Suriye'de görev yapan 2 doktor, Esed'in kimyasal silah kullandığı gün yaşadıkları dehşeti anlattılar.
Suriye insan hakları örgütleri, Ulusal Basın Kulübü'nde "Kimyasal Silah Saldırısının Kanıtları" başlıklı basın toplantısı düzenledi.
Suriye Amerikan Konseyi Yönetimle İlişkiler Direktörü Muhammed Ghanem, ABD Başkanı Barack Obama'nın Suriye rejimine yönelik askeri güç kullanma kararını güçlü biçimde desteklediklerini belirterek, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in hesaplarının değiştirilmesi gerektiğini ifade etti.
ABD'nin olası sınırlı saldırısının Esed rejimi için ilk önemli uyarı olacağı görüşünü dile getiren Ghanem, ABD'nin askeri eyleminin bir savaş başlatmayacağını, aksine bir savaşı sona erdirmenin başlangıcı olacağını dile getirdi.
Suriyeli muhalifler ABD'ye gelmek istiyor
Ghanem, bir soru üzerine Özgür Suriye Ordusu Birleşik Komutanlığı Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Selim İdris ve bazı liderlerin ABD'ye gelerek Kongre ile görüşmeyi istediğini belirterek, Obama yönetiminden bu yönde bir davet yapması talebinde bulundu.
Ghanem, başka bir soru üzerine, ABD'nin askeri eyleminin sadece rejime güçlü bir mesaj verecek kadar değil, aynı zamanda alandaki dengeyi değiştirecek ve Esed'i müzakere masasına yönlendirecek kadar güçlü olması gerektiğini anlatarak, "Bu zalimliğe bir son verilmesi ve bir geçişin başlaması lazım" değerlendirmesinde bulundu.
Siyasi ve Stratejik Çalışmalar İçin Suriye Merkezi Başkanı Rıdvan Ziadeh de "Suriye'de kendisinin büyüdüğü bölgede o gün üç ailenin birden yok olduğunu" söyledi.
Esed rejiminin, kimyasal silahlardan etkilenen vatandaşlara verilen aşının da eczaneler tarafından satılmasını yasaklandığını iddia eden Ziadeh, "Suriye'de yaşanan kimyasal silah trajedisinin sorumlusu BM Güvenlik Konseyi'dir. Güvenlik Konseyi Suriye'ye karşı bir karar çıkarabilmiş olsaydı, bugün bu trajedi yaşanmazdı" ifadesini kullandı.
Ziadeh, bir soru üzerine ABD ve müttefiklerinin Suriye'ye yönelik kapsayıcı planlarının ne olduğunu bilmediklerini ama önceliklerinin Suriye halkının korunması olması gerektiğini belirtti.
"Hiçbirini unutamam"
Toplantıda, Şam Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu olan ve Duma şehrinde doktorluk yapan Dr. Ghazwan Bwidany ile Skype aracılığıyla bağlantı yapıldı.
Suriye'de, rejimin kimyasal silah kullandığı 21 Ağustos'ta yaşadıklarını anlatan Dr. Bwidany, 03.00'ten itibaren Duma'daki sağlık birimine birçok yaralının getirilmeye başlandığını ve bunların çoğunluğunu da kadın ve çocuklardan oluştuğunu söyledi.
İki saat sonra, hasta sayısının 400'e çıktığını ifade eden Bwidany, hastalarda görülen genel semptomların kalp atışlarında azalma, kusma, nefes alma güçlüğü şeklinde olduğunu dile getirdi.
Sınırlı imkanlar doğrultusunda hastaları ilk olarak suyla yıkadıklarını, ağır hastaları ise solunum makinesine bağladıklarını bildiren Bwidany, "Onlara uygun tedaviyi uygulayamadık. Sadece en basit tedavileri verebildik. Kapasitemizi aşan sayıda hasta vardı. Anneleri izlerken çocuklarının öldüklerine şahit olduk. Bunların hiçbirini unutamam" diye konuştu.
Bwidany, bir hastasının deneyimini de paylaşarak, "Bana evde otururlarken bomba sesi gibi ses duyduklarını ve ardından öksürmeye başladıklarını söyledi. Ardından da kusma ve baş dönmesi gibi belirtilerin olduğunu anlattılar" ifadesini kullandı.
"Hayatımdan silemeyeceğim bir gün"
Şam'in doğusundaki sağlık merkezinin başkanı olan ve BM araştırma ekibine kimyasal silah kullanımına yönelik kanıtların bulunmasında yardımcı olan Dr. Şakir el-Dimashqy de Skype aracılığıyla toplantıya bağlandı.
Saldırı sonrasında sahra hastanesine gelen hastaların hemen hepsinde aynı semtomların görüldüğünü dile getiren Dimashqy, bunları "güçlükle nefes alma, kusma, histeri, görme bozukluğu, bazılarında burun kanaması" olarak tanımladı.
Dimashqy, "Her farklı gruptan yüzlerce kadın, erkek ve çocukta aynı belirtileri görmek beni şok etti. Bunları görünce Şam'daki o deli adamın (Esed) kimyasal silah kullandığını fark ettim. Çünkü bu semptomlar kimyasal silahlarla zehirlenenlerde görülür" dedi.
Saatler geçtikçe hastaneye gelenlerin sayısının giderek arttığını ama kendilerinin de ilaç, su, elektrik gibi her konuda sıkıntı yaşadıklarını belirten Dimashqy, bir müddet sonra ellerinde bulunmadığı için maskesiz çalışan doktor ve hemşirelerde de aynı belirtilerin görülmeye başlandığını kaydetti.
"Korkunç bir gündü" ifadesini kullanan Dimashqy, o günün sonunda tüm çevre hastanelerde de aynı durumun yaşandığını öğrendiklerini ve olaydan etkilenenlerin sayısını belirlemeye çalıştıklarını söyledi.
Dimanshqy, bulunduğu bölgedeki tüm hastane ve sağlık merkezlerine toplam 10 bin civarında kimyasal silahtan etkilenen hasta geldiğini belirterek, şöyle konuştu:
"Bu 10 bin kişiden 3 bininin durumu kritikti ve daha fazla tedaviye ihtiyaçları vardı. Ölü sayısı ise bin 400'dü. Bunun yüzde 76'sı kadın ve çocuklar. Ölenlerin 165'i çalıştığım Sahra Hastanesi'nde yaşamını kaybetti. O gece ekmek ve oyuncak hayali kuran çocukların hastane zemininde cansız yattığını gördüğüm an, hayatımda asla hafızamdan silemeyeceğim bir andır."
"Bu canavarı durdurun..."
Dimanshqy, olayın yaşandığı 21 Ağustos günü Şam'da olan BM ekibiyle diyaloğa geçip acilen bölgeye çağırdığını ama ekibin gelmekte zorlandığını bildirdi.
Birkaç gün sonra bölgeye gelen BM ekibine hastalarla görüşme ve bulgular toplama konusunda yardım ettiğini dile getiren Dimanishqy, "BM ekibinin dünyaya doğru söyleyeceğini umuyorum" diye konuştu.
Dimanshqy, bir soru üzerine bu insanlık suçunu işleyen Esed'in cezalandırılması ve adalet önüne çıkarılması gerektiğini belirterek, "Biz dünyanın, bir sonraki kimyasal saldırıya hazırlıklı olmamız için tıbbi yardım göndermesini değil, bu kimyasal saldırıların sonlandırılmasını sağlamasını istiyoruz. Bu canavarı durdurun" yorumunda bulundu.