sebeplerle çok sorunlarla mustarip olduğu doğrudur. Ancak İslam’ın bu insanlık sorunlarını aşacak potansiyele sahip olduğu bu kitabın temel varsayımlarımlarından birisidir. İkinci varsayımı da, farklı yaşam alanlarında görülen sorunların halli, öncelikle bunların düşünsel temellerine inmeyi gerektirmektedir. Üçüncüsü de, İslam düşüncesinin sistematik bir biçimde inşasının gerektiğidir. Bu bağlamda bu kitap “İslam Düşüncesinin Çağdaş İnşası” ismiyle vücut bulmuştur. Fakat kitabımız bu sistematik inşa iddiasında olmayıp, bir adım öncesinde yapılması gerekeni; bu konudaki temel meseleleri tartışmaktadır.