Yemek, içmek ve cinsel ilişkide bulunmak orucu bozan şeylerdir. Bunların hangi durumda sadece kaza, hangi durumda kaza ile birlikte kefâreti gerektirdiğini tekrar hatırlayalım.
Orucu bozup hem kaza hem de kefâreti gerektiren durumların başında Ramazan günü oruçlu iken yapılan cinsel ilişki gelmektedir. Zaten Peygamberimiz oruç kefâreti hükmünü, o zaman vuku bulan böyle bir cinsel ilişki olayı üzerine vermiştir.
Oruç kefâreti konusunda eldeki tek örnek ve delil de budur. Bu bakımdan bütün fıkıh mezhepleri, Ramazan günü oruçlu iken bilerek ve isteyerek cinsel ilişkide bulunmanın, hem kaza ve hem de kefâreti gerektireceği konusunda görüş birliği etmişlerdir. Bir şey yiyip içmenin kefâreti gerektirip gerektirmediği konusu ise mezhepler arasında tartışmalıdır.
Hanefîler, bilerek ve isteyerek bir gıda veya gıda özelliği taşıyan her türlü maddeyi almayı da bu hükme kıyas ederek, bu durumda da hem kaza hem de kefâret gerekeceğini söylemişlerdir.
Kimler oruç tutamaz?
İbadetlerle yükümlü olma şartlarını taşıdığı halde bazı özel durumlardaki kimselere oruç tutmama ruhsatı da verilmiştir. Ruhsata gerekçe olan hâl ortadan kalkınca tutulamayan oruçların ayrıca kaza edilmesi farzdır.
Oruç tutmak kişinin sağlığına zarar vermediği sürece yerine getirilebilir. Peki, hangi durumlarda oruç tutulmaz? Oruç tutmamayı mubah kılan sebepler...
Ramazan orucu, ergenlik çağına ulaşmış ve akıl sağlığı yerinde her Müslümana farzdır. Mazeretsiz olarak oruç tutmayanlar büyük günah işlemiş olurlar. Zira Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Bir kimse, Allah’ın tanıdığı bir ruhsat olmadan, Ramazan’da bir gün orucunu tutmazsa, bütün yılın orucu bile o günün yerini tutmaz.”
İbadetlerle yükümlü olma şartlarını taşıdığı halde bazı özel durumlardaki kimselere oruç tutmama ruhsatı da verilmiştir. Ruhsata gerekçe olan hâl ortadan kalkınca tutulamayan oruçların ayrıca kaza edilmesi farzdır. İyileşmesi mümkün olmayacak şekilde hasta olmak ya da aşırı yaşlı olmak gibi oruç tutmaya sürekli bir engelin bulunması halinde tutulamayan her oruç için bir fitre verilir. Bir oruç fitresi bir fıtır sadakası miktarıdır. Bir fıtır sadakası ise, bir kimseyi bir gün doyurabilecek yiyecek miktarı veya bunun parasal karşılığıdır.
Oruç tutmamayı mubah kılan mazeretler nelerdir?
İslam’a göre Ramazan orucunu tutmamayı mubah kılan mazeretler şöyle sıralanmıştır:
Yolculuk: Ramazan’da sefer mesafesi (en az 90 kilometre) bir yere gitmek için yola çıkacak olan kimse, geceden oruca niyet etmeyebilir. Fakat niyet ettikten sonra gündüzün yolculuğa çıksa bu yolculuk esnasında meşru başka bir mazereti bulunmazsa orucunu bozmamalıdır. Başlanan bir ibadetin mazereti yoksa tamamlanması gerekir. Sefer bir mazeret olduğu için, eğer orucunu seferiliği başladıktan sonra bozarsa kendisine kefaret gerekmez, sadece kaza gerekir. Kaza da edemeyecek duruma düşerler ise tutamadıkları her bir günlük oruç için bir fitre verirler.
Hastalık: Uzman bir doktorun, oruç tutmasının sağlık açısından zararlı olacağı ve teşhisini koyduğu bir hasta, Ramazan’da oruç tutmayabilir. Şayet hastalığı geçici ise tutmadığı oruçlarını iyileşince kaza eder. Hastalığı kalıcı ise tutamadığı oruçlar için fitre verir.
Fitre verecek gücü olmayanlar ise bu imkanı buluncaya kadar dinen sorumlu olmazlar.
Oruç tuttuğu zaman, hastalığının artmasından veya uzamasından endişe edilen kimse ile hastalığı sebebiyle oruç tutmakta zorlanan kişiler için, iyileştikten sonra kaza etmek üzere Ramazan ayında oruç tutmamalarına ruhsat tanınmıştır. Oruç tutması halinde hasta olacağı doktor tarafından bildirilen kimse de hasta hükmündedir.
Özel günlerindeki bir kadının da namaz kılması ve oruç tutması haramdır. Bu durumdaki kadının namazı ve orucu sahih olmaz. Daha sonra tutamadıkları oruçlarını kaza ederler.
Gebe olmak: Ramazan orucunu tutmamak için geçerli mazeretlerden biri de gebelik veya çocuk emzirmektir. Kendisi dayanabilecek ve çocuk da etkilenmeyecek ise gebe ve çocuk emziren kadın oruç tutabilir. Bu konuda, alanında uzman bir hekime danışılması uygun olur. Hamilelik ve çocuk emzirme gibi meşru sebeplerle oruç tutamayan kadınlar, tutamadıkları bu oruçlarını durumları normale döndüğünde kaza ederler.
Yaşlılık: Oruç tutamayacak kadar yaşlı olan kimseler, oruç tutmayıp yerine fitre verebilirler. Bakara suresinin 184. ayetinde, bu şekilde olup da oruca güç yetiremeyenlerin, oruç tutmayıp fitre vermeleri gerektiği hükme bağlanmıştır.
Zor ve meşakkatli işlerde çalışmak: Bir insanın ibadetlerini normal bir şekilde yapmasını engelleyecek zor ve ağır işlerde çalışması veya çalıştırılması doğru değildir. Ancak kişisel veya toplumsal zorunluluklar (Ailesinin rızkını temin etmek için ağır işlerde çalışmak zorunda olanlar) bazılarının böyle işlerde çalışmalarını gerektirebilmektedir. Böyle durumda bulunan bir kişi, oruç tuttuğu takdirde sağlığına bir zarar gelmesinden korkuyorsa, orucunu tutmayabilir. Bu durumda olanlar, izin günlerinde veya müsait zamanlarda tutamadıkları oruçlarını kaza etmelidirler. Kaza etme imkanlarının olmaması durumunda ise her gün için bir fitre vermeleri şeklinde görüşler vardır. Ancak çok ağır olmayan günlük işlerde çalışmak orucu terk için özür sayılmaz.
İleri derecede açlık, susuzluk: Açlık veya susuzluk sebebi ile beden ve ruh sağlığının ciddi derecede zarar görmesi söz konusu olan kimse orucunu bozabilir. Sağlık şartları düzelmesi hâlinde bozulan oruç Ramazan’dan sonra kaza edilir. Böyle bir kimsenin orucuna devam etmesi ölümüne sebep olacak nitelikte ise, orucunu açmaması yani oruca devam etmesi haram olur.