Kuran'a gönül veren her müslüman Kuran okumanın maddi ve manevi faydalarını hem dünyada hem ahirette görür. Her sureyi okumanın fazilet ayrıdır. Surelerin faziletleri ve faydaları hadislerde bildirilmiştir. Peki Kehf suresinin faziletleri nelerdir? Mekke döneminde inen Kehf suresi 110 ayeti kerimedir. Kehf suresinin 28. ayeti Medine döneminde nazil olmuştur. Kehf suresi adını mağara anlamına gelen ve dokuzuncu ayette olmak üzere, birkaç yerde geçen kehf kelimesinden almıştır. Kehf suresinde temel konu olarak, inançları sebebiyle öldürülmekten kurtulmak için bir mağaraya sığınan gençlerin mucizevi halleri, ayrıca Hz. Musa ile Zülkarneyn konu edilmektedir. İşte Kehf suresinin faziletleri ve faydaları
KEHF SÛRESİ’NİN FAZİLETİ VE YARARLARI
Kim Kehf sûresinin ilk on âyetini ezberlerse, Deccâlın fitnesinden korunur. (Hadîs-i şerîf-Tirmizî, Müslim)
Hadîs-i şeriflerde buyuruldu ki:
“Kim Kehf sûresini başından on âyet ezberlerse, Deccalın şerrinden korunur.”
“Kim Kehf sûresini okursa, bulunduğu yer ile Mekke arası kendisi için bu okuma nedeniyle aydınlanıp nûr olur. Kim Kehf sûresinin sonundan on âyet okursa, sonra da Deccâl çıksa, artık ona zararı dokunmaz.”
“Kim cuma günü Kehf sûresini okursa, onun için ayağım bastığı yerden göğe kadar bir nûr fışkırır. Bu nûr kıyâ-met günü onun yolunu aydınlatır ve o kişinin iki cuma arasında işlemiş olduğu küçük günahlar bağışlanır.”
“Azamet ve büyüklüğü yer ile gök arasım dolduran sûreyi size haber vereyim mi? Bu sûreyi yazana da yine yer ile gök arasının dolusunca ecir vardır. Kim onu cuma günü okursa, iki cuma arasında işlediği küçük günahları mağfiret olunur. Bu sûre Kehf sûresidir.
“Kim Kehf sûresinin son beş âyetini okuyup yatarsa, Allahü teâlâ onu istediği saatte uyandırır.”
“Kehf sûresi okunan eve o gece şeytan girmez.”
“Kim herhangi bir gecede Kehf sûresinin 110’uncu â-yetini okursa, bu okuyuş kendisi için Aden-i Ebyen’den (Yemen’de bir ada) Mekke’ye kadar olan mıntıkaları aydınlatan içi meleklerle dolu bir nûr olur.”
Senâullah Dehlevî buyurdu ki:
“Cuma gecesi veya gündüzünde Kehf sûresini okumak çok sevâbdır.”
Abdullah bin Mes’ûd buyurdu ki:
“İsrâ, Kehf ve Meryem sûreleri ilk inen sûrelerdendir. Bu sûreler benim ilk servetimdir.”
Kehf sûresinin fazileti hakkında birçok hadis rivayet edilmiştir. Bunlardan bazıları şöyledir:
Berâ b. Âzib’in şöyle dediği rivayet edilmiştir: Bir adam Kehf sûresini okuyordu, yanında da iki uzun iple bağlı bir at vardı. Derken bir bulut adamın üzerine doğru inmeye başladı. Bulut yaklaştıkça yaklaşıyordu. At bundan dolayı ürktü ve huysuzlardı. Sabaha çıkınca o zat Hz. Peygamber’e gelerek olayı anlattı. Resû-lullah. “O, sekînettir (huzur verendir), Kur’an İçin inmiştir” buyurdular. [6]
Diğer hadislerde de Resûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: “Kim, Kehf sûresinin başından on âyet ezberlerse deccâlden korunmuş olur”[7] “Kim, Kehf sûresinin son on âyetini okursa deccâlin fitnesinden korunur”[8] “Kİm, Kehf sûresini indirildiği gibi okursa sûre, kıyamet gününde onun için bir nûr olur. [9]
[6] Buhârî, “Fezâil”, 11; Müslim. “Müsâfirîn”, 240; sekînet hakkında bilgi için bk. Bakara 2/248
[7] Müslim, “Müsâfirîn”, 257
[8] Müsned, 6/446
[9] Beyhakî, Sünen, III, 249 Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, Prof. Dr. İbrahim Kafi Dönmez, Prof. Dr. Sabrettin Gümüş, Kur’an Yolu:III/461.
