Kimyasal silah devri Suriye'ye barış getirmez

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, 'Sadece kimyasal silahların devrine dayalı bir çözümü, kesin ve mutlak bir çözüm olarak görmek, göstermek barışı getirmez' dedi.

DIŞİŞLERİ Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin hiçbir zaman bölgede dış bir askeri müdahaleye davetiye çıkarmadığını, hiçbir zaman ve hiçbir dönemde savaş çağrısı yapmadığını belirtti. Davitoğlu, "Sadece kimyasal silahların devrine dayalı bir çözümü, kesin ve mutlak bir çözüm olarak görmek, göstermek, Suriye rejimine 'kimyasal silah dışında hangi aracı kullanırsanız kullanın, ne kadar insanı öldürürseniz öldürün, bir müeyyide görmeyeceksiniz' gibi bir mesaj iletmekse, bu barışı getirmez" dedi.

İkili temaslarda bulunmak üzere Türkiye'de bulunan Nikaragua Dışişleri Bakanı Santos Lopez ile bir araya gelen Davutoğlu, görüşme sonrasında düzenlenen ortak basın toplantısında gündeme ilişkin soruları cevapladı.

Davutoğlu, Türkiye'nin, kimyasal silahlar ve kitle imha silahları konusunda bütün uluslararası konvansiyonlara ve sözleşmelere taraf olduğunu ve bu konuda en titiz uygulamaları yapan ülkelerden biri olduğunu vurguladı.

Davutoğlu, kimin, ne gerekçeyle olursa olsun, kimyasal silah konusunda mütereddit davrananlar dahi, ileride insanlık vicdanında muhakeme edileceklerini belirterek, "Bu yönde haberler çıktıktan sonra, bazı Rus basınında yer aldı, sayın Lavrov'la son görüşmemizde, Petersburg'da, kendisine de ifade ettim, hiçbir Rus yetkilisinden, dostumuzdan böyle bir şey duymak istemeyiz, elinizde varsa bir şey getirsin ama böyle şüpheler üzerinde konuşmak doğru değil" dedi.

Türkiye'nin tutumunun net ve açık olduğuna işaret eden Davutoğlu, kimyasal silah kullanımının, tedarikinin, herhangi bir projesinin hepsinin insanlık suçu olduğunu ve Türkiye açısından bu net tutumun her konu, her taraf için de geçerli olduğunu kaydetti.

Davutoğlu, Suriye'nin kimyasal silahlardan arındırılması yönündeki girişim konusunda ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ve Rusya Dışişleri Sergey Lavrov'la yaptığı görüşmelerde, "Hep, kimyasal silahlar bir ülkeden temizlenecekse, bu olumludur. Nereden olursa olsun, bir gram kimyasal silah bile, Halepçe'de gördük, yeryüzünden kalkacaksa bunu biz destekleriz" dediğini belirterek, şöyle devam etti: "Ama iki soruya da cevap vermek gerekir. Bir, geleceğe dönük olarak bu adım atılırken, geçmişe dönük olarak bu kimyasal silah kullanımından doğan o büyük insanlık faciası konusunda, o mazlumların hukuku konusunda o ailelere kim, ne, uluslararası toplum ne cevap verecek, müeyyidesi nedir, bunun bir müeyyidesinin olması lazım. Nasıl Miloseviç, Saddam, bu müeyyidelere taraf olmuşsa, bugün uluslararası toplum kararlı bir şekilde uluslararası hukukun uygulanmasına özen göstermesi lazım. İkinci olarak kimyasal silahlarla öldürülen 1700 kardeşimiz nasıl bir can taşımış ise toplarla, scud füzeleriyle, hava bombardımanıyla öldürülen 100 bin kardeşimiz de aynı canı taşıdırlar, aynı zulme maruz kaldılar. Sadece kimyasal silahların devrine dayalı bir çözümü kesin ve mutlak bir çözüm olarak görmek, göstermek, Suriye rejimine, 'kimyasal silah dışında hangi aracı kullanırsanız kullanın, ne kadar insanı öldürürseniz öldürün, bu bir müeyyide görmeyeceksiniz gibi bir mesaj iletmekse', bu barışı getirmez. Barışı getirecek olan, bizim hep söylediğimiz çok kararlı bir şekilde Suriye rejiminin bu saldırılarının, suçlarının durdurulmasına yönelik adım atılmasıdır."