Ekonomik ve siyasal alanda yaşanan krizler sonrası atılan bu adımların 2030 Vizyonu ve reform talebi ile doğrudan ilişkisi bulunuyor.
Suudi Arabistan'da üç gün önce Kral Selman bin Abdülaziz tarafından ülke tarihin en önemli siyasi dönüşümüne yol açacak değişikliklere imza atıldı.
Kral Selman tarafından yayınlanan 40 Kraliyet kararnamesi ile siyasi, ekonomi ve savunma alanlarında görevde bulunan çok sayıda üst düzey yetkili görevlerinden alındı ve yerlerine yeni isimler atandı.
Kral Abdullah'ın ölümünden sonra 2015 yılında göreve başlayan yeni Kral Selman yönetiminde ülke yeni bir değişim ve dönüşümden geçiyor. Yemen ve Suriye'de yaşanan krizler ve İran ile yaşanan rekabetten etkilenen ülke, uluslararası alanda da özellikle petrol fiyatlarının düşmesi nedeniyle hem siyasal hem de ekonomik ve güvenlik alanında sorunlar yaşadı. Ülkenin istikrarlı yapısını sürdürmesi için önemli reformlar planlayan ülkenin 2030 vizyonu ve bürokratik alanda gerçekleştirdiği değişikliklerin önemli olduğu vurgulanıyor.
PETROL KRİZİ SONRASI EKONOMİK DÖNÜŞÜM ADIMI
Suudi Arabistan 2014 yılında düşen petrol fiyatları sonrası ekonomik açıdan bazı sorunlarla karşı karşıya kaldı. Petrol fiyatlarının düşmesi sonucu büyük bir bütçe açığı veren ve petrol rezervlerinin azalması sonucu ekonomi alanında kriz yaşayan ülke, bu durumu kurtarmak için çeşitli önlemler alınmaya başladı. Suudi yönetimi petrol krizi sonrası ilk kez ekonomide bir dönüşümden söz etmeye başladı.
Dünyanın en büyük petrol ihracatçısı ve en büyük ikinci petrol rezervlerine sahip olan ülkesi konumundaki Suudi Arabistan'ın bütçe gelirlerinin yüzde 80'nini, GSYH'nin yüzde 45'ini, ihracat gelirlerinin de yüzde 90'nı petrol gelirleri oluşturuyor.
Tüm bu değişimlerin altında Kral Selman'ın yanı sıra ikinci veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın da imzası var.
Ancak gerek ülkenin stratejik konumu ve İran tehdidi nedeniyle her yıl gittikçe büyüyen savunma harcamaları gerekse de içerideki harcamalar ülkedeki ekonomik istikrarsızlığı olumsuz etkiledi. Özellikle savunma alnında 50 milyar doların üzerinde yapılan harcamalar, ülkedeki cari açığın artmasına neden oluyor.
2014 yılında 100 dolar üstündeki petrol fiyatlarının, 40 dolar seviyesine düşmesi ve sonraki dönemde 50 dolar seviyesinde dengelenmesi ülkede yeni stratejik önlemlerin önemini ortaya çıkardı. Suudi Arabistan'daki petrol krizi devamında özelleştirme hamlelerini getirdi. Kral Selman tarafından ikinci veliaht olarak atanan Suudi prens Muhammed bin Salman, 2016 yılında dünyanın en büyük petrol şirketlerinden Aramco'nun yüzde 5'inin halka açılacağını duyurdu.
Suudi Arabistan'da petrol ve gaz sektörü dışında ekonominin çeşitlendirilmesi konusunda adımlar atılması gerekliliği ortaya kondu.
2030 VİZYONU: EKONOMİNİN ÇEŞİTLENDİRİLMESİ ADIMI
Ekonomik kaynakların çeşitlenmesi ve petrole dayalı bir ekonomiden uzaklaşmanın hedefinin çizildiği 2030 vizyonu, özelleştirmeden savunmaya, istihdamdan kadınların çalışma koşullarına ve turizme kadar pek çok alanda reformları içeriyor.
Ülke belirlediği yeni hedefler doğrultusunda ekonomisini yeniden yapılandırmaya doğru gidiyor. Ekonomisi petrole bağımlı olan ülkenin özellikle son yaşanan petrol krizi sonrası içeride zor bir süreçten geçmesi yeni dönüşümün en önemli nedeni oldu. Bu noktada Kral Selman tarafından yayınlanan son kararnamelerin de ekonomik dönüşümle doğrudan bir ilişkisi görülüyor. Enerjiden Sorumlu Bakanlığa iyi eğitimli ve genç bir isim olan oğlu Emir Abulaziz'i atayan Kral Selman, ekonomik alandaki dönüşümün ilk adımını attı. Yönetimde son yaşanan değişikliklerin tamamı değerlendirildiğinde de 2030 vizyonu ile doğrudan ilişkili olduğu belirtiliyor.
YEMEN KRİZİ VE BÖLGESEL KRİZLER SİYASAL REFORMU GETİRDİ
Suudi Arabistan'da yapılan görev değişimlerinin bir diğer önemli nedeni ise siyasal alanda yapılması hedeflenen yeni bir reformlardır. Özellikle bölgede son dönemde karşı karşıya kalınan krizler Suudi Arabistan'ı doğrudan ya da dolaylı yollardan etkiledi. Yemen ve Suriye krizleri başta olmak üzere bölgede yaşanan krizler ve İran'ın bölgedeki etkinlik alanını genişletmesi karşısında Suudi Arabistan hem siyasal hem de güvenlik alanında yeni tehditlerle karşı karşıya kaldı. Büyüyen İran tehdidine karşı ortaya çıkan güvenlik açığı, daha fazla silahlanma ile aşılmak istendiyse de yeterli ölçüde başarılı olamadı. Nitekim Suudi Arabistan'ın sınır komşusu Yemen'de yaşanan iç savaşta İran'ın üstlendiği rol ve Husilere verdiği açık destek, Suudilerin güvenlik yaklaşımının değişmesini zorunlu hale getirdi. İran'ın etkisini kırmak ve Yemen'deki istikrarsızlığı önlemek için oluşturduğu Arap koalisyonu ile Yemen'e müdahale eden Suudi Arabistan, Mart 2015'ten bu yana devam eden operasyonlarda istediği sonucu henüz alabilmiş değil. Bu durumun beraberinde getirdiği siyasal baskı ve bölgede yaşanan kırılmalar Suudi Arabistan'ı hem ekonomik hem de siyasal ve askeri alanlarda yeni reformlar yapmaya itti.