Bayburt'ta, Anadolu medeniyetlerinin yaşam tarzını, yöresel geleneklerini ve kültürel dokusunu gelecek kuşaklara aktarmak amacıyla kurulan Kenan Yavuz Etnografya Müzesi doğasıyla da ziyaretçilerini hayran bırakıyor.
İş insanı Kenan Yavuz, doğup büyüdüğü Beşpınar köyünde 2013 yılında 4 bin 500 metrekare kapalı, 10 bin 500 metrekare açık alan olmak üzere toplam 15 bin metrekare üzerinde kültür evi kurdu. Yaklaşık 6 yıl kültür evi olarak hizmet veren mekan, gelişimini büyük ölçüde tamamlayarak 2019'da "Resmi Özel Müze" statüsü kazandı.
Kentin en önemli kültür ve turizm noktalarından olan ve uluslararası platformlarda önemli ödüller de kazanan müze, ayrıca deneyim turizminde özgün örnekler ortaya koyması nedeniyle Kültür ve Turizm Bakanlığı 2022 Özel Ödülü'ne de layık görüldü.
Müze, güzergahta yer alan Demirözü Barajı, Satala Antik Kenti, Otlukbeli Gölü, Yakupabdal Tabiat Parkı'yla da adeta bir turizm aksı oluştururken konuklarına ferah ortamda şehrin gürültüsünden uzaklaşma, doğayla iç içe vakit geçirme fırsatı sunuyor.
Ziyaretçilerin şehir merkezinden 50 kilometrelik yol boyunca bölgeye özgü bitki ve ağaç türlerinin arasından geçerek ulaştığı müzede, bisikletle kısa safari turları, doğa yürüyüşleri yapılıp bölgedeki tesislerde alabalık yeme ve müzenin Selçuklu mimarisi örnek alınarak inşa edilen butik oteli "Loru Han"da konaklama imkanı da bulunuyor.
- "Temel misyonlarından biri de deneyim turizminde öncü olmak"
Yavuz, AA muhabirine, yerli ve yabancı turistin özellikle deneyim turizmi için müzeyi tercih ettiğini söyledi.
Bakanlıkça verilen ödülün gerekçelerinden birinin de müzenin bu anlamda yarattığı değer olduğunu vurgulayan Kenan Yavuz, "Müzemizin temel misyonlarından bir tanesi de deneyim turizminde öncü olmak, özgün bir örnek olmak." dedi.
Turizm şirketleri ve acenteleriyle görüşme yaptıklarını anlatan Yavuz, "Yerli ve yabancı çok önemli turlar gelmeye başladı. İstiyoruz ki doğamızın, tabiatımızın kültür derinliğimizi bu toprakların anlamını ruhunu kokusunu, dokusunu hem Türkiye'ye hem de tüm dünyaya tanıtmak. Ve tabiatın, doğayla birlikte olmanın güzelliklerini birlikte yaşamak. Bu anlamda da çok önemli çalışmalara müzemiz devam ediyor." diye konuştu.
- "Yaz aylarındayız ama adeta bir ilk bahar yaşanıyor"
Yavuz, bölgede dört mevsimin doya doya yaşandığına dikkati çekerek şöyle devam etti:
"Şu anda yaz aylarındayız ama adeta bir ilkbahar yaşanıyor. Yine son baharda ayrı güzellikler oluyor. Dağlar kuşburnularla, çeşitli dağ meyveleriyle doluyor. Renkler farklılaşıyor. Her mevsimin burada ayrı bir güzelliği var. Metropollerde bunalan turistleri, gezginleri ve nefes almak isteyen herkesi bu güzelliğe bekliyoruz."
- "Pazartesi dopdolu, aydınlanmış, mutlu bir şekilde işe başlayacağız"
Müzede 4 gün geçiren bir turizm firması yetkilisi Sibel Tuna da müzeyi turist gibi değil keşif ruhuyla geldiklerini söyledi.
Gezgin olmanın ve bu gibi yerleri keşfetmenin çok değerli olduğunu dile getiren Tuna teknolojinin karşısında dokunuşun kazanacağına inandıklarını ifade etti.
Tuna metropollerdeki bir çok kişinin bu gibi yerlere ve aktivitelere ihtiyaç duyduğunu aktararak şunları kaydetti:
"Biz genç ekibimizle birlikte buraya geldik. Gerçekten çok güzel bir dönüşüm yaşıyoruz. Pazartesi dopdolu, aydınlanmış, mutlu bir şekilde işe başlayacağız. Burada sadece kültürel miras değil, doğadan bir parça bulmak mümkün. Yerel lezzetlerden tatmak mümkün ve bunlar gerçekten büyük kentlerde en çok ihtiyacımız olan şeyler. Bunlara ek olarak buraya çok büyük bir emek verilmiş. Çok değerli bir müze var. Uluslararası alanda tanınmış ve yaptığı çalışmalar tescil edilmiş. O zaman bizim aslında çok uzaklara gitmemize gerek yok. İstanbul, Ankara, İzmir'den yurdumuzu keşfetmemiz gerekiyor. Biz bunun öncülüğünü yapmak istiyoruz. Bunu anlatmak için 4 günümüzü ayırdık, keşfediyoruz, tanıyoruz ve öğrendiklerimizi hissettiklerimizi paylaşıyoruz."