Köşe yazarı Mehmet Acet, körfez ülkeleri tarafından İhvan ve Hamas'a yardımla suçlanan Katar'la uygulanan ambargoyu kaleme aldı.
İşte Mehmet Acet'in o yazısı;Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı El Cubeyr'in açıklamasına bakacak olursak, Körfez'de Katar'ı çökertme operasyonunun sebebi Hamas ve Müslüman Kardeşler.
Katar'ın bu iki örgüte verdiği destek.
El Cubeyr, Katar'ın atması gereken adımlardan söz ederken doğrudan bu iki örgüte işaret etti.
Önce şunun bir altını çizelim.
Eğer mesele, Hamas ve Müslüman Kardeşler'den ibaret ise, Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve Mısır'daki yönetimler açısından mesele şu iki başlığa tekabül ediyor demektir.
1-Bu ülkeleri yönetenlerin kendi halklarından gelen taleplere karşı duydukları korku, histeri noktasına ulaşmış durumda.
2-Bu hareketlerin İslami referansları, hem bu operasyonu çekenler açısından, hem de onlarında arkasında duran ağababalarının direkt hedefi olmuş durumda.
Peki bu işin Türkiye'ye dokunan kısmı nedir?
Ankara, hem Hamas'la, hem de İhvan'la ilişkilerini sürdürüyor.
O halde, şöyle daha açık bir soru da sorabiliriz.
Bugün İhvan ve Hamas'a verdiği destek nedeniyle Katar'ı terörizme destek vermekle suçlayan Körfez ülkeleri, yarın öbür gün Türkiye'ye, Türkiye'yi yönetenlere dönük de aynı yakıştırmayı yaparlar mı?
Kimi görüş sahiplerinin dediği gibi, bu işin devam eden hedeflerinden biri eğer Türkiye olacaksa, böyle bir hesabın yapılmakta olduğunu bilmek gerekiyor.
ERDOĞAN İHVAN'I TERÖR ÖRGÜTÜ OLARAK İLAN ETMEZ
Peki, bu iklimde Ankara İhvan ve Hamas'a dönük yaklaşımını değiştirir mi?
Şunu biliyoruz.
Arka planda Erdoğan'ın Müslüman Kardeşler konusunda birkaç kere test edildiğini biliyoruz.
Washington'da, özellikle Kongre'de İsrail lobisinin baskısı nedeniyle İhvan, terör örgütü olarak etiketlenmiş durumda.
Dolayısıyla Ankara'ya, daha doğrusu Erdoğan ve kadrosuna yönelik "Bu hareketleri biz terör örgütü olarak görüyoruz siz de görün" telkini yapıldığı bir sır değil.
Peki Erdoğan bu konuda ne diyor, nerede duruyor?
İhvan-Terör ilişkisi bağlamında Erdoğan'ın durduğu yeri göstermesi bakımından Şubat ayında El Arabiya televizyonuna verdiği demeç ışık tutucu.
O mülakatta Erdoğan, şöyle demişti:
"İhvan terör örgütü değil, "ideolojik bir örgüt."
Teröre bulaşması durumunda İhvan'a Türkiye'de hoşgörü göstermeyiz. Ancak böyle bir şeyi gözlemlemiş değiliz.
Erdoğan'a aynı mülakatta ABD yönetiminin Müslüman Kardeşler'i "terör örgütü" ilan etmeye hazırlanmasıyla ilgili olarak da bir soru soruluyor.
Cumhurbaşkanının cevabı, "Bunun yapılması gereken doğru şey olmadığına inanıyorum" oluyor.
Cumhurbaşkanı yakın zamanda bir seyahat sırasında bu defa kendisine eşlik eden Türk gazetecilerin aynı minvalde bir sorusuna muhatap olmuştu.
Erdoğan, benzer cümleleri orada da kullandı, İhvan'ın terör örgütü olamayacağına ilişkin görüşlerini ABD'deki Yahudi kuruluşların temsilcilerine de ilettiğini söylemişti.
KILIÇDAROĞLU'NUN SEVİNCİ
Ankara'ya yapılan İhvan baskısı CHP lideri Kılıçdaroğlu'nu çok sevindirdi tabi.
Seçimle kurtulamadıkları Ak Parti hükümetlerinden sandık dışı yöntemlerle kurtulma planları Kılıçdaroğlu'nu her zaman heyecanlandırmıştır zaten.
Şimdi de aynı şeyi görüyoruz.
Ki hemen ilk açıklamasından "Rabia" işaretinden vaz geçin dedi.
Önceki akşam Erdoğan Başkanlığında yapılan AK Parti MYK toplantısı sonrası Mahir Ünal'ın buna verdiği cevap önemliydi.
Ne dedi Ünal?
"Rabia, her türlü darbeye karşı olmaktır."
5 Haziran'dan itibaren başlayan tehlikeli süreç nereye doğru evrilecek göreceğiz tabi.
Sürecin gidişatına göre Erdoğan, İhvan ve Hamas ile ilişkileri daha kontrollü bir noktaya çekebilir.
Ancak, kontrollü noktaya çekmek demek, bu baskıyı yapanların istediğini yerine getirecek anlamına da gelmiyor.
Kaynak: Haber7