Türk siyasetinin uzun yıllardan beri CHP olgusunu konuştuğunu belirten Akkır, Adnan Menderes’in “Beyaz İhtilal”i gerçekleştirmesinden sonra CHP’nin sandıkta hiç kazanmadığını hatırlattı.
Başkan Erdoğan’ın Kızılcahamam kampında eski cumhurbaşkanlarından İsmet İnönü’ye dair söylemlerine destek veren Akkır, “21 Temmuz 1946’da yapılan ve sonuçlarından ziyade CHP’nin hilelerinin damga vurduğu bir seçim var. Milli Şef İnönü yıllar sonra hileyi itiraf ederek suçu da dönemin İçişleri Bakanına yüklemekten kaçınmamıştır” ifadesini kullandı.
Güvenini sarstı
Akkır, Kılıçdaroğlu’nun sadece Erdoğan karşıtlığı üzerinden kendi seçmen kitlesini konsolide etmeye çalışmasının liderliğine olan güveni zedelemene ve kendi seçmenini yalana mahkum ettiğini kaydetti. Akkır, “Artık koltuğunu bile korumakta güçlük çeken Kılıçdaroğlu yalanın siyasetine müracaat ediyor. Ancak bu politik tercih ne CHP’yi iktidara yaklaştırır ne de AK Parti’yi iktidardan eder. Olsa olsa CHP’yi marjinalleştirir, Kılıçdaroğlu’nu ise itibarsızlaştırır” dedi.
CHP siyaseten var olamaz
Türkiye’de siyasi partiler için başarının yolunun toplumun farklı kesimlerine açılmaktan geçtiğini kaydeden Akkır, makalenin devamında şunları temas etti: “CHP toplumun farklı kesimlerine yani muhafazakârlara, liberallere, milliyetçilere açılmaya dönük uzun soluklu bir strateji geliştirmelidir. Karanlık yapılarla dirsek teması veya günübirlik taktiksel hamlelerin CHP’yi iktidara taşımayacağının en büyük kanıtı 24 Haziran seçimleri oldu. Yeni dönemin siyasetinde ise toplumun her kesimini kuşatmayan, kucaklamayan partilerin ve aktörlerin siyaseten var olması pek mümkün değil. Bu yargıya CHP’de dâhil.”