ÖZEL HABER: ÖZLEM DOĞAN
Hindistan’ın, anayasanın Cammu Keşmir'e ayrıcalık tanıyan 370'inci maddesini 5 Ağustos'ta iptal ederek, bölgenin özel statülü yapısını ortadan kaldırması ve Cammu Keşmir'i iki birlik toprağına ayırması bölgede gerginliği had safhaya ulaştırdı. Özellikle Pakistan Başbakanı İmran Han’ın, "Dünya, Hindistan işgali altındaki Keşmir'de Müslümanlara yönelik Srebrenitsa benzeri bir diğer katliam ve etnik temizliğe sessizce tanıklık mı edecek" sorusunun ardından Hindistan yönetiminin, binlerce asker yığdığı Keşmir'de Müslümanlara işkence yapması da olayın boyutlarını gözler önüne serdi. Konuya ilişkin son gelişmeleri Azad Keşmir Cumhurbaşkanı Masood Khan Milat’a değerlendirdi.
Hindistan Keşmir’i sömürgeleştirdi
Keşmir’in 72 yıl boyunca Hint işgali altında yaşadığını ifade eden Masood Khan, “Keşmir halkının büyük bir kısmı Hindistan’ın yasalarını veya kurallarını asla kabul etmedi. Son yedi yıl içinde Keşmir'deki cinayetlerin temel nedeni buydu. 5 Ağustos’ta Hint silahlı kuvvetleri, sivillere karşı tam teşekküllü bir saldırı başlattı. Bu amaçlarını yerine getirmek için yapılan bir istilaydı. İkinci olarak bölgeyi keyfi olarak ve zorla ikiye böldü. Üçüncü olarak, bölgeyi Keşmir halkının iradesine rağmen Hindistan Birliği'ne (federasyon) kattığını ve sömürgeleştirdiğini ilan etti” dedi.
Uluslararası hukuku ihlal ettiler
Hindistan’ın yasadışı yerleşimleri kurarak Hinduları yerleştirdiğini söyleyen Khan, “Böylece Müslüman çoğunluğu azınlık konumuna soktu. Dördüncü olarak Keşmirlilere zulmün katmerleneceğinin sinyalleri verildi. Hindistan Hükümeti tarafından atılan tüm adımlar yasadışıdır ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Cammu Keşmir ile ilgili kararlarını ve uluslararası hukuku ihlal edici niteliktedir” şeklinde konuştu.
İlaç yok, insanlar açlıktan ölüyor
Toplam sayısı yaklaşık 900 bini bulan işgal kuvvetlerinin hâkimiyeti altında olduklarını vurgulayan Khan, “Keşmirliler soykırım, sömürgeleştirme ve katliamlarla karşı karşıya. Evlerinde hapsedilmiş durumda ve yeterli yiyecekleri dahi yok. Açlıktan ölmek zorunda bırakılıyorlar. Açılmasına izin verilen birkaç eczane var onlarda da ilaçlar tükendi. Srinagar'da bir doktor, yaralanan hastaların tedavi edilemediği için hastanelerin mezarlığa dönüştüğünü söyledi. Sokaklar boş ve silahlı askerler, alanlarda devriye geziyorlar. Binlerce Keşmirli sivil gözaltına alındı ki aralarında on iki yaşından küçük çocuklar, politik aktivistler, iş adamları, akademisyenler, öğrenciler ve avukatlar da var” ifadelerini kullandı.
Tutuklama, cinsel şiddet, işkence had safhada
Hintlilerin zorla tutukladığı mahkûmların büyük kısmının Hindistan'ın kuzeyindeki en kötü hapishanelere götürüldüğünün altını çizen Khan, “Gece yarısı baskınları yapan işgal kuvvetleri yaşlıları dövüyor, kadınları tecavüz ve cinsel şiddet ile tehdit edip genç erkekleri gözaltı merkezlerine götürüyorlar. Keşmir’deki Müslümanlar için karanlık, kasvetli bir işgal gecesi. Müslümanlar uzun vadede aşırı güç kullanımı, öldürme, haksız tutuklama, kaçırılma, cinsel şiddet ve zorla göçle karşı karşıya bulunuyorlar. Hindistan, ilhakını ve toprak işgalini pekiştirmek için zulümlerini yoğunlaştıracak. İşgalciler, bu önlemlere karşı çıkacak olanları -ki Keşmirler'in çoğunluğunun direneceğini söyleyebilirim- cezalandırmak ve ezmek için kaba kuvvet kullanacak” dedi.
İnsanlık dışı muameleler yapılıyor
İşkencenin Keşmirlilere boyun eğdirmek için bir enstrüman aracı olarak kullanıldığını ve işgal sonrası yoğunlaştığını belirten Khan şöyle devam etti: “İşkence hapishanelerde ve gözaltı merkezlerinde tutuklular üzerinde kullanılmakta. Ayrıca evlerde ve halka açık yerlerde de giderek kullanılmaya başlanıyor. Tüm Keşmirler rutin olarak işkence, insanlık dışı ve aşağılayıcı muamele ve cezaya maruz kalmaktadır. İşgal askerlerinin eylemleri iki kötü yasa ile güçlendiriliyor: Silahlı Kuvvetler Özel Yetki Yasası ve Kamu Güvenliği Yasası. Böylelikle masum insanları tutuklama ve işkence etme konusunda yaptırımla karşılaşmayacağı garantisi alıyorlar.”
Yaşanan vahşet belgelendi
5 Ağustos’tan sonra Keşmir’de yeni bir işkence dalgası yaşandığına dikkat çeken Khan, “BBC rastgele gözaltına alınan birkaç sivilin ifadelerine dayanarak, gözaltına alınanların çubuklar ve kablolarla dövüldüğünü, tekmelendiğini, elektrik şokları verildiğini, çığlık attıklarında ağızlarının çamurla tıkandığını belgeledi. Askerler, gözaltına alınanlara o kadar acımasızca işkence ettiler ki gözaltındakiler onları öldürmeleri için askerlere yalvardılar. Bu sadece buzdağının görünen kısmı. Vahşetlerin tamamı, bilgi akışı olmadığı içi tam olarak bilinmemektedir” ifadelerini kullandı.
Nükleer bir savaş yaşanabilir
Pakistan ve Hindistan’ın nükleer silahlı devletler olduğunu ve askeri çözümün mümkün olamayacağını söyleyen Khan, “Herhangi bir sınırlı savaş, yalnızca Pakistan için değil tüm dünya için yıkıcı sonuçlar doğuran nükleer bir seviyeye yükselebilir. Hindistan, 72 yıldır Keşmirlilere karşı askeri araçlar kullanıyor ama bu Hindistan'ın Keşmirler'in kalbini ve aklını kazanmasını sağlamadı. Bu yüzden hayal kırıklığı içinde işgal altındaki bölgeyi ilhak ettiler. Keşmir sorununun yalnızca diplomatik ve politik bir çözümü olabilir ve bu konuda BM Güvenlik Konseyi rol almalıdır” dedi.
Çözüm bulunmazsa soykırım yaşanır
BM’nin harekete geçmemesi halinde Keşmir halkının bir soykırımla karşı karşıya kalacağını vurgulayan Khan sözlerini şöyle noktaladı: “Geçmişte, sekülerizm maskesiyle soykırım, etnik temizlik ve insanlığa karşı suç vahşetine maruz kalıyorlardı, bu kez de Hindu milliyetçiliğine feda edilecekler. Uluslararası toplumun ahlaki ve yasal sorumluluğu; Keşmirlileri bitmeyen terörden ve dünyayı da başka bir savaş belasından kurtarmaktır.”