KEHF SURESİ NEDEN İNDİRİLMİŞTİR?
Nüzul sebebi olarak tefsir ve siyer kaynaklarında şöyle bir olay anlatılmaktadır: Müslümanların sayısının çoğalması üzerine müşrikler, Resûlullah’ın peygamber olup olmadığını araştırmak için Nadr b. Haris ile Utbe b. Muayt’ı Medine’deki yahudi âlimlerine gönderip kendilerine şu talimatı vermişlerdi: “Muhammed’in durumunu onlara sorun, vasıflarını ve söylediklerini anlatın; onlar kitap ehlidir, peygamberler hakkında bizim bilmediklerimizi bilirler.” Bu iki adam, Medine’ye giderek meseleyi yahudi âlimlerine anlattılar. Onlar da, “Muhammed’e, geçmiş zamanlarda yaşamış olan yiğit gençleri (mağara arkadaşlarını); dünyanın doğusunu ve batısını dolaşmış olan adamı; ruhun ne olduğunu sorun; eğer budan size bildirirse o bir peygamberdir, ona uyun; aksi takdirde bir falcıdır, ona İstediğinizi yapabilirsiniz” dediler.
Nadr ile arkadaşı Mekke’ye dönüp bunları Hz. Peygamber’e sordular. O da “Sorularınıza yarın cevap veririm” dedi. Fakat “İnşallah” demesi gerekirken bunu ihmal ettiği için o günden itibaren on beş gün vahiy gelmedi, Bunun üzerine Mekke halkı, “Muhammed bize, ‘Sorularınıza yarın cevap veririm’ diye söz vermişti. Ancak aradan on beş gün geçtiği halde hâlâ sorularımıza cevap vermedi” diyerek dedikoduya başladılar. Hz. Peygamber’in vahyi bekleyerek iyice bunaldığı bir sırada Cebrail yukarıdaki soruların cevabım içeren Kehf sûresi ile İsrâ sûresinin 85. âyetini getirdi.[1]
Tefsir ve siyer kaynaklarından bu rivayeti nakleden İbn Âşûr, Ashâb-ı Kehf hakkında Hz. Peygamber’e soru sormaya Kureyşliler’i teşvik edenlerin, ticaret maksadıyla Mekke’ye gelen bazı hıristiyanlar veya Kureyş’in Suriye ticaret yolu üzerinde bulunan kiliselerdeki hıristiyan din adanılan olabileceğini söylemektedi[2]
Elmalılı Muhammed Hamdı de yukarıdaki rivayeti geniş şekliyle naklettikten sonra, hadis tekniği açısından bu rivayetin zayıf olduğunu, buna dayanılarak sûrenin tefsir edilmesinin doğru olmayacağını ifade etmektedir. Elmalılı’ya göre sûrenin baş tarafındaki âyetler gösteriyor ki esas iniş sebebi, “Allah çocuk edindi” denilmiş olmasıdır. Bunun ilmî dayanağı bulunmayan büyük bir yalan olduğunu açıklamak, bu sözü söyleyenleri uyarmak ve onları tevhide davet etmek için indirilmiş, Züikarneyn ile ilgili sorunun cevabı da bunun tamamlayıcısı olmuştur. [3]