Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, gerek üçüncü köprü ve gerekse Ankara'daki yolun yapıldığı alanın milletin olduğunu bildirdi.
Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın, ODTÜ'deki yol tartışmalarına ilişkin resmi Twitter hesabında yaptığı değerlendirmelere yer verildi.
Buna göre, demokrasinin hak ve özgürlüklerle ilgili uygulamaların kalitesine göre derinlik kazanacağını belirten Yazıcı, mülkiyet hakkının, demokratik hukuk devletinin koruması altında olan haklardan birisi olduğunu ifade etti.
Türkiye'de özel mülk konusu dışındaki tüm varlıkların sahibinin millet olduğuna işaret eden Yazıcı, şunları kaydetti:
"Devletin ya da kamu gücünün, özel mülkiyet konusu varlıklarla ilgili tasarrufunun kuralları vardır. Özel mülkiyet konusu dışındaki tüm varlıkların sahibi millettir. Kurumların faaliyet alanları ise intifa hakkı kapsamında yer alır. Bir başka ifadeyle kurumlar mülkiyeti millete ait ve ancak kendilerine tahsis edilmiş alanları, mekanları tahsis süresince kullanırlar. Tüm bunların sonucu olarak şunu söylemenin doğru bir bakış ve yaklaşım olduğunu düşünüyorum. Milletin görevli ve yetkili kıldığı erk; millete ait varlıkların tahsisini, kamusal yarar ölçütü içinde belirleme yetkisine sahiptir. Bazılarının tartışma konusu yaptığı yol ve köprü milletindir. Gerek üçüncü köprü ve gerekse Ankara'daki yolun yapıldığı alan da milletindir. Demokrasilerde 'istemezük' diyenlerin bunu ifade edebilmeleri, elbette demokrasinin gereğidir."
"Kırmak, dökmek, yıkmak 'hak' kavramı içinde yer almaz"
Fikirlerin ifade edilmesine saygı duyulması gerektiğini kaydeden Yazıcı, kırmanın, dökmenin, yıkmanın "hak" kavramı içinde yer almadığını bildirdi.
Milletin, "istemezük" diyenlerden ibaret olmadığının altını çizen Yazıcı, "Her iş ve alanda 'istemezük' diyenlerin dediği yapılacak olursa, isteyenler ne olacak? Bireysel haklarla hizmet konusu çalışma ve tercihleri karıştırmamak gerekir. Demokrasinin en önemli aracı olan seçimlerin doğru tahlili, çözümleyici bir anahtardır. Seçim, milletin kendisine ait egemenlik hakkını hangi siyasi kadroya kullandıracağının belirlenmesidir. Hizmet odaklı proje ve uygulamalar, yetkili siyasi kadrolarca belirlenir" ifadelerini kullandı.